Bölüm 1

4.8K 103 2
                                    

Oylarınızı bekliyorum.

İyi okumalar...

.
.
.

🖇️

Benim biricik kızım... İyi ki varsın... Hatta iyiki varsınız... Sen, baban ve henüz doğmayan ama eminim ki doğmak için gün sayan biricik kardeşin Eren... İyiki varsınız. Size sahip olduğum için Rabb'ime ne kadar şükretsem az...

Beşiğinde uyuyan kızımın alnına küçük bir öpücük bıraktım. Kendisi 2,5 yaşında olmasına rağmen 2 yaş sendromunu neredeyse yaşamıyordu. Çok tatlı, sakin ama bir o kadarda bıcır bıcır bir kız çocuğuydu. Minik kelebeğim benim...

Elim yavaş bir şekilde yanağını okşarken, kapının çalma sesini duydum. Alparslan gelmiş olmalıydı. Yüksek ihtimal anahtarını unutmuş ve minik prensesini uyandırmamak için zile basmamıştı. Ah bu adam... Her zerresine aşık olduğum bu adam... İyikim... Hatta iyikilerim... Alparslan'ım...

Romantizmimi bir kenara bırakıp yavaş hareketlerle ayağa kalktım. Henüz 33. Haftadaydım. Hareket etmekte çok zorlanmasam da yavaş hareket ediyordum. Çünkü zorlanmıyor oluşum, zorlanmayacağım anlamına gelmiyordu.

Biraz paytak adımlarımla kapıya yöneldim. Yavaşça kapının kulbunu indirdim ve... İşte karşımda aşık olduğum bir manzara... Hızlı geldiğinden olsa gerek, hafif dağınık saçlar, alında birkaç ter damlası, kara kaşlarına ve günün yorgunluğuna rağmen 'sana geldim sana' diyecek bir duruşla beni karşılayan bir çift elalar...

Her şeye rağmen, beni gördüğünde yüzünden asla kaybolmayan tebessümüyle gözlerime bakıyordu. Bu bakışma bana kalsa ömür boyu uzar giderdi ama beyimiz buna müsaade etmedi tabii.

Yüzünde müzip bir ifade kuşandı önce ardından elini kapının pervazına koyarak dik duruşunu hafif eğikleştirdi. E tabii kafasını da kapının diğer pervazından bana yaklaştırdı. Hareketleri bir o kadar yavaş ama kendinden emindi ki... Her defasında aşık olunası birine dönüşülmesini sağlıyordu.

"Hayırdır hatun, bana doyamamış gibi bir havan var, gözlerinle yedin resmen."

Bu ifadesi karşısında yüzüme çapkın bir ifade kuşandım.

"Merak etmeyin yüzbaşım, yemek istesem, yerim."

Yüzündeki tebessüm daha da büyüdü. Kafasını geriye doğru çekip apartmanın koridorunda bakışlarını gezdirdi. Ardından hızla eğilip postallarını çıkardı.

Eline aldığı postallarına ve hızlı bir şekilde içeri girişine baktım.

"Bir dakika yavrum, ben geçiyim bi."

Geçmesi için ona yol verdim. İçeri girip postalları yerdeki kutunun üzerine koydu. Ardından hâlâ elimin üzerinde olan kapının kulbunu ileriye ittirip yavaşça kapadı.

"Hayatım, Gökçen uyuyor galiba ben hemen kısa bir duş alayım. Ardından şu yemek işini konuşuruz, ha tatlım?"

Yanağıma minik bir öpücük bırakıp hızlı ama yavaş adımlarla yatak odasındaki banyoya ilerledi. Arkasından güldüm. Ah bu adam... Galiba hiç değişmeyecekti. O duşa girerken bende küçük hanımın odasına yöneldim. Hâlâ mışıl mışıl uyuyordu. Gerçi neredeyse yeni yatmıştı. Uyku düzeni müthiş derecede iyiydi. İnşallah nazar değmez. Hızlıca bu duruma şükredip odasının kapısını yavaşça kapattım. Yine paytak adımlarımla salona ilerledim. Gerçi paytak adımlarım biraz rutinleşmişti özellikle bu aralar. Şimdi böyleyse ilerleyen haftalarda...

L koltuğa oturup kafamı geriye attım. Çok bir şey yapmasam da yorulmuştum. Şöyle ufak bir kestirmekten kimseye zarar gelmezdi.

**📎**

Alparslan, duştan çıktıktan sonra hızlı bir şekilde üzerini giydi. Askeri üniformasını hızlı bir şekilde makineye atıp, makineyi çalıştırdı. Banyonun kapısını hafifçe kapattı, aynı şekilde yatak odasınında. İlk önce saatlerdir görmediği biricik prensesinin odasına girdi. Kızı... Minik Gökçen'i... Babasının minik prensesi... İlk göz ağrı... Ve aşık olduğu kadının minyatürü... Bir insan böyle bir şeye sahipse daha ne isteyebilir ki?

Ama isteyebiliyormuş demekki. İstemiş ki, biricik eşi bu sever oğullarına hamile... Gerçi bir kızı daha olsa fena olmazdı. Hani şöyle eve girince 'babam gelmişşş' seslerinin yükseldiği, iki küçük Yasemine sahip olmak... İnanılmaz güzel olurdu... Ama öte yandan kendisi gibi bir oğlu olmasını da isterdi. Kendisi gibi boylu poslu, kara kaşlı ama ela gözlü, bastığı yeri titreten, heybetli, cesur... Ve daha fazlasını... Yani kısacası kendisinin bir minyatürünü isterdi. Tabii ki Yasemine aşık bir minyatürü...

Salona girdiğinde ömrünün geri kalanını beraber geçirmeye yemin ettiği biricik eşini L koltukta uyurken buldu. Yüzünde öncelikle ufak bir tebessüm belirdi, karısının bu haline karşın. Ardından karısının yanına gitti. Yavaş hareketlerle kaldırıp odaya yöneldi.

Yasemin kucağında olduğu adama bir gözü kapalı, uyku sersemi bir halde kısa bir bakış attı. Karısının bu hareketine karşın Alparslan, yüzünde çapkın bir gülümseme takınıp dudaklarını karısının kulağına yaklaştırıp fısıldadı.

"Yavrum bir daha o koltukta yatma, aklıma kötü şeyler geliyor."

Uyku sersemi ne demek istediğini anlamayan Yasemin 'nasıl yani' der gibi baktı kocasına. Alparslan ise kısa bir es verip yatak odasının kapısını açtı. Normalde kucağında birini taşırken zorlanılarak yapılacak bu hareketi, Alparslan alışık olduğu için zorlanmadan yapmıştı. Kapıyı ardından geri kapatıp karısını yatağa doğru götürdü. Yatağa bırakırken kulağına yaklaştı.

"Bakma öyle saf saf, Gökçen'den bahsediyorum. Kendim yapmadım ya?"

Yasemin zaten hafif olan uykusundan uyanmıştı. Kocasına cevap vermekte gecikmedi.

"Biliyorum hayatım, bende vardım." Bu sefer o kocasının kulağına yaklaştı ve çekici bir ses tonuyla fısıldadı. "Hatta kucağındaydım." Nefesini Alparslan'ın kulağından boynuna doğru verdi. Ardından boynuna ufak bir öpücük bıraktı. Kendini geri çekip kafasını tekrar yatak ile buluşturdu. Bu sefer normal bir ses tonu ile konuştu. "E hadi hayatım, uyumayacak mıyız?" Alparslan afallamış ifadesini bu soru ile bir köşeye bıraktı. Ardından karısının koltuk altlarından kaldırıp başını yastığa getirdi. "Uyuyacağız hayatım, uyuyacağız ama görüyorum ki senin hiç uyumaya niyetin yok." Ufak bir tebessümü daha da büyüdü ve ekledi "Ne tesadüf ki benim de uykum yok."

Yasemin kollarını Alparslan'ın boynuna doladı. "E ne yapsak ki?" Dudaklarını büzerek sorduğu bu soruya Alparslan'ın tek bir cevabı vardı.

"İzle ve gör"

"Ben izlemeyi pek sevmem yalnız"

"Peki matmazel, kontrol sizde"

"Hay hay yüzbaşım, hay hay"

Ve saatler sürecek bir geceye adım atmış oldular.

**

🖇️

.

.
.
.

Birinci bölümün sonuna geldik.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...

AİLE'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin