- Xian yoksa aileni buldun mu?
- Ben aileme seni bulduğumda kavuştum canım. Sonra gerçekten ailemi bulmuşum seninle, onu öğrendim. Belki asla gerçek kimliğimi, adımı öğrenemeyeceğim ama benim sevdiğim buna kavuştuğunda kendim kadar mutlu olacağım.
- Nee? Xian gerçek mi? Ailem mi var benim? Bir adım öyle mi? Tanrım hiç iyi değilim. Xian izin ver, tut beni, hiç iyi değilim ben.
- Sean sakin ol Tanrım fenalaştı yardım edin Charles.
¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬
- İyi misin Sean. Yüzünün rengi soldu bir anda.
İyiyim çok ani oldu bu. Başka düşünceleri de okumadığım için gerçekten şaşırdım. İyi de sen nasıl gizledin düşüncelerini benden.
- Bak bu cidden bilinmeyen bir şey. Ben James olarak seninle karşılaştığımdan beri hiç bir düşünceni okuyamıyorum. Belki onların yaptıkları yüzünden oluyordu. Ama dünden beri de okuyamıyorum ya da fırsat mı çıkmadı nedir?
- Fırsat çıkmamıştır Xian. Birbirinize başka yönden odaklandığınız için olabilir.
- Ajay bu biraz fazla açık oldu. Yanımızda tanımadıklarım da var. Çok Afedersiniz. Siz bize yardım eden bay ve bayan Xiao olmalısınız. Ben Sean diyeyim kısaca. Böylesini seviyorum. Eee Xian'ım canım, ailemle tanışmaya ne zaman gidiyoruz. Yoksa şimdilik o da mı yasak.
- Bir saniye bekle bebeğim. Önce anlatacaklarımızı dinle. Senin bir ailen ve adın var evet. Baban bir iş insanı ve tanınmış bir aileye mensup. Şirketi babasından devir aldığında yolsuzluklara izin vermemiş. Biri bunu öğrenince yakalanacağım korkusuyla kaçmış...
Gerisini kısa bir şekilde anlattı Xian.
- İşte bu kadar. Ailen nihayet seni bulduğunda öldüğün söylenmiş. İntikam için burayı kurmuşlar. Gizli oluşumla terörist avlıyorlar. Sonra biz tanıştık beni oğulları olarak benimsediler. Sayende anne ve babam oldu. Şimdi bir bütünüz artık.
- Yani ailem asla beni terk etmemiş. Tanrım Charles onlarla ne zaman tanışacağım.
Baihu ve Lai göz yaşlarına hakim olamıyorlardı. Herkes ağladığı için Sean buna dikkat etmedi. Şu an karşısında olduklarını bilemezdi.
- Bay ve bayan Xiao maskelerinizi çıkarabilirsiniz artık. Sean işte gerçek yüzleri ile anne ve baban.
Bir kez daha şok oldu Sean. Şimdi karşılaşacaklarını hiç düşünmemişti. Xian onu omuzlarından tutup anne ve babasının karşısına getirdi. O anda tüm ipler kopmuştu. Üçü de hıçkırarak ağlıyor birbirlerine sarılıyorlardı. Dilleri tutulmuştu o an. Sadece göz yaşları vardı sel gibi akan. Boğazlara düğüm oturmuştu bir an. Bir süre sonra biraz sakinleşildi.
- Oğlum seni öyle merak ettik ki gecemiz gündüzümüz karıştı. Öldüğüne asla inanmadık, yılmadık seni ve o adamı aradık. Tam bulduk derken yine kaybettik sandık. Xian bize senden bir armağandı. Yokluğunu onunla teselli etmeye çalışıyorduk. Şimdi ise bir mucize ile donatıldık. Artık iki oğlumuz var daha ne isteyebiliriz.
- Şey bay... Anne o oğlunuz değil aslında damadınız olacak.
- Hah, bilmiyor muyuz sanki. Baştan beri biliyoruz ve bizim için seni sevmiş olması yeterliydi. Sen de onu sevmişsin kimse üstüne konuşamaz. Damadım da oğlumdur ayrıca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who am I? Who are we? Ben kimim? Biz kimiz? ~ Yizhan
FanfictionYalnızlıktan bulduğum değildin. Aynı yolun yolcusu seçildik bilmeden. Aynı şehrin ayrı köşesinden, başka uzak, ayrı şehirde, aynı yerde buluştuk. Hırçındın. Deli dalgalar gibi. Benimle sakin sulara inmeni istedim. Mutluyduk, okyanusu...