10

760 47 33
                                    

"Sara, uyan hadi." Maria'nın beni sertçe dürtmesiyle oldukça derin olan uykumdan uyandım. "Sonunda uyandın be kızım, on dakikadır bağırıyorum." İlk önce duvardaki saate baktım, saat öğleden sonra 6'ydı.

Yavaşça yataktan doğruldum, etrafı inceliyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Yavaş yavaş kendime gelirken, dün yaşananları da aynı şekilde yavaş yavaş hatırlamaya başlamıştım. 

Kulübe gidiyoruz, her şey normal. Ardından ben bir bardak daha içki almak için bara gidiyorum ve evet… Olaylar burada kopuyor. Polisler mekanı basıyor, Pablo birden ortaya çıkıyor ve beni hotele bırakıyor. Bu olayda sorgulanacak çok fazla şey olsa da ilk yapmam gereken Maria'ya dün eve nasıl döndüğünü sormaktı.

Odamdan çıktım ve onu otel dairesinde aramaya başladım, mutfakta bulduğumda salata yapıyordu. "Maria, dün eve geldiğimde sen çoktan gelmiştin. Nasıl çıktınız, ne oldu, polisler niye gelmiş?" 

"Biraz sakin ol, anlatacağım şimdi. Masaya geç, salatanın tuzunu da dökünce kahvaltı hazır." 

Söylediğini yaptım ve masaya geçtim. Sahanda yumurta yapmıştı, en sevdiğim kahvaltılardan biriydi. "Döktürmüşsün kraliçe." O da gelip oturduğunda ben de merakla konuştum. "Anlat hadi artık, çatlayacağım. Benim de anlatacaklarım var sana."

Ağzına bir tane zeytin attı ve konuşmaya başladı. "Şimdi polis geldiğinde sen ön taraftaydın, biliyorsun biz de en arkadayız. Bizim olduğumuz yerde ışıklar azdı, görüş de otomatik olarak kısıtlıydı. Richard mekanın sahibiyle tanışıkmış, bizi arka tarafa aldılar. Polisler bir kişiyi kelepçeledi, ön taraftaki neredeyse herkesi de arabalarla götürdüler. Ama kim olduğunu ve niye olduğunu bilmiyoruz."

Aynı anda hem yiyor, hem de konuşuyorduk. Ağzımdaki lokmayı yutup konuştum. "Haa, sonra da çıkıp geldiniz yani?"

"Aynen öyle oldu. Asıl olaylar sende gibi, biz çıktık geldik ama seni mekanda bir türlü bulamadık. Eve geldiğimde yoktun, sızmış kalmışım. Kaç defa aradım seni, telefona da bakmadın. Telefonunun bende ve sessizde olduğunu unutmuşum."

Düşünmek için biraz duraksadım ve olan her şeyi tüm gerçekliğiyle anlatmaya karar verdim. "Ya, şimdi kulağa saçma geliyor biliyorum ama Pablo çıktı bir anda karşıma, Gavi olan." Şaşkın bakışlarını yüzümde hissediyordum. "İşte sonra, tuttu kolumdan götürüyor. Dedim arkadaşlarım burada ama yok, dinlemiyor. Aldı götürdü buraya getirdi işte."

"Yani.. Evet, garip geldi. Hikayede sorgulanması gereken çok şey var." Bu doğruydu ve ben de bunların cevabını bulmak istiyordum ama bugün büyük ihtimalle zamanı değildi.

Kahvaltımı bitirmiş, hazırlanmış ve yola çıkacaktım.  Bugün kendim sürmek istediğimi Maria'ya söylemiştim. Araba kullanmayı genelde tercih etmezdim, bunun da oldukça geçerli bir sebebi vardı. Ehliyetimi ilk aldığımda, yani on yedi yaşımdayken, dikkatli bir sürücü değildim. İlk sürüşlerimden birisinde yoldaki köpeği görememiş ve yanlışlıkla ona çarpmıştım. 

Dışarıdan hiç hasar almış gibi görünmese de onu hemen veterinere götürmüştüm, tanrıya şükür hiç bir sıkıntısı yoktu. Tam zamanında durmuştum, eğer görmeseydim belki de o köpek benim yüzümden ölmüş olacaktı. O an yaşadığım korku bende büyük bir travma bırakmıştı çünkü dünya üzerindeki masum bir canlıya zarar vermiş olmanın vicdani yükünü kaldıramazdım. O gün bugündür de, ayda yılda bir araba sürerdim.

Bugün tek başıma gitmek istememin de çok özel bir sebebi yoktu, aslında bugün gitme gibi bir sorumluluğum da yoktu ama bugünü kaçıramazdım. Bugün Real Madrid ve Barcelona'nın sezon öncesi hazırlık maçı vardı, daha önce de bu ikilinin bir karşılaşmasına gitmiştim. Büyük ihtimalle en sıcak ve hararetli maçlar bu iki takım arasında yaşanırdı. Dünya üzerindeki en iyi iki kulübün karşılaşması tabii ki de böyle olacaktı. 

control, pablo gavi.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin