1.4

4.3K 738 268
                                    

100 yorumm

***

Seungmin, odasında yatağın üstüne uzanmış tavanı seyrederken içeride muhabbet eden arkadaşlarının seslerini pek umursadığı söylenemezdi. Hyunjin ve Jisung yürüyüşe çıkmış, Jeongin ile Felix de içeride sohbet ediyordu.

Saate bakıp ayağa kalktı, akşam serinliği olduğu için üstüne hırka giymiş, "Ben kafeye gidiyorum," demişti haber vermek adına. Minho'nun çıkışına iki belki üç saat kalmıştı ve onunla beraber eve dönmek istiyordu.

"Tamam!" dedi Felix. "Dikkat et, haber edersin bir şey olursa."

"Olur." deyip reddetmemiş, spor ayakkabılarını giyip şortunu düzelterek evden çıkmıştı. Ne çok uzak ne çok yakın olan kafeye yürümeyi tercih etti, bu sıralar tek başına çıkıp yürüme ihtiyacı çok duyuyordu çünkü yürüyüş yaparken kafası gerçekten dinleniyordu.

Yine aynısı olmuş, kafeye yaklaştığında heyecanla bir nefes alıp içeri girmişti. Gözleri geniş, oldukça büyük olan ve loş ışıklarla süslü kafede gezindiğinde dudaklarında küçük, belli belirsiz bir gülümseme vardı.

Servis yapan Minho'yu görmesi ile gülümsemesi büyümüş, iki kişilik yerlerden birine geçip telefonunu masaya bırakmıştı. Minho elinde tepsi ile tezgaha yürüdü, onu arkadaşına vermişti ki kafenin içindeki aynadan arkasında kalan bedeni fark etti.

Kaşlarını çatıp doğru mu görüyorum diyerek arkasını dönmüş ve zaten kendisine bakan Seungmin ile göz göze gelmişti. Tepsiyi bırakıp yanına ilerledi hemen, göz kırptı. "Kimleri görüyorum?"

Seungmin güldü. "Teftiş edeyim dedim, çıkışta beraber dönelim mi?"

Bileğindeki saate bakıp kafasını salladı Minho. "İki saat var ama, geç oluyor hem. Sıkılırsın."

"Bunları bilerek geldim zaten," dedi Seungmin, omuz silkti. "Beni merak etme."

Minho hafifçe güldü tavrına. "Pekala. Ne alırsınız Kim Seungmin-shi?"

Onun iyi görünmesi Seungmin'i de mutlu ediyordu, muzip bir tavırla "Sade kahve," demiş, eklemişti. "Zaten biliyorsun."

"Hım, biliyorum. Gelirim şimdi."

Yanından uzaklaşan bedenle sırıtışını tutmaya çalıştı, elleri heyecanla yeni boyattığı ve düzleştirilmiş saçlarında gezinmiş, Minho'yu iyi gördüğü için yerine gelen keyfiyle arkadaşlarına da onun iyi olduğunu haber etmişti.

Gözleri sürekli üstünde, gidip gelip servis yapan çocuğu izlerken birkaç dakika sonra Minho elinde kahve ile yanına geldi. "Çikolata benden olsun," deyip çikolata ile beraber masaya bıraktı.

Yaptığı jest Seungmin'in kalbini çoktan hızlandırmıştı, "Ne gerek vardı ki," demesiyle Minho burnuna hafifçe fiske atmış, "Sen sus," demişti. Gidecekti ki "Seung," diyerek durdu aniden. Kendisine merakla bakan çocuğa karşı cüzdanını ve telefonunu masaya bıraktı.

"Şunlar senin yanında kalsın, personel odasına pek güvenmiyorum. Annemler ya da bizimkiler ararsa açarsın."

"Karıştırabilir miyim peki?"

"Manyak ya."

Minho gülerek eğilmiş, telefonunu açıp yüzünü göstererek geri çekilmişti. O giderken Seungmin kilidi açılan telefona sırıttı, şu anda ondan mutlusu yoktu. Bir yandan kahvesini içiyor, bir yandan şarjı olan Minho'nun telefonunu karıştırıyorken galerisine girdi.

Hyunjin'in de fotoğraflarının olduğunu görse de arada kendisinin de fotoğrafının olduğunu görmek tamamen kötü hissetmemesini sağlamış, Minho'nun fotoğraflarını seçip kendisine atmış sonra da sohbetten sadece benden sil yapmıştı.

youtiful, 2min ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin