Günde iki bölüm atıyorum enayiyim valla
---Hyunjin banyodan çıkıp dolabın önüne geçmiş, çok saçma bir halde olduğunu bildiği için biraz toparlanmak istemişti. Minho çok geçmeden gelecekti. Bu yüzden hızlıca dolabı açıp eline geçen ilk tişörtü giymek yerine biraz bakındı. ( Yazarn: giyinmsen de olur.)
Kolsuz bir siyah tişört denk geldiği sırada alıp bakmış, ne zamandır giymediğini fark edince yatağa doğru atmıştı. Altına ne giysem diye düşünürken pijamaları incelemeye başlamış, sonunda yine gri bir şortta karar kılmıştı. Onu da yatağa gönderdikten sonra hiç beklemeden giyinmişti. Tekrar aynanın önüne geçmiş, saçlarını kurutup kurutmamak arasında gidip gidip gelmişti.
Minho'nun çok kızdığını bildiği için makineyi çıkarmak zorunda kalmış, ve saçlarını adam akıllı kurutmuştu. Daha gelmediği için kendine bakmaya devam etmiş, o hiç kullanmadığı ama gözüne çok tatlı geldiği için aldığı lip gloss ile bakışmaya başlamıştı. Yavaşça eline almış, kapağını açıp vişne kokusunu içine çekmişti. Hoşuna gittiği sırada gülerek aynaya dönmüş, kendine şaşırırken dudaklarına renk vermişti.
" Vay be Hwang, insana benziyorsun sanki!"
Kendi kendine konuşurken saçlarını karıştırmış ve üstünkörü geriye atmıştı, böyle daha hoşuna gidiyordu. Ardından masanın üzerindeki parfüm şişelerinden birini almış, bu kokuyu sevdiğini bildiği için birkaç kez sıkmıştı.
Sonunda abarttığını düşünüp kalkmış, içeri geçmişti. Kkami onun kucağında yerini aldığı sırada birkaç dakika onunla zaman geçirdi. Sonunda beklediği ses gelince kalkıp kapıyı açmış " Hoş geldin. Sen olduğunu biliyordum." Demişti gülerek.
Minho gülmüş, içeri girdiği sırada " Kapı deliğinden baktın." Diyip nah çekmişti.
" Yuh! Tabi ki hayır. Eve giren bir sensin bir ben sence çok zor mu?"
Minho çantasını bırakıp elindeki poşeti ona uzatmış " Tamam biz bize yeteriz çok konuşma da şunu dolaba bırak Sam." diyip koşa koşa gelen kkamiyi kucağına almıştı.
" Ne aldın yine?"
" Almadım yaptım. Orman meyveli değişik bir tatlı.. yeni tarifim, dedim sende seversin ondan sana da getirdim."
" İyiymiş.."
Hyunjin onu dolaba koyduğu sırada Minho çoktan salona geçip oturmuştu.
" Bir şey içer misin Min!?"
Sesleniş üzerine " Şuan değil balım." diye karşılık vermiş, kkamiyi öpüp koklamaya devam etmişti. Hyunjin içeri döndüğü sırada daha sabah görmesine rağmen özlediği dostunun (!) Yanına oturmuştu.
" Ee nasılsın?"
" İyiyim..sen ?"
" Bende iyiyim canım."
Aralarındaki garip atmosfer yüzünden Minho durumu toparlamak adına
" Hadi oyun oynayalım." diyip tv ünitesinin altındaki ona zorla aldırtmasına rağmen oynayınca gülme krizine girdikleri kutu oyunlarını göstermişti. Hyunjin başını olumsuz anlamda sallamış " Hiç oynayasım yok. Başka bir şey yapalım.. ah dur! Bak ne göstereceğim sana gel benimle." diyip hızla ayağa kalkmıştı.Minho meraklı meraklı beklerken Hyunjin elini tutup kaldırmış, hızlı adımlarla atölye niyetine kullandığı odaya kadar getirip açtıktan sonra onu içeri sürüklemişti.
Odanın ortasında duran üstü örtülü tuvalin yanına gittikleri sırada Minho merakla ona dönmüş " Oha yeni bir şey mi bakayım!" diyip açmaya çalışmıştı. Hyunjin hızla onu durdurup arkasına geçmiş, elleriyle gözlerini kapatıp " Huh şimdi aç." demişti en az onun kadar heyecanlı bir halde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntihara On Kala •HyunHo•
Hayran Kurgu• Yaramızı unutturur. Yarayı kapatan aşk, yaradan da derin.• Sınıfın sessiz, yalnız, intihara meyilli çocuğu ile aynı sınıftaki deli dolu başkan.