UNUTMA BENİ

Hatalı Bir Aşk

Bazen hayatınızın tam da yoluna girmeye başladığına inandığınız anda her şey birden bire tepetaklak olur. Hayat genellikle ummadığınız anlarda böyle can sıkıcı sürprizlerle canınızı sıkabilir. Aynı Maya'nın başına geldiği gibi...

Ünlü tiyatro oyuncusu Maya Fırat için hayat son bir haftada, her zaman olduğundan çok daha karışık bir hal almıştı. Önce, hayatının aşkı diyebileceği tek kişi olan, şu anda ünlü bir avukatlık firmasının avukatlarından biri, Ateş Hüner yeniden hayatına girmiş ve tüm itirazlarına, karşı koymalarına ve çabalamalarına rağmen farkında bile olmadan hayatına yeniden nüfus etmişti. Sonra bir anda yeniden, yepyeni tiyatro oyunlarıyla ve yeni oyun taslaklarıyla hayatına kaldığı yerden devam etmeye karar vermiş, en sonunda da nefret ettiği ve malzeme olmaktan kaçındığı blog sitesinde Ateş'le, hem de oldukça samimi bir şekilde fotoğrafları yayınlanmıştı. Açıkçası Maya şu son bir haftada yaşadığı karmaşayı, son bir yılda bile yaşamamıştı.

İşte tam da şu anda, hayatında yeterince karmaşa yokmuş gibi, biraz daha karmaşa katmaya gidiyordu genç kadın. Bütün gece bu anın verdiği huzursuzluktan dolayı uyuyamamıştı ve bu, yüzüne de yansımıştı. Gözlerinin çevresinde koyu renkli halkalar belirmişti ve sık sık esnemekten kendini alamıyordu. Maya, midesinde stresten oluştuğundan neredeyse emin olduğu bir ağrı ile son bir haftadır hayatının farklı bir yöne doğru akmaya başlamasına sebep olan adamla, Ateş'le buluşmaya gidiyordu işte.

Arabasını onun buluşmayı istediği Brasserie'ye doğru sürerken genç kadının kafasında çok fazla düşünce vardı. Adamın, ikisi hakkında yazılanlardan ve internette dolanmaya başlayan resimden haberdar olup olmadığınınmerak ediyor ve bu konudaki olası tepkisinden endişe ediyordu. Ama bu kafasını meşgul eden düşüncelerden sadece biri ve belki de en zararsızıydı.

Blogda çıkan haber çok fazla kişinin tepkisini çekmişti ve bu kişilerle uğraşmak da yine Maya'ya düşmüştü. Sabahın erken saatlerinde çalan telefonuyla uyanan genç oyuncu, telefonun ekranında gördüğü isimle birlikte bugünün onun için hiç de kolay olmayacağını anlamıştı. Eski erkek arkadaşı Kerem'di arayan. Bu arama Maya'yı şaşırtmış, -ayrıldıklarından beri hiç görüşmemişlerdi.- bir o kadar da endişelenmişti. Haber Kerem'e kadar gittiğine göre kim bilir daha kimler duymuştu? Bu düşünce bir anda onu yatağa geri dönmeye, yorganını başına çekmeye ve birkaç gün boyunca o şekilde kalmaya itmişti ama yapması gereken ve kaçamayacağı şeyler vardı. Bu yüzden de ona her ne kadar zor gelse de yapması gerekeni yapmış ve hazırlanmaya başlamıştı.

Ama Maya'yı asıl endişelendiren, bunun bir kabus olmasını ve bir an önce uyanabilmeyi dilemesine sebep olan arama çok daha önce, eve dönüp de korkunç baş ağrısından kurtulabilmek için uyumaya çalışırken gerçekleşmişti. Arayan ağabeyi Mert'ti ve bu bir felaket demekti. Kerem, her ne kadar Ateş isimli bir eski sevgiliden ve yaşananlardan haberdar olsa da onun neye benzediği hakkında bir fikri yoktu. Bu yüzden de resmi ne kadar incelerse incelesin yanındaki adamın kim olduğu hakkında en ufak bir fikri olmayacaktı. Ama Maya Mert'in daha resmi gördüğü ilk anda yanındakinin Ateş olduğunu anladığından adı kadar emindi. Ve bu büyük bir problemdi. Mert sabaha kadar pes etmeden aramaya devam ederken, genç kadın bundan biraz daha emin olmuştu.

Şimdi Maya, Brasserie'nin önündeki boş alana park ederken hala çalmakta olan, artık canını sıkmaya başladığı için sesini kıstığı ve sadece ince bir titreşim sesi çıkaran telefonunu görmezden geldi. Bu sefer hangisinin aradığından emin değildi. Belki pes etmeden belli aralıklarla aramaya devam eden Kerem, belki hem kendisini hem de Serra'yı hiç durmadan arayan ve hala ikisi de cevap vermediği için sinirli birkaç mesaj göndermeye başlamış olan Mert, belki ortalığın karışmasından dolayı her zamankinden daha sinirli olan Can, belki de bir av kokusu almış olan ve sabahtan beri Serra'yı çıldırma noktasına getiren magazincilerden biri... Olasılıklar bu kadar çok olunca genç kadının omuzlarındaki yük de bir o kadar artmıştı. Ve şimdi Ateş ile buluşacağı restorana girerken o omuzlara yeni bir yük daha eklemeye hazırlanıyordu.