Bölüm 8

1.3K 49 0
                                    

İyi okumalar...
.
.
.
.

🖇️

**📎**

    Uyandığımda kendimi epey dinlenmiş hissediyordum. Yataktan yavaşça kalktım. Yatak odasının kapısını açmamla burnuma menemen kokusu doldu. Kokunun geldiği yer olan mutfağa ilerledim. Yaklaşıkça sesler netleşiyordu.

"Babii"

"Babamm, söyle babasının minik prensesi, söyle birtanem" duyduğumda hemen olaya müdahale ettim"Birtanem?" Tek kaşım havadaydı. Aslında hiç alınmamıştım ama bunu şuan, onun bilmesine gerek yoktu.

"Aha basıldık kızım" Alparslan, mama sandalyesindeki Gökçen'i kucağına alıp sol yanağını, kızının sağ yanağına yapıştırdı. Ardından Gökçen'in sol kolunu nazikçe tutarak bana doğru uzattı. Birkaç adımla aramızdaki olan mesafeyi bir adıma indirdi. Biricik kızımızın kolunu tutan ellerini yukarı aşağı hafifçe sallayarak yüzüme değdi. Gökçen de sanki anlaşmışlar gibi sesini tatlı bir hâle bürümeye çalıştı. Sanki tatlı değilmiş gibi."Annişş" yüzümü hafi sağa döndüm. Bu hareketimle Gökçen'in parmakları sol tarafıma değiyordu. "Efendim annem" dedim hafif tripli bir ses tonu ile. Tam o sırada aklıma menemenin gelmesiyle Alparslan'a döndüm. Endişeyle sordum.

"Menemen"

"Pişti hayatım, merak etme. Hadi geç otur, bir şeyler konuşmalıyız"

"Peki" diyerek masanın başına geçtim. Alparslan, Gökçen'i tekrar mama sandalyesine oturtup menemeni sofraya koydu.

**

   Kahvaltımız her zamanki gibi güzel geçmişti. Alparslan masayı toplarken sordum.

"Yardım edeyim mi?"

"Gerek yok hayatım. Sen hiç kalkma hatta al şu elmayı" uzandığı yerdeki yeşil elmaları şimdi fark ediyordum. Gözlerim dolarken "Alp" diyebildim sadece. Ardından geçen 1-1,5 saatte yaptığım tek şey bir yandan ağlayıp teşekkür ederken bir yandan da elmayı yemek.

    Ağlamalarım dindikten sonra "Bir şey konuşacaktın benimle." Dudaklarını ıslatıp söze girdi.

"Evet, hayatım. Bir şeyler konuşmamız gerek."

"Dinliyorum" Sesim oldukça rahattı, ama Alparslan benim aksime gergin duruyordu.

"Ben göreve gideceğim." Tane tane konuşup tepkimi ölçmeye çalışıyordu. "Tamam" dedim neden bunu bu kadar dert ettiğini anlamamıştım. Doğu da olmamızla mı alakalıydı yoksa uzun mu sürecekti? Pek anlayamamıştım.

"2 hafta sürmesi bekleniyor. Daha az ya da daha çok olabilir ama uzarsa çok uzamaz merak etme."

"Tamam" dedim yine anlamayarak. Asıl derdinin bu olmadığı belliydi. Başka bir şey vardı, ama söyleyemiyordu sanki. Aslında söyleyemeyeceğinden değil de başka bir şeyden çekiniyordu. Kendinden, benden... Ne bileyim bir şeyden çekiniyordu ve bende bunu hissediyordum. Kafamda daha fazla kurmak istemediğim için "Alp, hayatım lütfen." dedim. Söyleyecekleri karşısında yaşayacağım şoku bilmeden.

"Hayatım, operasyona gidiyoruz. Daha önce de gitmiştim. Bundan yana sorun yok. Ama bu kız yani operasyonda ele geçirmeyi planladığımız kişi, Şırnak'ta ki komutanımızın kızı olabilir. " derin bir nefes alıp devam etti.

   Yarım saati geride bırakıyorduk galiba. Alparslan bana tüm olayı anlatmıştı. Ve bende ağzım açık bir şekilde dinlemiştim. Tabi aralardaki ağlamamı es geçersek. Ara sıra sorular sorup doğru anlayıp anlamadığımı tescilletiyordum. Bunlar gerçek miydi?

    Alparslan'ın telefonunun çalmasıyla bakışlarımı ondan tarafa çevirdim. Bir yandan telefonla konuşuyor, bir yandan da kucağındaki Gökçen'i sallıyordu. Kısa süren telefon konuşmasının ardından bana döndü.

"Hayatım benim gitmem lazım akşamüstü gideceğiz göreve. Ama öncesinde hazırlık yapmamız lazım, bu yüzden çıkmalıyım."

"Tamam hayatım. Sen bizi merak etme, Gece bizde kalıyor zaten."

"Tabii"Dedi alaycı bir tonda.

"Neden öyle dedin?"

"Ona sorarsın, anlatır. Benim şimdi çıkmam lazım hayatım. Eğer bir şey olursa askeriyede Sevinç var. Onu arayabilirsiniz. Canın falan bir şey çekersede."

"Tamam." Dedim. Çok acil olmadığı sürece aramayacaktım o da bunu biliyordu.

   Kısa bir vedalaşmanın ardından yolcu ettik babamızı. Gökçen biraz huysuzlansa da yapacak bir şey yoktu. Biz beklerdik ama vatan beklemezdi.

**

  Gökçen'in uykusu geldiği için onu yatırmıştım. Ben öğleden sonra uyandığım için uykum yoktu. Zaten bu aralar uyku düzenim çok değişik bir hâl almıştı. Birkaç gün sonra kontrole gitmek gibi bir planım vardı. Eğer unutmazsam sorardım.

   Mutfakta ocağın yanında bir sandalye çekerek oturmuş, ocağa yeni koyduğum çikolatalı pudingi karıştırıyordum, bir yandan da telefona bakarak. Telefon çalınca beklemediğim için sıçradım. Bu sırada telefon elimden kaydı. Eş zamanlı olarak da puding pişti. Önce ocağın altını kapattım. Sonra yerdeki telefona doğru eğildim, hâlâ çalıyordu. Odaların kapıları her ne kadar kapalı olursa olsun, Gökçen'in duyup uyanmaması için hızlı bir hareket yaptım telefona doğru. Keşke yapmasaydım. Çünkü yaptığım ani hareketle karnıma sancının girmesi bir olmuştu. Açı içinde bir ses çıkardım. Dudaklarımı birbirine bastırıp acımı yutmak istiyordum, zira Gökçen şuan uyuyordu. Onu uyandırmamalıydım, hele ki bu haldeyken.

    Yeri 1.70 bir şekilde boyladığımda telefonu aldım hızlıca. Şuan kimin beni ne için aradığının önemi yoktu. Tek bildiğim şeyin yardıma ihtiyacım olduğuydu. Telefonu hızlıca yanıtladım.

"Acil yardıma ihtiyacım var. Adres... "

Daha sonrasında tamam diyen bir kadın ile telefon kapandı. Şarjım azalıyordu. Bunu az önce pudingi karıştırırken de görmüş ve birazdan takarım diye geçiştirmiştim. Şuan Alparslan'ın da verdiği numarayı arayamazdım. Çünkü henüz kaydetmemiştim. Aptal B12 eksikliği. Tek aklıma geleni aradım,Gece.

"Alo. Gece acilen yardıma ihtiyacım var, sancım var."

"Evde misin?"

"Evet"

"Tamam canım, derin nefes alıp ver. Sakin olmaya çalış ben 5 dakikaya oradayım. Dediğim gibi sakin olmaya çalış. Ve derin nefesler alıp ver. Ben geliyorum merak etme."

"Gece, şarjım az telefon kapanabilir merak etme" dedim derin nefes alıp verirken.

"Tamam canım. Nefes al ver, al ver"

  1-2 dakika sonra bir ses duydum. Ardından adım sesleri. En son ise Gece'nin sesi.

"Ambulans 2 dakikaya burada olur. Sen sakin ol güzelim." Sandalyeyi kenara çekerken sordu. "Suyun geldi mi, ya da kanaman oldu mu?"

"Yok"

"Ani mi hareket ettin?"

"Evet"

"Tamam güzelim, sakin ol. Kanaman yok, suyunda aynı şekilde. Anlık bir şey olabilir. Sen sakin ol"

"Gece, Gökçen"

"Ambulans geldiğinde alacağım..." Git gide yaklaşan ambulans sesleriyle rahat bir nefes aldım. Gece hızla ayaklandı. Birkaç dakika sonra ATT'leri gördüm etrafımda, sonra ise Gece ile Gökçen'i. Ardından koca bir karanlık...

**

🖇️

.
.
.
.
   
Bir bölümün daha sonuna geldik, yeni bölümde görüşmek üzere.

  

AİLE'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin