3

209 25 24
                                    

- jisung gelirken bana da kahve alabilir misin?

Telefonda jisungla konuşurken hyunjin ve jeonginde kendilerine bir şeyler istedi. Chan hiç oralı olmamaya çalışırken elindeki telefonu kırk kez kontrol etti.

(Otobüste muavin kek verecekken oralı olmamaya çalışma)

-hyunjin bubble tea istiyormuş jeongin de muzlu milkshake bir de şey

-ney hyung?

- bir tane de espresso alabilir misin
Neyse kapatıyorum

Jisungun suratına kapatıp telefonu masaya bıraktım. Diğerleri bu davaya hakim olana kadar bir arkadaşımın bakmamı istediği tutanaklara bakmaya karar verdim. Birisi benden bir şey rica edince yapmam normalde. Ama kafamı biraz meşgul etmem lazım.

Jisung elinde içeceklerle nefes nefese içeri girdi. Altında siyah dar bir pantolon, üstünde de  siyah beyaz çizgili kazak. Bu çocuk emo diyorum kimse inanmıyor. Kim bilir ergenlikten kalan fotoğrafları nasıldır?

"Al hyunjin bu da jeonginin. Hyung bu da senin. Ha? Bu espresso da mı senin? Sen şekersiz bir şey içmezsin? "

Espressoyu elinden alıp chanın masasına bıraktım. Başını yavaşça sallayıp teşekkür etti.

"Teşekkür ederim changbin. "

"Önemli değil jisung almış fazladan. "

Tekrar masama oturdum. Önümdeki dosyalara bakıyormuş gibi yaptım. Asıl niyetim chan hala espresso mu içiyor onu görmek. Kahveyi alıp yavaş yavaş yudumladı. Yüzündeki ifadeden ne kadar zevk aldığını görünce rahatladım.  Jisung bana dik dik bakıp kollarını göğsünde buluşturdu. Bu sonra bunu konuşucaz demek.

Mesai bitiminde jeongin bizi evine davet etti. Bugün ablasının doğum günüymüş. Bizim ne işimiz var desek de dinlemedi. Ablasının fazla arkadaşı olmadığı için kalabalık olmak istemiş.

Zaten sivil giyindiğimiz için eve uğramadan jeonginin evine gittik. Jeongin hyunjin ve chan aynı arabaya binerken jisung ve ben benim arabayla gittik.

"Changbin sormak istemiyorum ama tutamıyorum kendimi artık. Sen nereden biliyorsun chanın onu içtiğini? Hani benim kaç yaşında olduğumu bile iki senede ezberledin. "

Direksiyonu tutan elimden birini çekip çenemi sıvazladım. "Aynı akademideydik. "

"Nee cidden mi? "

"Evet."

"Ee sonra? " Jisung bana doğru bakıp kemerini sıkı sıkı tuttu. Tam kırmızı ışık yandığında garip bir sessizlik oldu. Ağzımdan cümleler çıkmak istemiyor sanki.

"Garip bir ilişkimiz vardı diyelim. Flört desen flört değildik, arkadaş desen arkadaş değildik. Ama şimdi hiç bir şeyiz. Fazla kurcalama lütfen cidden şuan anlatmak istemiyorum. Giderken biraz içki alalım. "

Jisung daha fazla ısrar etmedi. Uslu uslu pencereden dışarı baktı. Kendimi bir anda dudaklarımı okşarken buldum. Marketin birinin önünde durup biraz içki aldık. Parasını ödeyip jeonginlerin evine geldik sonunda. Tam pasta kesilmek üzereydi. Hemen içeriye girip alkış tuttuk. Ablası pastayı kesince herkese dağıtıldı. Herkes bir köşeye dağılırken chan tam karşıma oturdu. Marketten aldığımız biradan yudumlarken oraya bakmamaya çalıştım. Jisung ve hyunjinin saçma sapan anılarımızı anlatmalarını  dinledim.

"Sonra hyunjin yalnışlıkla  adamın  kıçına  sıktı. Adamdan çok hyunjini sakinleştirmeye çalıştırdık. " Dedi jisung.

"Ya jisung bula bula bu anıyı mi buldun anlatacak? Ah cidden. " Dedi hyunjin elleriyle yüzünü saklayarak.

" Ne yapayım çok komikti. Bir de uzaklaştırma alacam sandı. Durumu anlattık sonra zor yırttı. Ama bi daha silah kullanmadı. Elektrikli şok cihazı verdik hep göreve giderken. "

(Bu anı bi yerde işinize yarayabilir heheheh)

Jeongin ve ablası yavaş müzikle dans ederken herkes ayağa kalkıp dans etmeyen başladı. Ablası böyle şeyleri çok severmiş. Ben de kalkıp jisungla dans ettim. İki elimi belinde sabitledim. Gerçekten incecik beli var. O ellerini omzuma yaslayıp ağır adımlarla sağa sola doğru sallana sallana dans ettik. Jisung başını omzuma yaslayıp omzumu ısırdı.
(Binsung yapıcam zor duruyorum)

"Şimdi git chanı kaldır. Lafımı ikiletme. "

Jisung benden ayrılıp hyunjinle dans etmeye başladı. Tabi ikisi sürekli birbirlerinin ayaklarına basıp gülüştüler. Ben de chanın yanına gittim.

" Dans edelim mi? "

"Olur." Ah bu çok kolay oldu sanki.

Chanın elinden tutup ayağa kaldırdım  ben elimi onun beline koyacakken o elini benim belime yerleştirdi. Ben de mecbur omzuma yasladım. Bu kadar dip dibeyken kokusu buram buram burnuma doldu. Akademide onca spordan eğitimden sonra bile hep güzel kokardı. Beni neden bu kadar rahatsız ettiğini bilmiyorum. Ona bakmak bile içimde bir şeyleri körüklüyor. Müziğin ritmiyle yavaş yavaş salındık. Belimi sarışı  bile çok tanıdık. Kendini iyice bana yaslayıp göğüslerimizi birbirine değdirdi. Onun sıcaklığı göğsüme işlerken etrafa bakmaya çalıştım. Tam o sırada ışıklar birden kesildi. Belimden sımsıkı tutarken elinde pastayla biri içeriye girdi.

" İyi ki doğdun sevgilim. "

"Ah gelemeyeceğini söylemiştin. " Dedi jeonginin ablası. Adam pastayı jeonginin eline bırakıp sıkıca ablasına sarıldı. O an fark ettim ki chan beni bırakmadan sımsıkı hala belimi tutuyor. Öksürür gibi yapıp geri çekildim. Müzik de kesilmişti zaten.

Eğlence sonunda bittiğinde etrafı toplamak için yardım ettik. Bugün cidden yoruldum. Spordan çok sosyal hayata karışmak beni yoruyor cidden. Ben biraz alkollü olduğum icin jisung beni evime bıraktı. Geldiğimiz gibi hyunjin jeongin ve chan da aynı arabaya binip evlerine gittiler.

Sonunda eve geldiğimde kısa bir duş aldım. Üstüme aceleyle bir şeyler giyip yatağa uzandım. O kadar yorgundum ki gözümü kapattığım gibi uyumuşum. Sabah uyandığımda kollarımla kendi belimi sardığımı fark ettim.


Yine düzenlemeden attım bu aralar biraz sorumsuzum

Hepinize iyi geceler

two detective one room / binchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin