Bölüm 19

668 27 0
                                    

6K!
Teşekkürler...🤍

İyi okumalar...

.
.
.
.

🖇️

**

"Şaka maka adama hususi 3-5 saatlerinde nöbet tutturacak. Psikopat" diye söylendi Alparslan.

    Alparslan, askeriyede geçirdiği eğlence dolu 2 saatin ardından günün geri kalanı için izin almıştı. İzin almasının sebebi yorgunluğu değildi. Ailesine duyduğu özlem ve sevdiği kadının ailesine duyduğunu hissettiği hislerdi. Alparslan eve geldiğinde cebini yokladı. Yine... Yine anahtarını unutmuştu. El mecbur üç kere tıklattı kapıyı. Bu Alparslan'ın dilinde 'Anahtarımı unuttum' demekti.

**📎**

    Rüyamın en güzel yerinde yönümü çevirerek kendimi uyandırmayı başardım. Bir iki saniye ne olduğunu algılayamadım. Sonra, az önce gördüğüm o güzel sahnelerin, bir rüya olduğunu anladım. Derin bir nefes bıraktım, Mehmet Eren'e dönerek. Güzel bir rüya görmüştüm, gerçek olamayacak kadar güzel bir rüya...

Sanki ailemi hiç kaybetmemişim gibi...

    Gerçek ailemi öğrendikten sonra, vicdanen rahatsız olduğum konular olmuştu ister istemez. Her ne kadar tanışmak istesem de, bazı düşünceleri aklımdan çıkaramıyordum. Mesalâ, beni yetiştiren ailemi...

   Bana aile kavramını, beni yetiştirenler nakletmişti beynime. Birçok şeyi onlardan öğrenmiştim. Hem onlar beni ailesi yapmıştı hem de ben onları ailem yapmıştım, elimden geldiğince. Her çocuk, aile ilişkisine önem verir. Kimi aksini iddia etse de bu böyledir benim nazarımda. Bir aileye sahip olmanın sıcaklığını hissedilen zamanlar vardır. Bazılarımız duygularını aşırı yaşadığı zaman bu durumdan söz ederken, bazılarımız yoklukla sınandığında hisseder bu duyguyu. Yokluğu... Var olduğu hâlde, görüşemediği ya da istese bile görüşemeyeceği... İnsan bir şeyin değerini kaybetmeden anlamaz çoğu zaman. Ben istisnaiydim. Ben, beni büyüten ailenin varlığıyla değeri öğrendim. Ve şimdi bu değeri kaybetmek istemiyorum.

    Ailemle tanışmak konusunda kararımı çoktan vermiş olmama rağmen kafamdaki bazı sorunları susturamıyordum. Babama, abime, kardeşime, anneme... Nasıl sesleneceğimi bile bilmiyorum en basitinden. Zamanla alışacağımı düşünsemde kafamdaki soru işaretleri kaybolmuyor.

    Kapı tıklama sesi doldu kulaklarıma. 3 kere... Alparslan'ın dilinde 'Anahtarımı unuttum' demekti bu. Bu halleri hoşuma gidiyor. İnce bir düşünceye sahip olması... Evlatlarını düşünüyor desek daha doğru.

   Panduflarımı ayağıma geçirip kapıya doğru hızlı ama sessiz adımlarla ilerledim. Kapının kulbunu sessizce açtım. Kapıdan sadece yüzüm görünecek şekilde çıkarttım.

"Buyrun beyefendi, birine mi bakmıştınız?"

"Sana bakmıştım yavrum" Deme öyle, deme...

Eriyerek baktım aşık olduğum adama...

"O kadar uzaktan bakmayın yüzbaşım"

"Hay hay " hızlıca postallarını çıkarıp içeri girdi. Hatırladığım kadarıyla gideken üniforma yoktu üzerinde. Askeriyede değiştirmiş olmalı.

   İçeriye giren Alparslan, postallarını ayakkabılığa bırakıp kapıyı seri ama çok da gürültülü olmayacak şekilde kapattı. Ardından beni kapının hemen yanındaki duvara yasladı. Dudağında arsız bir gülümseme, sesinde bolca çapkınlık vardı.

"Nasıl böyle? İyi mi?" Nefesi yüzüme vururken kısa bir an gözlerimi kapadım. Gözlerimi tekrar araladığımda aşık olduğum elalar karşıladı beni. Her göz rengi güzeldir ama sevdiğinki... O başkadır... Elaysa, uçsuz bucaksız bir sarılık karşılar çoğu zaman seni. Ya da değişen ruh hali gibi farklı renklerde parlayan bir çift göz. Maviyse, okyanusları andırır sana. Gökyüzüne benzetirsin ara sıra. Açık, koyu farketmeksizin bir başkadır o. Kahverengi... Herkesin âdeta yok sandığı bir göz rengi... Lakin bir topraktır kahverengi. Tonları farketmeksizin bir gerçektir. İçinde insanın duygularını barındıran bir parıltı sakladığı bir renktir, kahverengi. Siyah... Birçok kişinin vurgun olduğu hatta birçok sevda türküsüne ev sahipliği yapan siyah... İnsanın kimsesiz, yapayalnız olduğu hissettiren; ama değer verdiğin birinde görünce, ev ve güven hissini oluşturan bir renk. Çakır... Her renge benzeyen bir göz rengi. Bu zamana kadar tanıdığım kimsede yoktu. O seviyede özel yani. Neyse. Kehribar... İnsanı bakarken büyüleyen bir renk. Her daim parlak, ve her daim 'senin gözlerin ne renk?' Sorusuna müsait. Yeşil... Bir orman misali... Çocukluğumda ki çizgi filmlerin ormanlarını anımsatan bir renk... Kendine has bir içinde kayboluşa sürüklüyor insanı. Diğer renkler gibi.

  Kısacası insanın sevdiği rengi, birilerinin gözünde görmesi değilde; sevdiği birinin, gözünde gördüğü renk onu sevmesini sağlar. Buna aşk mı derler, sevda mı bilmem. Ama ben, buna;
Alparslan diyorum.

"Hatun, daldın gittin?" Alparslan'ın sesiyle gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Ben bir şey diyemeden devam etti o.

"Hayırdır biri mi gelecek?" Kurduğu cümleyle bakışmamız devam etti. Lakin az önceki gibi değildi bakışlarımız. Zirâ şuan gözlerimizle konuşuyorduk. İkimizinde aklında aynı şey vardı. Gerçek Aile'm...

Alparslan ile anlaşmış gibiydik. Birkaç dakika süren bakışmayla tüm konuyu konuşmuştuk sanki. Alınan kararı sesli dile getirdim.

"Müsaitlerse yarın gelsinler bize. Hem ev ortamı daha iyi olur."

"Sen nasıl istersen öyle olsun hayatım. Ben her koşulda yanındayım." Şakaklarıma kondurduğu öpücükle gözümü kısa bir an kapadım. Ardından bir ses...

"Anniii" Bizim küçük hanım uyanmış mesaimizin başladığını belirtiyordu kendince. Gözlerimi aralayınca gözlerim Gece ve Gökçen'in kaldığı odaya döndü. Kapısı açıldı önce. Ardından "Anniiii" nidası ve Gece'nin sesi.

"Evladım. Çocuğum. İki saat bi dur." Gökçen yüzünü kapıdan çıkarınca "Babişşş" diye bağırdı. Onun bu haline dizlerinin üzerine çöküp, kollarını açarak karşılık verdi, babası. Ağız dolusu bir "Babamm" demeyi de ihmal etmedi tabii.

   Baba kız kavuşması yaşarken Gece çıktı odadan.

"Bölmeyelim dedim ama, küçük hanım ısrarcıydı" dudaklarını aşağı doğru kıvırdı.

"Sorun değil" dedim sadece. 'Sen arkadaşların en kralısın. Helal lan' diye sırtına vurma dürtüsü ya da 'Enişte beyle bir problem olursa hallederiz' demek geliyordu içimden. Ama tuttum kendimi. Demedim bir şey. Lakin gözlerimiz kesişince demek istediğimi anladı. Ve ufak bir baş hareketi yaptı, Eyvallah anlamında. Çünkü o, benim ciğerimi biliyordu. Bende izin verdiği ölçüde onun.

🖇️

.
.
.
.
.


Bir bölümün daha sonuna geldik. Yeni bölümde görüşmek üzere.

   


  

AİLE'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin