Eylül 11'de artık bu sahalarda olmayacağım, o yüzden buna bir an önce final vermemiz lazım 💖
İyi okumalar güzel kızlarım
----"Bende gideyim diyorum sana ne anlıyorsun?"
" Minho! Kes artık saçmalamayı."
Minho elini saçlarından geçirip derin bir nefes almış, sinirlerine hakim olmak adına gözlerini sıkı sıkıya kapatıp açmıştı.
Hyunjin de onun gibi bir sinir küpü olarak karşısında oturuyor, ama yerinde de duramıyordu." Gerçekten yeter.. bir ay oldu hâlâ aynı muhabbeti yapıyorsun, bıktım anlıyor musun? Gideyim demenden bıktım Minho!"
Minho yerdeki bakışlarını ona çevirmiş, " Çünkü yeter! Daha fazla kalmak istemiyorum seninle anlasana beni." Diye bağırmıştı. Yaklaşık on dakikadır Minho'nun Busana dönme çabaları yüzünden tartışıyorlardı. Hyunjin sıkıntılı bir iç çekmiş" Gitmeye neden bu kadar meraklısın asla anlamıyorum seni." Diye karşılık vermişti.
" Yanında kalmak istemiyorum."
" Utanacağımı düşünüyorsun çünkü, halinden utanırım, yorulurum, sıkılırım diye böyle diyorsun bilmiyor muyum ben? Saçmalama artık. Her gün bu konuyu konuşmak zorunda değiliz. Senden utandığım falan yok. Ama her seferinde gitmek için can atıyor oluşun beni çok yoruyor tamam mı?"
" Olmuyor Jin. Olmuyor, bir ay oldu. Hiçbir sikim gelişme yok! Ben hala böyleyim, ve sen.. zaten tedavi oluyorsun, hayatın zor.. bu halde birde ben-"
" Başka biri mi var?"
Aniden sorduğu soru üzerine Minho şok olmuş bir şekilde ona bakmış
" Ne? Ne alaka şimdi?" Diye sormuştu hızla.Hyunjin derin bir nefes almış " Gidebilecek kadar rahatsın. Korkutuyorsun artık beni." Demişti.
" Saçmalama Jin, ne başka birisi? Bunu mu bekliyorsun benden?"
" Beklediğimden değil. Bekliyor da değilim zaten. Fakat gerçekten yoruldum artık. Sürekli aynı şeyi yapıyorsun, çok yoruldum. Seni de anladığım için bıraktım gittin kaldın bir hafta Busan'da. Ne değişti? Aklım hep sendeydi? Şimdi daha iki gün olmadı döneli ve yine aynı konuyu konuşuyoruz. "
Minho ellerini saçlarından geçirip bacaklarına bakmış, " Daha ne kadar sürecek bu işkence bilmiyorum. Seni de yoruyorum bilmiyor muyum sanki? Görüyorum Hyunjin. Salak değilim. Görüyorum, yorgunluktan uyuyamıyorsun, her an seni çağırmak zorundayım. Kendi başıma hiçbir işi halledemiyorum. Resmen yeni doğmuş gibiyim. Yardım almadan hiçbir iş yapamam. Ve yeter, yoruluyorsun. Dayanıklı değilsin zaten." Demişti gözleri dolup taşarken.
Hyunjin ayağa kalkmış, koltuğun üzerindeki telefonunu ve hırkasını almıştı.
" Nereye şimdi?"
Arkasına bakmadan kapıya ulaştığı sırada;
" Ne istersen onu yap. Beni asla anlamayacaksın." Dediği gibi çıkıp gitmişti. Minho sıkıntılı bir iç çekmiş, ellerini yumruk yapıp üzerine örtü örttüğü artık onun için bir iç olan bacaklarına üst üste vurmuştu." His yok işte yok! Hiçbir sikim his yok!"
Kkami ona bakarak otururken Minho göz yaşlarını silip kendine gelmeye çalışmış, fakat hiçbir şey değişmediği için tekrar ağlamaya başlamıştı. Hyunjin'i anlamak istiyordu. Ona hak da veriyordu. Ama böylesine berbat bir haldeyken psikolojisi asla sağlam kalamıyor, duyguları onu ele geçirmeyi bir saniye olsun bırakmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntihara On Kala •HyunHo•
Fanfiction• Yaramızı unutturur. Yarayı kapatan aşk, yaradan da derin.• Sınıfın sessiz, yalnız, intihara meyilli çocuğu ile aynı sınıftaki deli dolu başkan.