♠26.04.21,
Devin.İnsan, yarınların daha iyi olacağını sanar oysa bugünler de dünlerin yarını değil mi?
Siyah mürekkep tüm boyasını bembeyaz kağıda dökerken birkaç gündür yazmayı aksattığım günlüğüme bir sözle başlamak istemiştim. Ilık esen rüzgar dağınık toplu saçlarımın arasına sızıp onları daha da bozarken sandalyede arkama yaslanıp dizlerimi kendime çektim, girişim güzel olmuştu ancak devamında ne yazacağımı bilememiştim çünkü henüz bu yeni günü sonlandırmamış aksine başındaydım.
Kabuslarla dolu bir sabaha gözlerimi açmış, duygularımı yazarak en iyi ifade ettiğimden kendimi kucağımda kalın mavi kapaklı defterim ve siyah kalemimle odamın balkonunda bulmuştum. Şu anda önümde duran temiz sayfaya içimi dökmek yerine şiir yazıyor olsaydım kesinlikle sol yanıma düşen Boğaz ilhamım olurdu. Gözlerimi güzelliğinden alamıyordum, sabahın erken saatlerinde mavinin en güzel tonuna bürünen gökyüzü ve uçsuz bucaksız gibi görünen deniz muhteşem bir uyum yakalarken kendimi bir anlığına hayatımın kasvet dolu odalarından çıkıp huzurlu bir dünyaya giriyormuş gibi hissettim. Kendimi bildim bileli denizi ve gökyüzünü çok severdim, sanırım bunun en büyük sebebi mavinin en güzel tonlarına ev sahipliği yapıp kendilerine baktıkça huzur ve özgürlüğü insanlara altın tepside sunmalarıydı. Dudaklarımdaki sahici bir gülümsemeyle karşımdaki manzarayı seyrederken zihnime düşen heceleri birleştirerek elime kalemimi aldım.
Umut neydi? İnsanlar gerçekten geleceğin onlara yeni kapılar açacağını umut edip arzuları için yarına bel mi bağlardı? Ben hiçbir zaman yarınlara bel bağlamadım, çünkü her yeni gün bana bir felaketle gelirken umudu elimden bıraktım. Biliyor musun günlük hayatımın o, anlamlı geçen güzel günlerini çok özledim. Küçük bir çocuktan ibarettim, boyumu aşan sorumluluklarım yoktu, beni sevmese de daima yanı başımda duran bir anneye, benim için dünyaları yakacak olan bir babaya ve sebebini hala çözememiş olsam da bana olan mesafesini başka insanlar üzüldüğümü anlamasın diye alaşağı eden bir abiye sahiptim... O zaman şikayet ettiğim her şeyi şimdi öylesine özlüyordum ki bunu sana asla tarif edemem. Beni asıl yaralayan şey ne biliyor musun günlük? Hiçbir zaman ben ne yaparsam yapayım o günlerin tekrarlanmayacağını biliyorum. Gerçi bir seçim hakkım olsa o günlerin tekrarını değil, o günlere kısa bir an içinde olsa yeniden dönmek isterdim. Çünkü hiçbir hatıra, ilk yaşandığı zaman kadar zevk vermiyor insana.
Güzel şeyler yaşandı ve bitti, saygısızca...Şimdi ne düşünüyorum biliyor musun, son zamanlarda bu hayatta en sevmediğim sözcük olmasına rağmen " keşke " lafını sürekli zikrediyorum. Keşke böyle olmasaydı... Keşke ben hiç değişmeseydim; hâlâ babasının görevden geldiği il anda elinden tutup onu Ege'nin incisi İzmir denizine götüren ona orada saatlerce denize olan aşkını anlatan kız olmak isterdim. Bak yine aynısı oldu, gözümün önünde hatıralar canlanınca sanki bu anı bekliyormuş gibi hemen göz pınarlarıma yaşlar doldu. Ne kadar da sulugöz bir insanım ben böyle... Sana benim hakkımda yeni bir bilgi daha vereyim mi? Küçükken en büyük hayalim bir kuş gibi göyüzünde uçmaktı. Kuşların, hiçbir şeye bağlı kalmadan özgürce kanat çırpması bana hep müthiş bir olaymış gibi gelirdi. Sanırım benim meftun olduğum şey; özgürlük. Ama senelerdir, ayaklarıma pranga olan geçmişle biliyorum ki hiçte özgür değildim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİRLİ ÖFKE
Fiksi RemajaHayatın nasırlı ellerinde tuttuğu kalemin mürekkebi bir kadının parçalanmış kalbinden akan kandı. O kadın gözyaşları içinde her satırı acı kokan hikâyemi yazıyordu... Bu hikâyenin başrolü ben değildim; nefret ve intikam duyguları. Tek bir gecede bir...