[04: söz]

104 20 12
                                    




"Jeong Yunho! İn onun üzerinden, derhal!" Bay Kwon bağırırken birbiriyle boğuşan çocuklara doğru atıldı. Öfkeli genci Daniel'ın üzerinden almaya çalıştı ama neredeyse kendisi zarar görecekti. Yunho kendisini öyle bir kaptırmıştı ki Bay Kwon'un dediklerini duyamacak kadar öfkenin pençelerine hapsolmuştu.

Başına ağrılar girerken sanki ateşleniyormuş gibi hissetmişti. Yine de dövüşmekten onu alıkoymuyordu. O piçe kendi ilacından tattırmak için daha da sert vurmaya başlamıştı. Onu çoktan yere sermiş olmalıydı. Yunho neden daha önce yapmamıştı ki bunu? Birisine vurmanın verdiği hazzı hatırlayamıyordu bile. Eklemlerini ısıtın sıcak kanı hissetmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Adrenalin omurgasından ürperti girmesine sebep oluyordu.

Hastaydı. Bunu biliyordu. Ama Yunho ne yapabilirdi ki? O aptal piç kurusu yediği her yumruğu hak ediyordu. Orta okuldayken bu tarz şeyleri eğlencesine yaptığı zamanlar zihnine akın etti. O zamanlar hayat biraz daha iyiydi. Yanında Mingi vardı. Tabii her şeyi mahvetmeden önce.

Yunho durmak zorunda olduğunu biliyordu ama kendisini Daniel'dan uzaklaştıramıyordu. Sanki kapana sıkışmış vahşi bir hayvan gibi tüm gücüyle yumrukluyordu. Ta ki polisin siren seslerini duyup sonunda gerçekliğe dönesiye kadar.

Anında durup Daniel'ın üzerinden kalktı. Yunho etrafına bakınırken Mingi'nin onu izlediğini fark etti.

Mingi'nin sırıtarak bakıyordu. "İşte tanıdığım Yunho. Bir yerlerde saklandığını biliyordum."

Bir dakika onun için bulanıklık içinde geçmişti. Bir an içinde ne varsa korkunç şekilde dışar vururken diğer bir an kendisini polis merkezinde, diğer çocuklarla birlikte soğuk, metal sandalyede yan yana otururken bulmuştu. Hala derin nefesler alıp veriyordu ama normal halindeydi. Sanki hiçbir şey olmamış gibiydi.

Polis memuru memnuiyetsiz bir ifadeyle önlerine oturdu. Oldukça yorgun görünüyordu. Beş erkeğe bakarken uzunca yüksek sesli bir iç çekti. "İsim ve doğum tarihleriniz. Eğlenmek için burada değiliz, anlaşıldı mı?" Sanki içinden ruhu çekilmiş gibi sesi tekdüzeydi. Kim bilir gecenin bir yarısı kavgaya karışan okul çocuklarıyla kaç kere uğraşmıştı. Memur ardından Daniel'a bakıp konuşmasını bekledi.

"Kang Daniel. 10 Aralık 2001." Çocuğun eziği çıkmıştı. Gömleği kurumuş kanla kaplıydı, yanakları morarıklarla, şişliklerle doluydu ve dudağı patlamıştı. Yine de acımadığı konusunda ısrar edip tıbbi yardımı reddetmişti.

Memur bilgisayarında hızla bir şeyler yazıp tekrar çocuklara baktı. "Sıradaki. Devam edin."

"Ong Seongwu. 25 Ağustos 2011. Ailemizi aramayacaksınız de-"

"Sıradaki."

"Park Woojin. 2 Kasım 2001."

"Son ikiniz lütfen. Bir an önce işleri halledip eve gidip televizyonumu izlemek istiyorum," dedi memur tekrar iç çekerek ve beyaz, karton bardağından gürültülü bir yudum aldı.

"Jeong Yunho. 23 Mart..." O anda farkına vardı. Siktir. Yunho içinden inledi. Bok gibi şansı vardı.

"Yıl ne evlat? Hadi, tüm gece vaktim yok. Söyle şunu."

"...1999."

"Lan, dur bir dakia-" Daniel döndü ve Yunho'ya gülerek baktı. "Hassiktir, sen yirmi yaşında mısın?"

"Sorularınızı sonra sorun. Sıradaki." Memur gözlerini deviren Mingi'ye baktı."

"Song Mingi. 9 Ağustos 1999."

Memur bilgileri girer girmez laptobunu kapattı. "Hemen döneceğim. Kıpırdamayın," dedi ve hızla uzaklaştı.

"Siktir ya, ikiniz de mi yirmi yaşındasınız?" diye sordu Seongwu iki erkeğe bakarak.

Sincere | Yungi (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin