Unutmamışım. Nefes alıp vereceği zamanı bile tahmin edecek kadar.
.
.
.
.
.
.Elimdeki sigarayı yere fırlatıp iki yanağına elimi koydum. Özlediğim dudaklara dudaklarımı bastırdım. Yumuşak dudaklarını dudaklarımın arasına çekip emdim. Elini emseme öpüşünü sertleştirdi. Birbirimizle savaşıyor muyuz öpüşüyor muyuz belli değil. Bir elimi yanağından çekip beline yerleştirdim. Vücutlarımızı da birleştirdim. Bir olan sadece dudaklarımız olsun istemedim. Her şeyi yapmadan elli kez düşünüp planlayan ben hiç düşünmek istemedim. Sadece dudaklarının tadına baktım. Dilimle sıcak ağzının içini keşfettim. Damağında, dilinde, yanağında gezdirdim. Sigaranın hafif izmarit tadı olsa da ağzında şeker tadı var. Yoksa ben mi öyle hissediyorum bilmiyorum. Vücutlarımız birbirine sürterken nefes nefese kaldım. Kalbim sanki içimden dışarı doğru çıkmak istiyor. Biraz gerileyip dudaklarının üstünde dinlendim. Bu sefer o atılıp öpüşmeyi başlattı.
Sokaktan gelen kahkaha sesleri, dükkanın içinden bile gelen şişe sesleri. Hepsi kulağımda sanki bir şarkıya dönüştü. Belini iyice kendime yasladım. Öpüşümüz hiç bitmesin istedim. Ama geri çekildik. Nefes alamadım sandım ama ben uzun zamandır ilk defa nefes aldığımı hissettim. Alnımı onun alnına yasladım. Yavaş yavaş soluklandık. İkimiz de birbirimizi belinden sardık. Sanki cennetten buraya düşmüşüm gibi.
"Evet işe yaradı sanırım. "
Üstümüzü başımızı düzeltip içeriye girdik. Hırçın bir öpüşmenin içinden çıkınca saçı başı dağılıyormuş insanın. Özellikle karşındaki kişi ensenden elini saçlarına çıkartıp çekiştince.
Tekrar bizimkilerim üstünden geçerek yerimize oturduk. Ayaklarını ayaklarımın arasına aldım. Öyle durmasını istedim. Ateşim çıkmış gihi hissediyorum. Belki eve gidince bunun pişmanlığını yaşarım. Ya da heyecandan uyuyamam. Ama şimdilik burada arkadaşlarımla ve onunla güzel bir gece gecirmek istiyorum. İçkiler bitince yenileri geldi.
"Çok abartmayalım yarın işimiz var sonuçta. " Dedi seungmin.
"Evet fazla abartmayın." Dedi minho
"Yağlamasını yapmak yok bugün. Bu son şişe hepinize birer bardak çıkar. " Dedim ve herkesin bardağına doldurdum. Bardakları ortada tokuşturup kafamıza dikdik.
Herkes gülüp eğleniyor. Zaten bizim ekip sosyal ve eğlenceli insanlar. Seungmin ve minhoyla hemen kaynaştılar. Özellikle bazıları. Mesela jisung gibi. Minhonun tabağına küçük küçük et kesip koyması gibi. Bunun hesabını yarın sorarım. Ama önce benim bu geceyi kendime açıklamam lazım.
Hepimizin içeceğine emin olduğum için taksiyle gelmiştik ve öyle de gideceğiz. Aslında hepimizin evi buraya yakın. Ama şuan yürüyecek hal yok kimsede. Hyunjin iyi olsa da taksi çağırır gerçi.
"Senin evin yakın değil mi neden taksiye biniyorsun? " Dedi jisung. Ah yavrum.
"Benim götüm kıymetli. Şimdi bu ara sokaklarda birilerine kaptırasım yok. " Sarhoşluktan ağzını yırtarcasına güldü. Herkes bir kahkaha patlatırken kimse neye güldüğünü bile bilmediğine eminim.
Eve gidip yatağıma uzandım. Tabi ki öncesinde bir duş aldım. Leş gibi kokarken yatamam şahsen. Uykuya dalarken sürekli dudaklarıma dokundum. İçimden sırıtıp durdum biri görecek korkusuyla. Evde tek başıma uyurken.
.
.
.
.
.
.
.Karakola gelirken herkese birer lahve aldım. Elimde bir sürü kahveyle içeri girerken gülümseyip herkesi selamladım.
"Bu neşeyi neye borçluyuz changbin bey? " Dedi jeongin.
"Bugün güzel bir gün. "
"Üzümü ye bağını sorma jeongin. Beleş kahve. Hem de ayağımıza kadar gelmiş. " Hyunjin kahvesini alıp kocaman bir yudum aldı. Boğazında kalıp öksürmeye başladı.
"Haram mi ettin lan? "
"Yok be iç işte. Hepsini aynı anda içmeye çalışma sadece. " Masama oturup kendime aldığım kahveyi içmeye başladım. Herkes masamdan kahvesini alıp yerine oturdu. Jisung önüme üst üste olan dosyaları bırakıp kıçını masaya yasladı. Arkadaşım olmasa net yürürdüm. Şu deri pantolonuyla kıçını masaya yaslarken aşırı seksi gözüküyor.
"Bunları bugüne halletmen lazım canım. "
"Tamam komutanım. " Elimle asker işareti yaptım.
İşlerine dönünce ben de Chanın masasına baktım. Kahvesini içerken dudaklarını işaret etti. Şımarık. Gülümseyip önüme döndüm yoksa onu duvara yaslayıp tekrar öperim.
Amirden gelen telefonu açıp kulağıma yasladım.
-Changbin geçen günki takibiniz sayesinde adamların yerlerini öğrendik. Dosyalar da onlarla ilgili. Satış yapan kişileri bulduk. Ama şuan hiç bir şey yapmayacağız. Sizin takip ettiklerinizi fark ettiler ve saklanıyorlar. Bu kadar. Sadece haber verdim. Kendi başınıza bir iş yapmayın diye.
-Ama amirim. Yerlerini biliyoruz zaten. Ufak bir baskınla bile yakalayabiliriz. Hepsini yakalamasak bile onlardan diğerlerinin yerini öğrenebiliriz.
-ben sence salak mıyım changbin?
-hayır tabi ki efendim.
-evet değilim. Öyle davranma bana o zaman. Ne diyorsam onu yap.
Telefon suratıma kapanınca sinirle masaya fırlattım. Her şeyi bilirken Kollarımız bağlı bir şekilde oturmak beni deli ediyor.
"Ne diyor? " Dedi jisung.
"Hiç bir şey yapmamamızı. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
two detective one room / binchan
Fanfictionbirbirinden haz etmeyen iki dedektif aynı davaya bakmak zorunda kalır