29

2.3K 125 8
                                    

Tarık'dan,

Sabah saat dokuza kadar gerekli işlemleri halletmiştim. Lunaparkta evlenme teklifi edecektim.

Bunun için gerekli olan bazı şeyler vardı, üç saat için kapattırıyordum lunaparkı.

Gereken diğer şeyler için ise bir şirket ile anlaşmıştım, lunaparkı bizim için dekore edeceklerdi. Naz lunaparkı çok seviyordu.

Ona onun sevdiği yerde evlenme teklifi edecektim, çok güzel olacağına emindim.

Hem çok eğlenecekti. Bolca gülecekti belki. Onun mutlu olması demek benim mutlu olmam demekti.

Bir yüzük almıştım, üstünde sonsuzluk işareti olan. Çok hiç ve naif bir yüzüktü. Seveceğini düşünüyordum.

Eve geldiğimde uyanmadığını düşünerek kapıyı anahtarımla açtım, hemen Naz'ın odasına doğru adımladım.

Odasına geldiğimde yavaşça kapıyı açıp içeri girdim, Naz yoktu...

Evin her yerine baktım ama Naz'ı bulamadım, nereye gitmişti ki bu saatte?

Evden çıkarak yakınlarda gidebileceği her yere baktım, yoktu.

Naz beni bırakmış mıydı?

Naz beni bırakamazdı ki, bırakmazdı.

Biz evlenecektik.

Yavaşça ormanlık alanda yere çöküp ağlamaya başladım, neredeydi? Onu bulamazsam ben biterdim, benim dünyam Naz'dı.

Naz'dan,

Mezarlıktaydım. Herhangi bir mezarın başına oturmuş göz yaşı döküyordum. Ayaklarımdan kanlar damlıyordu, ayakkabı giymemiştim Tarık'ı da bulamamıştım zaten.

Ben ağlamaya devam ederken yanına oturduğum mezara doğru biri yaklaşmaya başlamıştı.

Gelen kişiye doğru kaldırdım kafamı yavaşça, bir adam bana şaşkın gözlerle bakıyordu. Haklıydı, tanımadığım birinin mezarının başına oturmanalıydım.

Mezar taşındaki isimle annemin ismi aynıydı, o yüzden oturmuştum oraya.

"İyi misiniz?" diye sordu adam kalın sert sesiyle.

Kafamı aşağı yukarı salladım ve yerden destek alarak ayağı kalkmayı denedim, uzun zamandır oturduğum için ayaklarım uyuşmuştu ve yere düşer gibi oldum. Hemen kendimi toparlayarak ayağı kalktım ve adamın yanından geçip gitmeyi denedim.

İzin vermeden kolumdan tuttu ve, "Neden annemin mezarının başında oturuyordun?" diye sordu.

Mezar taşında yazan isim aklıma gelince gözlerim tekrardan doldu, adamdan kolumu kurtarmaya çalıştım ama başaramamıştım.

"Bak, annenle bir ilgim yok. Sadece... İsmi bana birini hatırlattı tamam mı? Lütfen bırak kolumu" dedim titreyen sesimle.

"Kimi hatırlattı?"

Ağzımdan küçük bir hıçkırık koptu, annemi özlemiştim. Tarık'ı özlemiştim. Sahi, neredeydi şuan?

"Bırak lütfen" dedim titreyen sesimle tekrardan.

Adam yavaşça kolumu bıraktı ve, "İstersen yardımcı olabilirim sana, iyi gözükmüyorsun. Tanıdığın birini arayabilirsin benden, seni almaya gelene kadar biri yanında bekleyeceğim" telefonunu uzattı.

Aklıma Tarık'ı hiç aramayı denemediğim geldi, adama teşekkür ederek telefonu aldım ve Tarık'ın ezberlediğim numarasını tuşlayıp telefonu kulağıma koydum.

voleybolcu |•texting•|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin