19-Pazarlık

16 5 2
                                    

     

     - Xian hiç bir şey bilmiyoruz. Tamamen karanlıktayım. Umarım kötü bir yan etki çıkmaz. Bak şimdilik iyi uyuyor yine. Gece yine ilaç vereceğiz. Sabah ne olduğunu göreceğiz. Bir günümüz var. Kan testi yapınca anlayabiliriz ne oluyor. Ardından yarından sonra sabah tüm kanı değiştireceğiz.

     - Umarım her şey yolunda gider. Onu kurtaramazsak kendimi asla affetmeyeceğim.

     - Xian onu kurtaracağız sakın olumsuz düşünme. Ben buna yürekten inanıyorum.

             ¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬

     Xian, akşam haber gelene kadar yine Sean'ın yanında kaldı. Onun öyle çaresiz ve masum sokuluşu yüreğini dağlıyordu. Yarın bir kaçını daha parçalara ayıracağı için içi ferahladı. Sean aniden gözlerini açtı.

     - Yu çok acıktım ben.

     *Tanrım iki gün gündür bunu hiç düşünemedik. Elbette acıkacaktı.

     - Bebeğim biraz bekle hemen yiyecek getirtiyorum bize. Ben de yemeği unutmuştum.

     Yu izlediklerini bildiği için yemek geleceğini biliyordu.

     - Bir şey söylemedin yemek geleceğinden emin misin?

     - Eminim birazdan getirirler. Burada bizi duyuyorlar.

     - Yu burası bir hastane mi?

     - Sayılır. Senin iyi olman için çalışanlar var. En fazla bir hafta sonra çok çok iyi olacaksın.

     Kapı tıklatılınca yemeğin geldiğini anladılar. Yu kapıdan yemeği aldı ve yeniden kapattı kapıyı. Sean öyle açtı ki hiç bir soru sormadan yemeklerden yemeğe başladı. Birlikte yedikleri yemek şu anda en lezzetli yiyeceklermiş gibi geliyordu ikisine de.

     - Biraz şarap da olsaydı keşke.

     - James ilaç kullanıyorsun ya içkiyle etkileşimi iyi olmaz. Sen bir iyileş söz en iyi yerde en güzel yemekle en pahalı şarabı ısmarlayacağım sana.

     - Yu yine bir dejavu yaşadım. Geçen yıl sanki aynı cümleleri birisi daha söylemişti bana. Biraz farklıydı ama o kişinin söylediği. Şimdi tam olarak hatırlıyamıyorum ama benzerdi sanki.

     Yu düşünceye daldı. Kim olabilirdi bu kişi. Ne söylemişti benzer. Yoksa yine oyun mu oynamışlardı ona. Bu akla yakın geliyordu.

     - Boş ver mi amor. Çok düşünme bazen öyle duygular hissediyoruz. Şimdi iyi misin sen. Daha başka istediğin bir şey var mı?

     - Ah yok Yu. Tıka basa doydum sanki.

     - Aslında çok bir şey yemedin ama bu da normal kaç gündür yemek yemedik ikimizde. Giderek düzelecektir bu durum. Yarın sabah çok güzel bir kahvaltı hazırlayacağım senin için.

     - Yu hep burada mı kalacağız. Senin yanında şikayetçi değilim ama bu oda garip. Ne masa, ne sandalye var. Sadece yerde bir yatak. Niye?

     - James sen krize girince saldırgan da olabiliyorsun. En son bana kafa attın. Burnum kırıldı sandım bir an. Sakın üzülme bilerek yapmıyordun. İşte kendine bir zarar verirsin diye odayı boşaltırdım. Bak bebeğim sana o ilacı kim verdiyse içine uyuşturucu da koymuş. O nedenle nöbet geçiriyor, ne yaptığını bilmiyorsun. Halisilasyonların da oluyor. Burada onu temizliyoruz. Ayrıca vücudunda zehir olduğunu da biliyorum. Korkma onun içinde panzehir yapıldı ve sana verdik bugün. Artık korkacak bir şeyin kalmayacak. Yarın kanına bakılacak. Hala zehir varsa bir doz daha panzehir vereceğiz. Ama bana göre şimdiden iyisin. Kendindesin. Bu çok iyi belirtiler. Sana ne yapacağımızı anlatmamı ister misin? Böylece için daha rahat olabilir.

    Who am I?  Who are we? Ben kimim? Biz kimiz? ~ YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin