Bölüm 6

1.6K 60 0
                                    

İyi okumalar...
.
.
.
.

🖇

"Bu çok kolay oldu be komutanım" Emin'in dediğine Mehmet'ten cevap gecikmedi.

"Tamam Emin. O çeneni kapa şimdi. Birde çok kolay oldu diyor. Ben seni eğitim alanında ceza çekerken göreceğim."

"Ama komutanım"

"Aması maması yok, Emin. Emre itaatsizliğin bedeli ağırdır. Dua et Fatih komutanım yok burada yoksa ebeni, anladın sen onu."

"Kes" Oğuz komutanın sesini duyan tim anında sustu. Etrafa kısa bir sessizlik çöktükten sonra Oğuz komutan tekrar konuştu.

"Emin, ceza işini sonra konuşacağız. Sen şimdi kızın üzerini ara. Telefon, bomba gibi işe yarar bir şey varmı bir bak. Baktıktan sonrada temizse kızı araca götür."

"Emredersiniz komutanım"

  Emin, kollarının arasındaki kızın üzerini aradı. Daha sonra elini kulaklığa götürüp konuştu.

"Komutanım kızın cebinden sadece cüzdan ve telefon çıktı. Ne yapayım?"

"Telefonu kapat. Erdem, kızı al karargaha geçin. Telefon ile cüzdanı da götürün yanınızda. Arkadaşlar incelesinler."

"Emredersiniz komutanım."-Erdem

**

"Komutanım, korku timi bir kız gönderdi."

Alparslan yanı başındaki Fatih'e döndü.

"Korku timi ne lan, başka isim mi yoktu?"

"Valla bilmiyorum o manyak Oğuz'un halt yemesi"

"Sen neredeydin o sırada?"

"Ben sonradan geldim."

"Neyse bu gereksiz konuya sonra bakarız" Alparslan hâlâ karşılarında duran askere döndü bu sefer.

"Kız nerede?" Ses tonu sert, yüzü ifadesizdi.

"Sorgu odasında komutanım. Baygındı en son. Şimdilerde uyanmıştır."

"İyi. Birde biz ziyaret edelim, uyuyan güzeli." Alparslan'ın hareketlenmesiyle asker selam verip yanlarından ayrıldı. Bu sırada Fatih sağ eliyle Alparslan'ın omzunu tuttu.

"Devrem ne olur bana bırak onu. Ne zamandır kaçıyordu zaten."

"Bana bak, diğerlerinin yanında da böyle yapma. Senden yüz bulup cıvayan olursa hesabını önce sana keserim haberin olsun."

"Ayıpsın komutanım , bizimkiler öyle emre itaatsizlik ya da komutanına saygısızlık yapacak adam değiller." Komutanım, kelimesini bastırarak söylemişti.

"Göreceğiz onu. Hadi şimdi sorguya gidip öğrenelim eylemin yerini." Fatih kafasını sallayıp onayladı ve Alparslan ile sorgu odasına gittiler.

    Gece gözlerini açtığında siyah ama aydınlatmalı bir odanın içindeydi. Kısa bir an etrafa bakındı. Nerede olduğunu tam kestiremiyordu. En son duyduğu ses yankılandı, kulağında. "Bu çok kolay oldu be komutanım"

"Bir dakika benim ne işim var burada?"

    Kendi kendine konuşurken odanın kapısı açıldı. Duyduğu ses ile o tarafa döndü. Karşısında gördüğü adam ile ağzı açık kaldı.

    Fatih, Alparslan'ın beraber girelim oğlum ne olacak deyiminden sonra beraber girmeye karar vermişlerdi. Fatih önden Alparslan arkasından girdi ve kapıyı kapattı.

    Fatih'in bakışları, sorgu sandalyesinde oturan Gece'yi bulunca anlık olarak bocaladı. Ama toparlaması uzun sürmedi. İfadesiz bir şekilde birkaç adım atarak gecenin sağ çaprazında durdu, buna rağmen aralarında 2 koca adımlık bir mesafe vardı.

    Gece, Fatih'in arkasında Alparslan'ı görmesiyle açık olan ağzını kapatıp tek kaşını kaldırdı. Ve istemdışı konuştu.

"Enişte?"

"Gece?" Alparslan'ın sesi ve yüzü hâlâ ifadesizdi.

     Alparslan'ın sesini duyan Gece, derin bir nefes aldı. Ardından konuştu.

"Bende bir an kaçırıldım, zannettim." Demesinin ardından Alparslan otoriter bir ses tonuyla konuştu.

"Buraya seni ne sebeple getirdiklerini biliyor musun?" Gece boş bir ifadeyle cevapladı. "Hayır." Birkaç saniye sonra ekledi.

"Bi dakika beni buraya neden getirdiler? Ben yanlış bir şey yapmadım ki. Sami amcanın dükkânına gidiyordum sadece."

"Sen, ben evden çıkmadan önce dışarıda herhangi bir işiniz varmı? Soruma yok, biz alacağımızı aldıkta geldik demedin mi ? Ne işin vardı Sami amcanın dükkânında?"

"Yasemin, yeşil elma aşerdi. O yüzden manav, market falan aradım. Gerçi normalde geç kapanan yerlerin bu kadar erken kapanmasından bir şey olduğu belliydi." Alparslan ilk cümleyle ilgilendi sadece.

"Bulabildin mi elmayı?"

"Yok ya, bulamadım. Baya bi dolandım baktım yok. Yasemin'i aradım beni beklemesin diye. En son aklıma Sami amca geldi. Malum onun dükkanda her şey oluyo. Bende bir şansımı deniyim dedim."

"Keşke önce bana haber verseydiniz. Burada vardı."

"Hee. İyi o zaman sabah götürürsün Yasemin'e"

"Şimdi gelelim Sami amcayı nereden tanıdığına."

"Tabii. Şimdi şöyle, ben buraya ilk geldiğimde tanışmıştık kendisiyle. Çok tatlı, tonton bir adam. Birkaç konuda yardımım dokunmuştu. Biliyorsunuzdur, bir oğlu var birkaç ay önce eşiyle birlikte farklı bir şehre taşındı. Hah işte onların,   taşındığı şehir İstanbul'du. İşte birkaç yeri arayıp kalacakları yeri bulmalarına yardımcı falan oldum. Sami amca da beni yemeğe falan davet etti. Bende gittim, dükkândaydı o sıra. Arada gel falan dedi. Bende arada uğruyorum. Oradan biliyorum yani."

"Anladım, tamamdır. Bir daha kendi başına iş alma. Fatih ufak bir ifade falan hazırlayın, imzalatıp Gece'yi bize bırakırsın."

"Emredersiniz komutanım"

"Alparslan" Alparslan adımlarını durdurup arkasına döndü. Gece yapmacık bir gülümsemeyle "Komutanım, telefonuma ne zaman erişeceğim acaba? İfadeden sonra mı?"

"Sadece telefon mu?"

"Hayır, cüzdan da var"

       Alparslan anladım der gibi kafasını sallayıp kapıyı açtı. Yanına, koridordaki bir askeri çağırdı. Biraz konuştuktan sonra kapıyı kapatıp tekrar arkasını döndü. Bu sefer yine ifadesiz bir şekilde sordu.

"Cüzdanında kimliğin yokmuş"

"Telefon ile kılıfın arasındaydı."

"Neden?"

"Yanımda sürekli cüzdan taşımıyorum. Ama kimlik lazım olabiliyor, o yüzden."

"Tamam. Eşyalarını birazdan ifadenden sonra alırsın."

     Alparslan odadan çıktıktan sonra Gece, Fatih'e döndü.

"Bu odada kamera var değil mi?" Gözleri odayı taradı. Bakışları Fatih'e dönünce Fatih'in yüzündeki yarım gülüşe odaklandı.  "Var galiba?" Dedi. Mesafeli olmaya çalışarak. Fatih kafa sallamakla yetindi. Ve Gece önde Fatih arkada odayı terk ettiler.

**📎**
.
.
.
.

🖇️

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.












AİLE'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin