"Kendine yetemeyen bu âcizi bir başına bırakacak kadar kalpsizdi."
•
Her daim karanlıktı bu ücra köşedeki binanın bodrum katı lakin gözlerimiz en başında zaten karanlığa açılmıştı. Zannımca hiç zorlanmadık yeni hayatımıza alışmaya ki çok düşünecek zamanımız da olmamıştı bunu. Her gün sabahtan akşama kadar çalışıyor ve her hafta yeni bir iş bulma telaşına girişiyorduk. İnsanların gönlünü hoş tutmak, onları bir işe yarayabileceğine inandırmak imkansızdı.
Bunlardan arta kalan zamanlarda ise uyuyor olmalıydık lakin düşünmek, geceye has bir eylem olup çıkmıştı arsızca.
Kışa doğru her gece inatla daha da soğuyan büyük salonu ısıtmak için küçük ve eski bir soba kurmuştuk lakin dışarıya uzanan borusunun çıktığı küçük pencere, eski sobanın yaydığı ısıyı hiç ediyordu. Eminim ki o pencere açık olmasa bile -ki açık alanı yeterince kapattık- bu küçük ve eski soba kış sonuna kadar oldukça küçük bir ihtimalle ısıtırdı salonu.
Yine de salondaki kanepelerden birinde sırt üstü yatıp dudaklarımın arasından çıkan küçük bulutlarımın rutubetli gökyüzüme doğru süzülmesini izlerken hiç şikayetçi olmadım soğuktan. Kollarım çapraz ve karnımın üstündeyken öylece bekledim her gece.
Onu beklerken birçok şeyi düşünmek için bolca zamanım oluyordu: Bazen onu, bazen katilini ve bazense ihtimalsiz geleceğimizi.
Karanlık her gece aynı gözüküyor ve sessizlik aynı işitiliyordu lakin bir gece, herkes uyuduktan sonra aralanan ahşap kapı yine sessizce kapandıktan sonra ardından duyulan adım sesleri her gecenin aksine bana duyulmaktan geri durmadı. Fark etmem bu geceye has mühim değildi sanki.
Lakin yine de kapattım gözlerimi ve üzerimde yer edinecek ağırlığı bekledim ama hiçbir şey olmadı. Hemen baş ucumda oturuyor, hareketsizce bekliyordu. Öyle ki sakin nefes seslerini dinlerken her zamankinden bi hayli erken teslim olacaktım uykuya.
Ne kadar olduğunu sezemediğim lakin epeyce uzun hissettiren bir süre sonra kısık sesi duyuldu yakınımdan.
"Riki."
Tahmin ettiğim üzere bu Seonwoo'dan başkası değildi fakat yine de açmadım gözlerimi çünkü gözlerinin yüzümde özgürce gezindiğini bilmek bir nebze daha güzeldi.
Adımı birkaç kez daha fısıldadı, hatta yanılmıyorsam soyadımla seslendiğini bile işittim lakin bir süre sonra sustu.
Susmuştu çünkü bu sefer amacı en başından beri olduğunun aksine beni uyandırmak değildi. Kollarımın altındaki battaniyeyi yavaşça üzerimden sıyırdı ve kendisi için açtığı alana usulca uzandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴛᴇᴍᴘᴇsᴛᴀ • sᴜɴᴋɪ
Mistério / Suspense"Eğer ki kabul edersen, tanrıma kendimi sunuyorum." Yetimhanede tanışan bir grup genç peşlerini bırakmayan geçmişlerinin kendilerini sürüklediği yere, İtalya'nın arka sokaklarındaki kirli ellere düşerler lakin kurtuluşu temiz kalmaktansa kirlenebi...