Bölüm 12

1.1K 44 1
                                    

500 Okumaya ulaştık!
Her şeyden önce teşekkür ederim.
Okuyan, oy veren, takip eden ve desteklerini esirgemeyenlere sonsuz teşekkürler! Nice beş yüzlere...

İyi okumalar...

.
.
.
.

🖇️

**📎**

   Gözlerimi açtığımda yerimde huysuzca kıpırdandım. Sırt üstü yatmaktan tüm bedenim uyuşmuştu sanki. Ben rahatsız pozisyon kıvranmaya devam ederken birisi yatağın düğmesine basarak sırtımı dikleştirdi. Ve o zaman fark ettim yanı başımdaki Gece ile karşımdaki Sevim hanımı.

"İyi misin?"

"İyiyim. Ne oldu bana?"

"Tansiyonun düşmüş, şimdilik iyisiniz. Ama böyle giderse aynı şeyi söyleyemiyeceğim. Seni endişelendirmek istemiyorum ama kendine dikkat etmelisin. Sadece bedenen değil ruhen de. Stresten uzak dur... Yani tansiyonuna dikkat et."

"Tamam"

    Aslında Gece haklıydı. Bedenen olduğu kadar psikolojik anlamda da kendime dikkat etmeliydim. Ama elimde değildi işte. Olmuyordu.

    Aklımda kısa bir an belirdi. DNA testi yaptıralım bir dakika o gerçek miydi? Yoksa bir rüya mı? Eğer gerçekse Alparslan'ın bana anlattıklarından sonra böyle bir şey ile karşılaşmayı düşünmüyordum. Düşünmüyordumdan ziyade, aklımın ucundan bile geçmiyordu desem yeridir. E peki ne yapacaktım? Kabul mü edecektim? Negatif çıkarsa sorun olmazdı benim açımdan. Ama eğer pozitif çıkarsa? Acaba Alparslanların operasyondan dönüşünü mü beklesek test için? Ama o zaman onlara ne diyeceğim? Off kafam gerçekten de çok karışık. Ne yapacağım şimdi?

     Dört köşeli jetonum düşünce aklımda bir isim belirdi, Gece. Benim biricik arkadaşım, Gece. Bana her daim yardımcı olan, her koşulda desteği esirgemeyenlerden biri... Gece.

   Birkaç dakika sonra Ali ve Yağız, Gökçenle gelmişlerdi. Sevim hanım müsade isteyip yarın görüşürüz demişti. Kararım için dediğinin farkındaydım. Tamam dedim sadece. Onları yolcu ettikten sonra Gece sandalye çekti başucuma. Fazla bile dayanmıştı bence.

"Bak sana pudingini getirdim. Senin yaptığın." Nasıl yani? Kadını sormayacak mıydı? Ben bu Gece'yi onca yıla rağmen tanıyamamıştım. Ama ben onu ne kadar tanımıyorsam o beni, o kadar iyi tanıyordu.

     Pudingi koyduğu büyük kaseyi önüme iliştirdi. Kendisine de küçük bir kase çıkarttı bez çantadan. 3 tatlı kaşığı aldı eline. Birini kendi kasesinide tuttuğu sol eline aldı. Kalan iki tane kaşığın birini bana birini de Gökçen'e uzattı. Yanımda oturan kızım, Gece'nin uzattığı kaşığı sevinçle aldı. Gece, Gökçen'in önüne peçete yerleştirirken bende önümdeki kasenin kapağını açtım. Gökçen dikkatle pudingi yerken lafa girdim.

"Gece benim seninle konuşmak istediğim bir konu var."

"Dinliyorum hayatım"

"Ben geçen gün bir şey öğrendim."

    Dikkatle beni dinliyordu. Bu yüzden devam ettim, sözlerimi nasıl toparlayacağımı bilmeyerek.

"Alparslan, geçen gün bir şey anlattı. Yanlış hatırlamıyorsam 11 Ekim 1996 senesinde Isparta'da, Alparslan'ın komutanlarından birinin eşi doğum yapmış. Kadının adı Sevim. Hani az önce yanımızda olan kadın varya işte o. Kadına doğumdan sonra bebeğin öldüğünü söylemişler. Hatta cenazesini vermişler. Ama o gün o hastanede 2 kız çocuğu daha doğmuş. Biri kadın ile birlikte ölmüş. Diğer 2 doğan kızlardan biri yetimhaneye gönderilirken diğeri kayıplara karışmış. O yetimhaneye gönderilen kız benmişim Gece."

AİLE'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin