Herkese annyeong! Naber? Ben aynı fic falan, hep bildiğiniz Areum.
Sizden şu paragrafa bir başlama tarihi alabilir miyim? Bu bir Wattpad klasiği, unutmayalım :)
Bu fice ayrı bir önem veriyorum çünkü konusu ve kendilerine aşık olacakları kısım çok ama çok ayrı olacak. Yapılacak fedakârlıklar, olacak şeyler ve yaşanacak ikonik olaylardan ötürü çok heyecanlıyım. Bu fic cidden benim için çok değişik.
Vote ve yorumları esirgemezseniz çok sevinirim.
Bölümleri ve fici uzun tutmaya çalışacağım çünkü bu her şeye değecek bir fic. Tek elle bu kadar yazabildim, ama daha uzun tutmaya çalışacağım. Böyle benden 3kkelimeli bir bölüm gelse ne ikonik olur he JJKJHSGTHJK
OHA RANDOMA BAKIN ASLA AMA ASLA BİLEREK ATMADIM ÇÜŞŞ
Neyse çok abarttım ben ehehe.
Yazım yanlışı varsa kusura bakmayın. Sizi bölümle bırakıyorum, iyi okumalarrr!
Jungkook...
Temmuz sonu hava sıcaklığını ve yüksek nemini korurken, Güney Kore'de sıcaktan ölmemek için odamda klimayı çalıştırıyordum. Zaten odamdan çıkmıyordum. Babamın beni hapsettiği evde odamdan dışarı çıkamıyordum zaten. Evimizin bahçesine bile çıkmam yasakken ben odamda durmayı daha makul buluyordum.
Babam, annem öldüğünden beri -yaklaşık beş yıldır- beni hiçbir şekilde dışarı salmıyordu ve katı kurallarıyla beni büyütmeye çalışıyordu. Fakat yaptığı sıkı kuralları beni içime kapanık biri yapmıştı. Çok hassastım ve bunu sevmiyordum. Bir tane bile arkadaşım yoktu. Okula gitmiyor, uzaktan eğitim ile ders görüyordum. Neyse ki telefonuma ve bilgisayarıma karışmıyordu.
Oturduğum yataktan kalkıp yatağımın yanındaki boydan aynama adımladım. Aynanın önüne geldiğimde kendime baktım. Üzerime büyük, kısa kollu, bol, gri bir tişört vardı. Altımda siyah, bol bir eşofman vardı. Olgun olmasa da yüz hatlarım çok güzeldi. Saçlarımın uzunluğu artık bir el atmamı söylüyordu.
Aklım gelen şeyle heyecanlı bir nefes aldım. On sekiz yaşıma girmeme bir ay kadar kısa bir süre kalmıştı. Heyecan dört bir yanımı sarmıştı. Babam bana geçen akşam yemeğinde on sekizime girdikten sonra serbest olacağımı söylemişti ve belli belirsiz sırıtmıştı. Dedikleri ile karnımda kelebekler uçuşmaya başlamıştı. O bu güzel haberi verdiğinde ona sarılmak istemiştim ama babam sarılmayı sevmediğinden hiç ayağa kalkma girişiminde bulunmadım.
Aynanın önünde elimle siyah saçlarıma şekil verirken kapımın çalması ile kaşlarım çatıldı. Bakışlarım hızla duvara asılı duran saate kaydı. Saatin altı civarı olduğunu fark ettiğimde babamın beni çağırabileceğini düşündüm. Bu saatlerde işten gelir ve çoğunlukla benle kısa bir muhabbet ederdi. O kısa muhabbeti bile buz gibi olan babamdan aldığım sıcaklıktı.
"Girebilirsin." dedim nazik sesle. Kapıyı benim yardımcım Rowoon açtığında gülümseyerek ona baktım. "Rowoon, neden gelmiştin?"
Rowoon ellerini önünde bağlayıp eğildi ve ardından kalkarken "Efendim," dedi, sesindeki gerginlik beni de gerdi. Bana önceden bir şey söylemesi yasak olduğundan ses tonunu ayarlar ve benim karşılaşacğım şeye hazırlardı.
"Babanız Bay Jeon sizle önemli bir şey konuşmak için akşam yemeğine, yemek odasına çağırıyor."
Gerginlik zincirleri vücudumu sararken serçe yutkundum boğazımdaki yumrunun geçmesi için. Neden bir anda çağırmıştı ki babam beni? Önemli bir konuydu ama ne kadar önemli ve ne hakkındaydı? Acaba katı kuralları devam mı edecekti on sekizimden sonra bile? Ama buna ben dayanamazdım ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marriage For Money - Taekook
FanfictionJungkook, babasının para karşılığı evlendirdiği mafya Kim Taehyung'a aşık olarak büyük bir nane yemişti... •Argo •Yaş farkı •Ağır smut