Satır arası yorum yapınnnn!!!! (Lütfeeeeen🥹)
"Öncelikle, beni nasıl buldun?"
"Ön yargı diyelim."
"Tanrının sevdiği kulusun, sanırım. Ben Sarayda bulunmuş eski bir çalışanım."
"Tanrının sevdiği bir kulu mu? Hayata isyan etmek gibi olmasın ama siyah boyanın içine bir damla beyaz boya koyup karıştırırsak olacak renk gene siyahtır."
"Herkes siyah rengi kötülük için kullanırken siyah renge aşık olanlar hep bilirlerdi, siyah renk aslında yenilmezliktir. Siyah renk sadece değişir ama asla yok olmaz."
"Ya da siyah rengi sevenler sadece siyah renge kötülük olarak bakmaz. Zaten renkleri kötü yapan koyuluğu değil, insanların düşünceleridir."
"Gençsin evladım, keşke ruhun da bu kadar hızlı büyümeseymiş."
Reddetmeme rağmen önüme koyduğu yeşil çaydan bir yudum almıştım.
Çocuk olmak istemezdim. Çocuk olursan gene acı çekerdin ama cahil olursan çekmezdin. Bir şeyleri bilmeden aptal gibi yaşamak istiyordum. Bunu isterken bir şeyler öğrenmeye çalışmam da trajikomikti.
"36 yaşımda girmiştim Saraydaki işime. Kralın yanında çalışıyordum, Ona hizmet etmekle görevliydim. O zamanlar çok meşhur bir fahişeydim. Herkesin yatağında olmamı isteyeceği türden. Hareme girmeyecek kadarıyla değerli tutuluyordum. O yüzden kolum her yere uzanıyordu, kimsenin bilmediği çok şey biliyordum." Derin bir nefes çekmiş, aklına gelen anılarla durmuş gibiydi.
Merakla sormuştum."Ne tür bilgiler?"
"Sana anlattıklarımı hiç kimseye anlatmamalısın. Yoksa seninle birlikte beni de idam ederler."
Bana emin olmak için bakmış, ona kafamı sallayarak yanıt vermiştim. Tabi ki de anlatacaktım. Anlatmasam bir işe yaramazlardı, ne yazık ki.
"O sıralar bu kadar güçlü bir imparatorluk değildik. Kral güçlenmek için her şeyi yapıyordu. En son çare başka bir güçlü imparatorluk sahibi kraliçe ile yatmada bulmuştu. O zamanların en güzel kraliçesi... Onu buna iten hırsı ve başarılı olma takıntısıydı. Konu kazanmak olursa ne olursa olsun kazanırdı. Hangi yöntemleri kullanacağı önemli değildi.
Bunu benimle birlikte Sarayda olan birkaç çalışan biliyordu. Onlar da ağızlarını açmamak üzere susturuldular. Bunu akçe falan sanma. Dillerini kestiler. Eğer bir yerde bu konu hakkında bahsedilirse ellerini keseceklerdi. Konu fazla ciddiydi. Fazla aşağılayıcı.
Hiç kimse bilmeyecekti bu iğrenç olayı. Ta ki yattığı Kraliçe hamile kalana kadar. Kraliçe de bizim kralımızla girdiği ilişkiden sonra başka bir kral ile evlenmişti. Oranın kralı kendi çocuğu oldu sanıyordu, bunu bebeğin kaç aylık olduğunu fark edene kadar sürdürebildiler. Artık bebeğin Kraldan olmadığı anlaşılmıştı. Herkes kraliçenin üstüne geliyor, ona fahişe lakabı takıyordu. Sonunda Kralımız dayanamamış ve Kraliçeyi saraya davet etmişti. Ona; bebeklerini ve kendisini koruyacağını söylemiş, onu yanına getirtmeye çalışmıştı. Kraliçe ise buna kolayca kanmıştı. Çünkü çok çaresizdi. Bir zamanlar gücü ile korku saçan Kraliçe karnındaki bebekten dolayı çaresizdi.
Saraya geldiği günler ona bulutların üstündeymişçesine davranılmıştı. Ne istese hemen oluyor, bir dediği iki edilmiyordu. Tabi bizim Kralımız da Kraliçe sayesinde oldukça güçlenmişti.
Önce kraliçeyi eşinden ayrılması için ikna etti. Sonra ise ona bebeği aldırmayı emretti. Kraliçenin arkasında artık bir Kral yoktu. Tek başınaydı. Kraliçe burada çocuğu ve onun babası ile mutlu bir şekilde yasayacağını düşünürken Kralın fikirleri bambaşkaydı. Kral ikisini de istemiyordu. O, şu anki kraliçemize aşıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spy×King-Yoonmin
Fanfictionİnsanlar bazen aşık olmaması gerken kişilere aşık olur. Bu durumda sığınacağım bahane "Aşık olacağım kişiyi ben seçmiyorum." Olacak.