(Yetişkin içerik: şiddet, tecavüz vb.)
Bir gün,
seni öldüreceğim!"Bir gün,
seni öldüreceğim!"•
10 Mayıs 1912
Gözlerimi, sanki uykudan uyanmamış da az önce göz kırpmışımcasına hızlıca açtım. Gün daha başlamamış, güneş ışığı kirli ve büyük camları henüz yalamamıştı.
Karanlığı izlerken ilk duyduğum ses hemen yanımdan gelen nefes sesleri oldu. Şehre gidişimizin ardından neredeyse bir hafta geçmişti ve geceler daha da sıcaktı. Fakat Seonwoo benimle uyumaya devam ediyor, o gün hiç kavga etmemişiz gibi davranmayı da ihmal etmiyordu. Birbirimize kırgın olmadığımız için memnundum fakat onun kimi zaman sergilediği olgun davranışları beni oldukça rahatsız ediyordu. Gülümseyip oradan oraya koşmasını yeğlerdim.
Gözlerim karanlığa alışmaya başladığında kurumuş dudaklarımı ıslatıp yatakta yavaşça doğruldum. Yatakhane oldukça havasızdı, belki de bundan dolayı aniden uyanmıştım.
Göz ucuyla Seonwoo'ya bakıp ayaklarımı yataktan indirdim. Neyseki hareketlerim onu uyandırmaya yetmiyordu.
Etrafıma bakındığım sırada ahşap zeminin acı sesi yatakhanede yankılandı. Telaşla başımı sesin geldiği yöne çevirdim, kapı tarafından gelmişti.
Dudaklarımdaki kuruluk boğazıma kadar yayıldığında dudaklarımı birbirine bastırıp derin bir nefes aldım. Ne yazık ki ay ışığı camdaki kirleri aşamayacak kadar zayıftı, oda yeterince aydınlanamıyordu. Etrafımı görememek ise kalbimin ritmini tamamen değiştirmişti, az önceki rahatlığımdan eser kalmamıştı.
Yavaşça ayağa kalktım, çıplak ayaklarım ahşaba sürtünürken başımı ranzanın arkasından uzatıp kapıya doğru baktım. Büyük kapıdan ufak, sarı bir ışık içeriye sızıyordu. O kadar etkisizdi ki değdiği yerden başka yere faydası dokunmuyordu.
Ranzanın arkasından çıkıp kapıya doğru ilerledim. Gözlerim sarı ışıktayken ellerim havada rastgele asılıydı. Yanından geçtiğim her yatağa cesaret almak istercesine dokundum fakat sarı ışığın önünde birden belirip bütün ışığı kesen silüet nefesimin kesilmesine, ayaklarımın ahşap zeminde sabitlenmesine sebep oldu.
Sırtımdan beni ittiren bir güç varmışcasına isteksizce ilerlemeye devam ettim. Her adımımda kalbimin sesini daha net duyabiliyordum. Karanlık, üzerimi bir çarşaf gibi sarıyor; sıcak hava ciğerlerime ulaşamıyordu.
Silüetin birkaç adım gerisinde durup gözümü bile kırpmadan onu seyrettim. Bedeni yatakhanenin içindeydi fakat başını dışarıya doğru uzatıyor, düşmemek için elleriyle duvardan destek alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴛᴇᴍᴘᴇsᴛᴀ • sᴜɴᴋɪ
Bí ẩn / Giật gân"Eğer ki kabul edersen, tanrıma kendimi sunuyorum." Yetimhanede tanışan bir grup genç peşlerini bırakmayan geçmişlerinin kendilerini sürüklediği yere, İtalya'nın arka sokaklarındaki kirli ellere düşerler lakin kurtuluşu temiz kalmaktansa kirlenebi...