"Sıcak ölüm, soğuk hayatları kucaklar."•
Artlarından kapanan demir kapının sesi, içerisinde yataklardan ve küçük bir lavabodan fazla pek bir şey olmayan küçük odada yankılanırken Jungwon bir süredir dinmeyen hakaretlerine devam ederek hızla kapıya doğru atıldı. Riki'nin sırtı kapıya dönüktü, elleri çözüldükten sonra hiç hareket etmemiş ve zaten hemen yanında olan Seonwoo'ya sıkıca sarılmıştı lakin kapıdan gelen ikinci sesten dolayı emindi ki kapıya doğru atılan oğlan kapıyı hızla tekmeliyor ve yumrukluyordu. Bu ancak yanlarındaki bedenlerden biri daha hızla kapıya yöneldiğinde son bulmuş ve ardından bağırışlar devam etmişti.
"Burada öylece oturalım mı yani?!" dedi Jungwon kendisini durduran Jeongseong'a doğru. "Kusura bakmayın ama benim şu piçle aynı yerde nefes almaya dayanabilecek bir sabrım yok."
Kolunu uzatıp bakmaya tenezzül dahil etmediği sarışın oğlanı işaret ettiğinde hafifçe dönüp oğlana baktı Riki.
"Evden çıkacakları zaman bu sebepten ötürü telaş ettin, değil mi?" dedi Heeseung hayal kırıklığıyla ki ona bu denli sevimli bir duyguyla bakan tek kişi de o idi odada.
Joe bir süredir zaten kaldırmadığı başını daha da eğdi öyle ki yüzünü görmek imkansız denebilirdi ve göğsü aldığı derin nefesle kabardıktan sonra mırıldanarak konuşmaya yeltendi.
"Mecburdum!.."
"Hepimizi bu adamın avcuna bırakacak kadar mı mecburdun, Joe?" dedi Jaeyun hayal kırıklığıyla. Tamamen dağılmış vaziyetteydi.
Herkes vaziyetin fenalığının birkez daha farkına varmışçasına iç çekti ve kimisi ise sinirle birkaç söz daha etti. Henüz kimse odanın birkaç adımdan fazla içerisine girmemişti ve âdeta hemen sonra demir kapı ardına kadar açılacak ve hiç içeriye girmemiş, dar koridorlardan bağırış çağırış geçmemişçesine çıkıp gideceklerdi. Alışılagelmiş hayatları sürerken daima akıllarının bir köşesinde olan bu zindanvari odada bulunmak, soğuk bir gece yarısı zihinlerine aniden nüfuz eden sancılı birer kabusta oradan oraya koşturmayı andırıyordu. Lakin ucu bucağı olmayan, duvarları birer sır perdesinden ibaret bu zihin âlemi ellerin bağlı olduğu ve dillerin mühürlendiği mağduriyet vaziyetinden başka bir şey değildi ki bir adım daha ilerlemek boynunu biraz daha eğmek demekti.
"Joaquin,.." dedi Riki kollarını sardığı omuzlardan ayırıp adını seslendiği oğlandan bakışlarını çekmeden ileriye doğru ilk adımları atarken ve kimse fark etmese bile diğerleri de yavaşça odanın ortasına doğru yöneldi.
"O gün antikacıda, Darian hemen yukarıdaydı değil mi?"
Joe kaçamak bir bakış atıp yavaşça başını salladığında onu taklit edercesine başını salladı Riki lakin karşısındaki sarışın oğlanın aksine dudaklarında hafif bir tebessümle diğerine doğru adımlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴛᴇᴍᴘᴇsᴛᴀ • sᴜɴᴋɪ
Misteri / Thriller"Eğer ki kabul edersen, tanrıma kendimi sunuyorum." Yetimhanede tanışan bir grup genç peşlerini bırakmayan geçmişlerinin kendilerini sürüklediği yere, İtalya'nın arka sokaklarındaki kirli ellere düşerler lakin kurtuluşu temiz kalmaktansa kirlenebi...