İyi okumalar.
Gözlerimi açtığımda boş boş tavanı izlemiştim bir süre.
Ben ne yaşamıştım tam olarak?
Gerçekten yaşıyor muydu?
İmkansızdı.
Odanın kapısının açıp kapanmasını dinledim, muhtemelen Tarık gelmişti.
"Naz, iyi misin?" Bir şey demedim.
"Naz, korkutuyorsun beni, cevap verir misin?" yine sustum bu sırada yanıma doğru yaklaşıyordu.
"Naz-"
"Ölmemiş."
"Kim?"
"Tarık yaşıyormuş"
"Naz kimden bahsediyorsun?"
Hüngür hüngür ağlamaya başladım. Babam yaşıyordu. Oysa emindim, o ölmüştü.
Ama ölmemişti işte.
Ben şimdi ne yapacaktım?
Yalnış mı görmüştüm?
Tarık gelip hızlıca etrafıma sardı kollarını. Ben hala ağlamaya devam ediyordum ve üzerindeki tişörtün ön kısmı ıslanmıştı göz yaşlarımla ama ne o umursuyor du ne de ben.
Ağlayışım kendini iç çekişleri bıraktı yavaş yavaş, o da benden hafifçe uzaklaşarak yüzümü inceledi biraz.
Yüzüme doğru yaklaşarak burnumun ucuna küçük bir öpücük kondurdu, hafif uzaklaşarak, "Naz kimi gördün?" diye sordu.
"Tarık... Babam... Yaşıy- Yaşıyormuş" arada hıçkırdığım için ve duraksadığım için adam akıllı cümle kuramıyordum.
Tarık ilk şaşırdı ilk sonra ise bana garip bakışlar atmaya başladı.
"Naz... Emin misin?"
"Eminim Tarık. Babamdı. Gördüm"
"Naz, yalnış anlama beni ama doktor psikolojik olabilir dedi. Belki de o yüzden gördüğünü sanıyorsundur? Olabilir değil mi?"
Şaşırarak bakmaya başladım yüzüne, bana inanmıyordu. Her şeyde bana inanan kişi şuan bana inanmıyordu.
"Tarık, bana inanmıyor musun?"
"Naz mantıklı düşünmüyorsun, sence böyle bir şey olabilir mi?"
"Tarık, bana inanıyor musun inanmıyor musun?"
"Naz-"
"Sadece soruma cevap ver"
"İnanabileceğim bir şey söylemiyorsun"
"Tamam Tarık, çıkabilirsin" dedim kafamı dikleştirerek ve bir elimle kapıyı gösterip diğeriyle göz yaşlarımı silerek.
"Naz şuan cidden saçmalıyorsun"
"Saçmalamıyorum! Benim hiç bir sözüme güvenmiyorsun! Bak tamam, belki yalnış gördüm bilmiyorum ama sen! Hiç bir zaman bir sözüme tam olarak inanmadın resmen! İstemiyorum! Artık seni yanımda istemiyorum Tarık! Bana güvenmeyen birini yanımda istemiyorum, tamam mı?!" bağırdım, artık dolmuştum ve yalnış yerde patladım belki de ama şuan bunu umursamıyordum.
Yavaş yavaş gözlerinin doluşunu izledim. "Naz, böyle mi düşünüyorsun cidden? Sözlerine hiç bir zaman güvenmediğimi?"
Kafamı salladım yavaşça, "Tarık sorgulamadan bir kere bir dediğime inandın mı? Biraz düşünürsen anlarsın ne demek istediğimi. Ben bir şey deyince sen direkt olarak inanıyorum, sorgulamıyorum ama sen? Güvenmiyorsun işte" dedim.
Tarık da yavaş yavaş kafasını salladı ve, "Kendimi düzeltirim, ilk hatam sana karşı. Bu sefer affet olur mu? Naz... Bırakmak istemiyorum seni. Lütfen. Kalayım yanında, bizim eve gidip dinlenelim seninle olur mu? Mesela dün gece çok güzeldi değil mi? Yine gider beraber uyuruz çok güzel olur-" bir çocuk gibi anlattıklarını telefon sesi böldü.
Şuan bir şey konuştuğumuz için açmaz sanmıştım ama arayan kişiye bakıp telefonu yanıtladı.
"Çiçek..." gidecekti.
Eminim gidecekti.
"Tamam... Tamam anladım... Şuan mı?" bana bir bakış attı.
"Tamam peki... Geliyorum... Görüşürüz"
Ve evet gidiyordu.
"Benim şuan gitmem gerek ama önce seni benim evime bırakayım en kısa sürede geri geleceğim, yarın burada olmaya çalışırım olu-" sözünü kestim.
"Tarık, git"
"Önce seni bana bırakayım bir"
"Kendi evime gideceğim. Git"
"Naz-"
"Tarık yeter! Çocuk değilim! Git!"
Sinirlenmişti. Kapıyı sertçe çarparak gitti.
Gideceğini biliyordum zaten.
ꨄ
Bölüm sonu.
Kavga da ettiler ya oh be rahatladım.
Neyse nasıldı bölüm?
Oy vermeyi unutmayalım.
Sizce Naz abartıyor mu?
İyi günler'🌙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
voleybolcu |•texting•|
Short Story05**: Voleybolcu kızlara değil, 05**: Sana zaafım var. 05**: Bir insan nasıl bu kadar kör olur? 05**: Anlatsana biraz? Naz: Hay ben senin! Nur: Kimsin lan sen!? Naz: Sensin kör bi kere, Allah'ın cezası şimdi yazılır mı?! 05**: Fark etti mi? ...