Marriage For Money - Taekook

5 - Damat Taehyung

Herkese annyeong! Naber? Ben aynı fic falan.

Ben bu bölümde Wattpad kelime yazma rekorumu kırdım arkadaşlar, tam tamına dört bin kelime!

Evet hepimiz şaşkınız ve hepimiz şok olduk. Ama bölüm o kadar akıcı ki benim okumam hızlı ve ben bölümü komple 5 dakika kadar bir sürede okudum. Yani bölümün okunması normal bir okuma düzeyinde 10 ila 12 dakika.

Bu bölüm çok ama çok önemli bir bölüm. Spoiler dolu ve minicik bir yakınlaşma var. Çok ama çok güzel, yumuş yumuş, çok azıcık ateşli ve çok iyi bir bölüm oldu.

Ben sizi daha fazla tutmayayım. İyi okumalar diliyorum. Hadii, bölüme geçelim!

Hepimiz güzelce yemeklerimizi yemiştik ve Bay Kim Namjoon ile ailesi bizi yalnız bırakmak adına hızla gitmişlerdi. Utanmadan edememiştim. Sırf bizi yalnız bırakmak için yemekten sonra kahve bile içmemişlerdi. Aslında babam daha önce asistan Min Yoongi'yi evimizde ağırlamıştı ve ona dumanı üstünde tüten güzel bir kahve yapmıştı. Aşağı inmemiştim ama kahve kokusu burnuma dolmuştu.

Şimdi ise Bay Kim Taehyung ve ben kapıda Bay Kim Namjoon hyung'ları ağırlamıştık ve hizmetçilerden Seungmin yanımızda kapıyı kapatıp hemen ayrılmıştı.

Bileğimi kavrayan parmaklar ile yere sabitlediğim bakışlarımı gerilerek başımı kaldırıp Bay Kim Taehyung'a baktım. Sert bakışları ona bakmam ile yumuşarken "Odamıza gidelim mi, güzelim?" dedi alışmaya çalıştığım derin sesiyle.

Ve bir dakika, ney? Odamız mı? Hadi ama, ben daha ona 'Taehyung' demeye utanırken birde yan yana mı yatacaktık? Yok, yok buna daha hazır değildim. Bünyem bugün öpücük ve küçük yakınlaşmalar ile dolmuş, taşmak üzereydi. Birde yan yana yatmak... Tanrım, lütfen beni sınama...

"Güzelim, benden çekinme lütfen, kötü biri olmadığımı kendi dudaklarınla söyledin." Derin sesi bir kez daha kulaklarıma dolduğu da bu kez haklıydı. Ben demiştim ona sen kötü biri değilsin diye, şimdi neyin tantanasını yapıyordum?

Utangaçtım, çekingendim ve korkuyordum. Evet, tamamen bunlar yüzündendi. Ama ne yapabilirdim, duyguları ağır basan biriydim.

Derin bir nefes aldığımda başımı ağır ağır aşağı yukarı sallayarak onu onayladım. "Ha-haklısın, Tae-Taehyung."

Eğilip dudağımın kenarına yumuşak dudaklarını bastırdığında afalladım. Beni dudaklarımın kenarından öpmüştü! Dudağımın tam kenarından!

Dolgulu, vişne dudakları dudağımın kenarına kapandı ve öpücüklerini görünmez bir haritayı izler gibi yukarı, yara izime çıkardı. O an kalbim öyle bir hızda attı ki, ne yapacağımı ve nasıl tepki vereceğime şaşırdım.

Bileğimi kavrayan parmakları kalçama gittiğinde yanaklarımın alev gibi cayır cayır yandığını hissettim. Ciddi anlamda cayır cayır yanıyordu ve bu şu an yanaklarımın kıpkırmızı olduğunun habercisiydi.

Aralık dudaklarımdan aldığım titrek nefes eşliği de kalçalarımı sıkıca kavrayıp beni kaldırdı ve kucağına aldı. Bir kolunu kalçalarımdan desteklerken bir eli korumacı bir şekilde belime sarılmıştı. Kollarım ise refleksle boynuna sarılmıştı. Tamamen refleksle.

"Ayaklarını belime dola, güzelim."

Derin sesi kulağıma fısıldadığında titrememe engel olamamıştım. Bay Kim Taehyung öyle farklı biriydi ki beni heyecanlandırıyor ve her defasında karnımda bir kelebeğin sıkışmasına sebep oluyordu.

Bay Kim Taehyung dediklerini tekrar etmemesi için zar zor yönettiğim bacaklarımı beline sıkıca sardım. Yapılı bir vücudu vardı, bunu çok iyi hissetmiştim.