- Lütfen. Ve gelip anlat şu Sean'ı. Neden onu kıskanmamalıyım ölü diye mi? Elimde değil kıskanıyorum.
Yu kalkıp mutfağa geçti. Dolaptan iki bardak aldı ve su koydu. James'in bardağında uyku ilacı vardı. Gitme zamanları gelmişti. Artık kendine gelmeliydi. Aptal sevgilisi kendini kıskanıyordu.
Suyunu içen James, Yu'nun gözünün içine bakıyordu.
- Anlat dinliyorum. Neden onu kıskanmamalıyım?
James ağır bir uyku ilacı aldığı için gözleri kapanmaya başlamıştı bile. Yu onun kulağına eğilip konuştu.
- Çünkü sen Sean'sın aşkım. Hatta sen Xiao Zhan'sın bebeğim. Ve bize geri dönüyorsun.
¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬
- Charles, gelmek üzereyiz ama Sean titremeye başladı. Sanırım yine oluyor. Lütfen hazır olun.
- Sakin ol Yu. Hazır her şey.
Yu aracıyla hızla açılan kapakdan içeri girdi. Charles ve Hank bekliyordu onları. Charles arabadan indirmeden bir iğne yaptı ona. Sean'ın titreme ve kasılması devam ediyordu ama geçen geceki kadar çok değildi. Charles'ın ilacı işe yaramıştı galiba. Yu giderek umutla doldu.
- Charles oldu, sakinleşti. İlaç onu iyileştirecek kesin.
Üçü Sean'ı sedyeye koymuş içeri doğru gidiyorlardı. Onlara özel bir bölüm hazırlanmıştı. Burada hiç eşya yoktu sadece yerde bir yatak vardı. Yu şaşkınlıkla etrafına baktı. Bunu beklemiyordu. Sean'ı yatağa bıraktılar. Charles eliyle dışarı çıkmalarını işaret etti.
- Yu, bundan sonrası çok dikkatli olmalıyız. Ona sadece James de şimdilik. Aklı zaten karışacak hatırladıkça. Yavaş yavaş, alıştırarak konuşacağız. Ya da konuşacaksın diyeyim. Çok farklı tepkileri olacak. Bunu bekle. Sana kızacak, bağıracak, hatta öldürmek bile isteyecek. Hatıraları birbirine karışacak. Zaman zaman gerçek yüzünü göstereceksin. Ben sana söyleyeceğim o zamanı. Bazen de öldürmek istediği ajan olacaksın. Ama o sana bakınca son anılarınızı da düşünecek. Ben önce vücudundaki ilacı temizlemeye çalışacağım. En sonunda onun yapay zekasını ve hafıza bölümünü onaracağım.
- Bir dakika Charles neden hemen ameliyata almıyorsun. Bu zaman kaybı değil mi?
- Yu verdikleri ilaç aynı zamanda bir zehri de baskılıyor. İşlerine yaramadığında ilacını kesmeleri yeterli olacakmış. Bu baskılar da uyuşturucu da var demiştim. Bu onun halisilasyon görmesine de sebep olacak. O nedenle bazen yüzünü değiştireceksin diyorum. O senin gerçek olduğuna böylece inanacak. Ben ve Hank panzehir hazırlıyoruz daha bitmedi. O nedenle şimdilik ilacını veriyoruz. İçine de ona yardımcı olacak başka bir ilaç karıştırdım. Hem uyuşturucu yoksunluğu hem de zehirin tepkimesi onun kasılıp titremesine yol açıyor. Belli ki bu ilacı almazsa öleceksin denmiş veya ona hipnoz yoluyla telkin edilmiş. Nasıl olduysa seninleyken unutmuş bu ilacı. Sanırım anılarında bir yere dokunuyorsun ki bu da tuhaf. İsmin yüzün çok farklı ama o seni bir şekilde tanımış ve sana çekilmiş. Kalp karmaşık bir mekanizmadır. Hep insanları şaşırtır. Galiba o da seni kalbiyle tanıdı. İki yıllık cehennem hayatında yepyeni bir ufuk oldun ona. Ben öyle düşünüyorum. Leo'nun anlattığına göre seninle görüşmek istememiş ama uzak da kalamamış. Yeni duygu ve heyecan olarak algılamış beyni ve bu hoşuna gitmiş. İşte o arada da ilacı unutmuş diye düşünüyorum. İyi de olmuş. Bu bize yol gösterdi. Yoksa bilemezdik ve yanlış bir tedavi uygularken onu ellerimizle öldürebilirdik.
![](https://img.wattpad.com/cover/348166188-288-k625204.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who am I? Who are we? Ben kimim? Biz kimiz? ~ Yizhan
FanfictionYalnızlıktan bulduğum değildin. Aynı yolun yolcusu seçildik bilmeden. Aynı şehrin ayrı köşesinden, başka uzak, ayrı şehirde, aynı yerde buluştuk. Hırçındın. Deli dalgalar gibi. Benimle sakin sulara inmeni istedim. Mutluyduk, okyanusu...