10

161 21 31
                                    

"Balık severim. Ama kılçık sevmem. Özellikle tüm yemeği afiyetle yiyecekken birden ortaya çıkan ufak tatlı kılçıklardan. " Gözüyle sanki jisungu gösterir gibi baştan aşağıya süzdü.

Sanırım yakalandık.
.
.
.
.
.

"Kılçıkların olması doğal. Nasıl olsa onların bir parçası. Bunu göze alarak onu yiyiyorsunuz. " Jisungdan cidden beklemediğim bir atak geldi.

Jisung cesur ve zekidir. Sözünü asla geriye almaz.

"Yiyelim bakalım. Küçük aptal balıkları. " Jisungun bacağının üstünde elini gezdirdi bi süre. Sonra geriye yaslanıp şarabını yudumladı. Benim burada nefesim kesildi resmen.

"Seni düşman olarak görmeli miyim? " Jisungun direkt olarak böyle bi soru sorması beni daha da şaşırttı.

"Sezgilerine güvenir misin? " Dedi minho.

"Tabi ki bizim işimizin büyük çoğunluğu bu sezgiler sayesinde. "

" Tamam o zaman güven. "

Daha fazla bu konu hakkında konusmadık. Karnıma ağrılar girdi. Durduğum yerde terlemeye başladım.  Ama o ikisi sanki duyguları alınmış gibi normal sohbet etmeye devam ettiler. Hiç bir şey olmamış gibi. Agzım açık onları izliyorum. Şarabı yarılayınca eve gittik. Uzun bir gece oldu bizim için.

Kendimi rahatlatmak için uzun bir duş aldım. Acaba ne olacak? Ne demek istedi? Ne yapmak istiyor? Bu soruları düşünürken uyuyakaldım.
.
.
.
.
.
.

"Günaydın arkadaşlar. " Normal bir güne devam eder gibi selam verdim herkese. Kahvemi içtim, öğle yemeği yedim, günü masada geçirdim. Standart bir iş günü.

Chana arkadaş dediğim için arkadaş gibi davranmaya karar verdim. O yüzden onu akşam yemeğine çıkardım. Daha doğrusu grup olarak ama onunla zaman gecirmek için.

Her zamanki yerde buluştuk. Jeongin ve hyunjin sanki dünyanın en lüks yerine gelirmiş gibi giyinmiş. Jisung her zamanki deri pantolonu ve ceketini giyip gelmiş. Bende siyah kot pantolon, siyah sweati. Standart.

Chan bugün renkli giyinmiş renkli dediğim asker yeşili bir gömlek giymiş altına da siyah pantolon. Gömlek ona aşırı yakışıyor. Özellikle daha fazla kas yaptıktan sonra. Memeleri sanki gömlekten çıkmak ister gibi duruyor. Düşünme changbin. Hiç sırası değil.

Minho ve Seungmin her zamanki haliyle gelmiş. Ama ek olarak minho çerçeveli bir gözlük takmış. Çocuk zaten tan bir afet şimdi daha fena olmuş.

Oturduğumuz yer ikili birbirine bakan koltuk şeklinde ortada da bir masa var. Ben duvar tarafına oturdum karşımda da chan. Yanımda sırasıyla Jisung, jeongin ve hyunjin oturuyor. Karşı masada duvar tarafında chan. Sonra minho ve Seungmin oturuyor. Başlangıç için hepimiz çorba söyledik. Taneli çorba hiç sevmem.

"Evet buldum yolda böyle melül melül bakıyordu. Dayanamadım aldım eve. Mamasını aldım suyunu koydum. Öyle güzel ki ahh. Kuyruğunu sallıyor ben eve gelince çok tatlı. " Seungmin yolda gördüğü bir köpeği sahiplenmiş onu anlatıyor. Ama ben çok odaklanamadım. Çünkü başımda, pardon bacağımda ufak bir dert var.

Başlangıçları bitirip yemeğe geçtiğimizde her zamanki gibi soju söyledik. Derdim şu. Chan ayağını bacağıma sürtüp duruyor. Pantolonuma izi çıktığına eminim. İlk başta yanlışlıkla yapıyor sandım. Hatta Jisung sandım.

"Jisung çeksene ayağını. " Dedim.

"Benim ayağım değil. Ben masanın demirine koydum. "

"Oh özür dilerim. Demir sandım da. " Dedi chan. Yalanını bu kadar belli etme be çocuk.

Bir süre geçtikten sonra ayağını yukarıya doğru çıkardı. Ufak bir öksürük yapıp sudan bir yudum aldım.

" İyi misin? " Dedi jeongin kafasını olabildiğince bana çevirerek.

"İyiyim soju boğazıma kaçtı. "

Bu çocuk hiç uslanmaz mı? Akademideyken de böyle şeyler yapardı sürekli.

Ayakkabısının ucunu sürte sürte yukarı çıkardı. Kasıklarımın üstüne bastırdı. Bunun bacağı bu kadar uzun muydu? Yüzünde piç sırıtışı var resmen.

Fazla ilgilenmezsem yapmaz diye düşündüm. Ama sürte sürte kasıklarımı acıtmaya başladı.

"Ben bir sigara içip geliyorum. " Dedim ceketimi alırken. Diğerlerinin üstünden geçerek dışarıya çıktım. Dükkanın önünde bir sigara yakıp telefonuma ilgilenir gibi yaptım.

5. 4. 3. 2.

"Selam."  1.
Tam düşündüğüm gibi peşimden geldi.

"Selam. " Yanıma iyice yaklaşıp o da bir sigara yaktı. Onun içtiğini bilmiyordum. Elindekini işaret ettim

"Ha bu mu? Arada tek tük içerim. Keyif için. " Sigarasını dudaklarının arasına koyup içine çekti.

"Bugünkü tavırlarını neye borçluyum? Geldiğinden beri süzmeler, imalı konuşmalar, özellikle ayağınla yaptığın şey. "

" Birinden tavsiye aldım diyelim. "

"Ne için? " Kimden tavsiye almış olabilir ki?

"Açık konuşayım.  Sen zaten dolambaçlı şeyleri sevmezsin. Her şey gözünün önünde açık halde olsun istersin. Jisungla konuştum senin hakkında. Seninle nasıl yakınlaşbilirim diye. Bana dediği şeylerden de bunu çıkardım. İşe yaradı mı bari? " Gülümsemesini yüzüne takındı gene. O güzel gamzelerini gözümün içine soka soka.

"Bilmem sence işe yaramış mı? Ayrıca neden işe yaramasını  istiyorsun? "

"Dedim ya seninle tekrar yakın olmak için. " Bunu derken iyice dibime sokulup sigarasından bir nefes çekti. Yüzüne üfleyerek konuşmaya devam etti.

"Çok yakın. " Dumanın birazı gözüme girse de bakmayı kesemedim. Bir nefes kadar yakınımda. İçim kavruluyor gibi hissettim.  Onunla bu kadar yakın olmak. Kalbim vücudumdan çıkmak istiyor. Atlayıp koşmak zıplamak istiyor. Ama onu öylece salamam. Hiç bir şey olmamış gibi tekrar salarsam. Ahh...

"Bana bu kadar yakın olmak mutlu mu edecek seni? Unutabilir misin ki hepsini? "

Dibimde nefes alıp verirken bu cümleyi kurmak bile çok zordu. O yüzden içimdekileri anlatabildim mi bilmiyorum. Elimden geleni yaptım. Yarım yamalak cümleme gülümsedi. Saadece gülümsedi. İnsanın gülümsemesi cevap olur mu bir insana? Bilmem belki olur. Ama şuan onu anlayamam. Kelimelere ve seslere ihtiyacım var. Bizim hep kelimelerimiz yarımdı.

Gene eskisi gibi arada kelimeler olmadan dudaklarını dudaklarıma sürttü. Nefesimi tuttum. Daha doğrusu nefes almayı unuttum diyelim. Elimdeki sigara dibine kadar yandığı için elimi yaktı. Onun acısıyla bir tık kendime gelirim sandım o yüzden atmadım elimden. Ama yok. Beni kendime getirmedi. Çünkü sıcacık dudakları insana her şeyi unutturur. Ben unuttum sandım bu dudakları.

Unutmamışım. Nefes alıp vereceği zamanı bile tahmin edecek kadar.


.
.
.
.
.
Bu aralar yazamiyorum bir ton hastane isiyle ugrasıyorum pek zamanim olmuyo ayni zamanda da gucum

O yuzden sabriniz icin tesekkur ederim

İyi geceler hepinize

two detective one room / binchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin