3.7💉

978 122 56
                                    

"Sakin ol daha zaman var." Elinde ayran ile gelip bardağı ağzıma dayadı Hayat. "İç şunu kendine gel."

Hepsini tek nefeste içirip bardağı masama koyduktan sonra dudağımı elinin içiyle sildi. "Anan geliyor makyajını yapmaya. Sakın kendin yapmaya kalkışma."

Derin nefesler alarak çekimler için yaptırdığım protez tırnaklarıma baktım. Aşırı güzeldi ama hastanede bunlarla gezemezdim. Yarına kadar çıkarttırmam lazımdı. Aynadan yansımama baktığımda arkada yatağımda yatan Çiçek'e baktım. Sırıta sırıta telefonla yazışıyordu. Osmiş'imin kardeşi Feyzullah Enruqie ile konuşuyordu. Bunların işi de ciddileşmeye başlamıştı çünkü benim arsız kardeşim hemen babama ilişkisini söylemiş, ben zaten okumayacaktım diyerek evlenmek istediğini açıkça ima etmişti.

Kaynım Feyzo Enrikuş Osmiş'im kadar türkçe bilmediğinden aralarında ingilizce konuşuyorlardı. Çiçek'in dilci olması işine yaramış, koca bulmuştu. Kardeş olmalarına rağmen, aralarında 8 yaş olduğundan mı bilinmez Osmiş'im ne kadar sakinse Feyzo da bir o kadar sinir küpüydü. Babası onu karakollardan topluyordu. Öğrendiği küfürleri ise ağzından düşürmüyordu. Osmiş'im de ondan öğreniyordu. Aslında Feyzo'nun İspanya'da böyle biri olmadığını, sakin bir çocuk olduğunu söylemişti kocam. Her ne olduysa Türkiye'ye geldikten sonra olmuştu.

Cıvıl cıvıl kız ve sinir küpü erkek ilişkisi.

Annem elinde koskocaman makyaj kutusu ile içeriye girdiğinde boynuna astığı maşa ile fön makinesinin kablolarından ısırdığını görmüştüm. Homurdanarak gelip almamı işaret ettiğinde dediğinin tersini yaparak elindeki kutuyu aldım. Şu an algılarım kapalıyı benim.

Masaya geri oturduğumda arkama geçip ellerini saçlarıma attı. "Nasıl bir şey yapalım."

"Kafana göre takıl, sana güveniyorum." dediğimde ıslak saçlarımı kurutmaya başlamıştı. Kuaför olması her zaman işime yaramıştı, özellikle saçlarımı yakmadan her renge boyayabilme konusunda.

Yaklaşık bir aydır saçlarımı boyamadığımdan saç boyam akmış, artık kendi rengine dönmüştü. Beyaz değildi, bazı albinolar gibi sarıya dönüktü. Belki arkamdan gören birisi albino olduğumu anlamazdı ama gözlerimden anlaşılıyordu. Ten rengim de normal insanlara kıyasla daha beyazdı. Bugün lens de takmayacaktım. Beni seven böyle sevsin napayım.

Sevmişti de zaten. Sevdiği için de birkaç saate beni istemeye gelecekti.

Hastanede bile sürekli karıcığım dediğinden artık kendimi psikolojik olarak evlendirmiştim. O ise kafasında çoktan dede bile olmuş torun seviyordu.

Annem saçlarıma şekil vermeye başladığında kapıdan bakan babamla göz göze geldik. Omzunu kapıya yaslamış, kollarını önünde bağlamış öylece beni ve annemi izliyordu.

"Baba ben sana kurban olayım, bütün kötü babalar sana kurban olsun." dedim öpücük atıp. "Gelsene içeriye."

Derince nefes alıp yanıma geldiğinde sandalyeyi çektim. "Gel otur aslanım, yiğidim, merdim."

"Ne, Mert mi?" dedi koridorda kapının önünden geçen Hayat. Oraya buraya koşuşturmaktan kan ter içinde kalmıştı. "Hani nerede? Ay görmesin beni böyle, çok çirkinim."

Cama koşup baktığında aradığını bulamayınca somurtarak odadan geri çıkmıştı. Kıkırdayarak arkasından bakıp telefonumu çıkardım. "Hadi bir resim çekinelim."

Telefonu aynaya tutup kendimizi gösterdiğimde babama diğer kolumu doladım. Eli omzumda, yanağı kafamda dururken annem de elinde maşa tutarken arkadan eğilip ikimize sarılmaya çalıştı. Üçümüz de hazır olduğumuzda birkaç poz çekip hemen story attım.

İspanyol Translatem. | Texting 🏥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin