Gunaydin ybsi? Naksnsksns
--Minho o gece Hyunjin'in ona dedikleri üzerine tam bir hafta boyunca yüzüne bakmamıştı. Bu onu çok zorlamış, çok üzmüş, çok yormuştu. Fakat yapabilecek bir şey yoktu. Hyunjin onunla bir süre konuşmak istemediğini söyledikten sonra başka hiçbir açıklama yapmadan telefonu kapatmıştı.
Okulda birbirlerini görüyor , tek kelime etmeden yerlerine geçiyorlardı. Sınıfa yeni gelen çocuk Minho'ya hemencecik alışıp onunla yakın olunca Hyunjin bir süre onları uzaktan izlemişti. Yapabilecek bir şey yoktu.
Minho üzgün olduğunu gizlemeye çalışsa da yapı gereği mutlu bir İnsan olduğu için böyle şeyler çok çabuk anlaşılıyordu.Gün boyu yine konuşmadan, çok fazla bakışmadan, ve sessiz sessiz geçmişti. Minho kolunu Jisung'un omzuna atmış " Ee ne yapıyorsunuz okul çıkışı?" diye sormuştu yakın bir şekilde. Hyunjin çantasını toplamaya başladığı sırada onlara bakarken Jisung birkaç saniye düşünmüş " Hiç, hiçbir planımız yok. Yemek mi yesek, gelsene sende." demişti anında.
Minho onu başıyla onaylarken Hyunjin çantasını alıp çıkarken Jisung'un omzuna vurmuş, " Özür." diyip geçmeye çalışmıştı.
" Sorun değil. "
Hyunjin Minho'ya döndüğü sırada" Bu akşam bana gel. Konuşmamız lazım." demişti yalandan. Minho onu başıyla reddetmiş " Planım var." demişti teklifini garip bulurken. Hyunjin başını aşağı yukarı sallamış
" İyi." Diyip çıkmıştı.Minho bir hafta sonra neden böyle bir şey dediğini anlamadığı için bunu çok takmamaya çalışmış, çocuklar ile birlikte okuldan çıkmıştı. Hyunjin eve geçmiş, kendini duşa attıktan sonra bir süre allak bullak olan kafasını toplamaya çalışmıştı.
O çocukla yakın olmasından nefret ediyordu. Henüz üç gündür gelmiş olmasına rağmen çok yakınlardı. Elini saçlarına atıp karıştırmış, ağrıyı hissettiği gibi kalkıp mutfağa gitmişti.
Dolabı açtığı sırada ilaçların hepsini alıp masaya bırakmış, neyin ne olduğunu,kaç tane geldiğini asla umursamadan ağzına atıp suyunu içmiş, hemencecik kendi odasına dönmüştü.
Bir yandan onları düşünüyordu. Bunu engellemek çok zordu, kafasının içindeki sesler onu zorlarken ayağa kalkıp camı açtı.Rüzgar yüzüne çarpınca kendine gelmeye çalışmış, sıkıntıları söküp almasını istemişti. Bu son bir haftadır gerek ilaçlar gerek kesikler inanılmaz derecede artmıştı. Bunun önüne geçebilmek çok zordu. Geçecek kişi de yoktu artık.
Bir saat boyunca bir oraya bir buraya koşuşturmuş, evin içinde salak salak kendisiyle konuşup kızmıştı. İşin sonu o odaya dayanınca önünde az önce kahve içtiği bardağın parçalarıyla bakışırken dakikaların nasıl akıp gittiğini hiç hesaba katmamıştı. Cam sağlıklıdır, fakat onun canını alabilir.
Bileğinden halıya doğru akan sıcak kan parmakları arasında yer yer izler bırakıyor, gözlerinin önünden asla gitmiyordu. Çalan kapının sesi onu inanılmaz rahatsız ederken kulaklarını kapatmış, bu minicik sese lanetler etmişti. Kapı üst üste çalınca sinirle ayağa kalkmış, odadan çıktığı gibi kapıya varmış, hemencecik açmıştı.
" Ne var bu saate-"
Karşısına gördüğü sima onun durmasına sebep olurken Minho derin bir nefes alıp söze girmiş, " Konuşalım." Demişti soğuk bir tavırla. Soğuktu, inanılmaz derecede tripli ve soğuk duruyordu. Neşeli girmemiş, buz gibi bakmıştı. Haklı olarak.
Hyunjin kollarını, odadaki halatı, ve masanın üzerindeki ilaçları düşününce reddetmek zorunda kalmış, başını olumsuz anlamda sallamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntihara On Kala •HyunHo•
Fanfiction• Yaramızı unutturur. Yarayı kapatan aşk, yaradan da derin.• Sınıfın sessiz, yalnız, intihara meyilli çocuğu ile aynı sınıftaki deli dolu başkan.