Prens

92 16 49
                                    

Kapımın tıklatılması ile gözlerimi açmış, bir iki saniye etrafımı inceledikten sonra gerçeklik algıma kavuşabilmiştim.

Hemen kalkıp kapıya gitmiştim ki yerdeki terliklere takılıp yere düşmüş ama kapıdaki niye bu kadar acelesi olduğunu anlamadığım insana lanetler okumamak için hızlıcana kalkıp kapıyı açmıştım.

Karşımda tanımadığım bir kişi elindeki kağıtlar ile bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Sorun şu ki ben de ona şaşkın şaşkın bakıyordum. Yani zaten benim şaşkın bakmam gerekmez miydi? niye o şaşkındı?

"Siz... siz ne yapıyorsunuz?" Kekeleyerek sorduğu soruya alayla "Size de günaydın." Diyerek cevap vermiştim.

"Ne günaydını? Sen niye hala dikiliyorsun? On dakika içinde prensin banyosunu hazırlamalısın ama daha kendin hazır değilsin."

"On dakika mı?"

"Evet on dakika uyuyan güzel. Al şunları kendi paçanı kurtar." Kağıtları elime tutuşturarak arkasına bakmadan gitmişti.

Arkasından sadece "Ama ama..." Diyebilmiştim.

Hemen elime tutuşturduğu kağıtlara bakmıştım. Sabah 07.00'da Prens kalkıyor ve o zaman kalkar kalkmaz duşa giriyordu.

Banyosunun hazırlanma şekli: Önce küveti soğuk su ile dolduruyorduk sonra ise içine mandalina kokusu ve kurmuş mandalina atıyorduk.

Prens mandalinayı cidden seviyor olsa gerek.

Banyoyu hazırladıktan sonra havlularını askıya asıyorduk. Eh çok da zor değilmiş ama tek bir sorun var. BEN NASIL ON DAKİKADAN KISA BİR SÜREDE HAZIRLANACAKTIM?

Tamam sanırım önce küveti hazırlasam ve Prens banyodayken kendim hazırlansam hiçbir sorun olmazdı. Değil mi?

Evet, bu iyi bir plan.

Peki, Prensin odası nerede?

Nefes al, ver. Nefes al, ver. Nefes al, ver... Tamam sakinim.

Bu kağıtlarda yazıyor olmalı. Yaklaşık iki yüz sayfanın sonunda Prensin odasının yazdığı yeri bulmuştum.

Hemen soldaki odadaymış. Ne güzel ne güzel... BEŞ DAKİKAM BİLE YOK ARTIK.

Elimdeki kağıtlarla birlikte Prensin odasına koşturarak girmiş. Prensin hala yattığını düşünerek sessizce yatağın yanındaki kapıyı açarak içeri girmiştim. Neyseki banyoyu da aramam gerekmemişti.

Prensin odası tamamen siyahtı ve benim odamın en az üç katıydı. Yatağı kocaman, yüksek Ve her şey gibi çarşaflarla birlikte o bile siyahtı.

Banyo ise benim odam kadardı ve odada olduğu gibi her şey siyah rengindeydi. İç karartıcı gelmiyor muydu?

Musluğu açarak soğuk suya ayarladıktan sonra tıkayı kapatıp suyun dolmasını sağlamıştım. Su dolarken de mandalina kokusunu ve kurutulmuş mandalinaları bulmuştum.

Neyseki her şeyi yetiştirmiş hemen havluları da astıktan sonra koşarak odadan çıkacakken, koştuğum anlar için lanet olsun, kapı bir anda açılmış ve içeri bir anda Prens girmişti ama ben hızımı çoktan almıştım...

Prense çarpıp refleks olarak tişörtüne tutunmuştum, gözlerimi sıkı sıkıya kapatmıştım. O anda belimde hissettiğim eller ile düşmekten son dakika kurtlumuştum.

Kapalı olan gözlerimi büyük bir yavaşlıkla açmış, karşımda gözlerini yüzümün her yerinde gezdiren prense bakıyordum. Gözlerimi açtığımı fark ettiğinde gözleri gözlerime -tekrar- kilitlenmişti.

Spy×King-YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin