100 yorum
***
Hep beraber yere oturmuş, yeni yılın saatleri yaklaşırken bir yandan da oynayacakları oynuyorlardı. Seungmin'in hiç umurunda olmazken sadece omuzuna kolunu atan Minho'ya yaslanmış, kısık sesle onunla muhabbet ediyordu sadece.
Minho bir yandan arkadaşlarına cevap verirken bir yandan da boynuna doğru uzanmış olan çocukla konuşuyordu. "Hayır Jisung, bok gibi fikir," deyip Seungmin'in dediğine cevap verdi bu sefer. "Ben de bilmiyorum tam olarak, annem arkadaşı ile kafeye geleceğini söyledi."
"Hım, ona güzel kahveler yapacağım." diyem Seungmin ile gülmüş, uzanıp kutu biralardan bir tanesini alarak açmıştı. En sonunda Jisung'un teklifi yine kabul edilirken "Önce ben hiç oynayalım bari," dedi Hyunjin. "En son onu yaparız."
Mantıklı gelmiş, herkes birer bira alırken Changbin başlamıştı. "Ben hiç," dedi kaşlarını çatarak, iki arkadaşına da kısa bir bakış attı. "Beni seven birini görmezden gelmedim."
"Oo, ağır." dedi Jisung direkt. Minho ve Chan birer yudum alırken Minho arkadaşına bakıp "Has orospu çocuğusun," demiş, Changbin'in tek yaptığı ona yapmacık bir şekilde gülmek olmuştu. Chan büyük bir yudum alıp arkasına yaslanınca Hyunjin yerine gelen keyfiyle sırayı kendisine aldı.
"Ben hiç kardeşim gibi görüyorum dediğim bir kişiden hoşlanmadım."
"Bana mı oynuyorsunuz amına koyayım ya!"
Minho bir yudum daha aldığı sırada bir şeylerden şüphelenen Seungmin ile göz göze gelmişler, öksürerek birayı dudaklarından uzaklaştırmıştı. "Yavaş!" deyip sırtına vurdu Jeongin. "Yavaş hyungum, yavaş." Yapmacık bir şekilde gülümsedi ona bakan Minho'ya.
Chan birasını kaldırdı. "Ben her boku yedim, pas."
Tekrardan içmiş, sıra Seungmin'e geçmişti. Yan yana oturdukları için öyle ilerliyordu aslında, Seungmin hafifçe dudaklarını büzmüş düşünürken aklına gelen fikirle gülümsedi, sırıtarak Jeongin'e baktı.
"Ben hiç friendzone çakmadım."
Öylesine birasını yudumlayan Jeongin bu sefer öksüren taraf olduğunda "Kahpe," diyen Jisung da içmiş sonra öksürmesi geçen sevgilisini kendine çekip dudaklarından öpmüştü. Minho ve Seungmin direkt ikisine yüzünü buruştururken Minho arkasına yaslandı.
Changbin'e baktı. "Ben hiç kimyadan kalmadım."
"Koydum senin amına." Changbin sinirle bir yudum alırken onun arkasından Hyunjin ve Seungmin de içmiş, oyun sırayla gitmişti. Her elde biraz daha pisleşirlerken Seungmin koltuğa yaslanmış, bacaklarını kendine çekmiş, hâlâ aklını kurcalayan konuyu düşünüyordu.
"Ne düşünüyorsun?" diyen Minho'ya bakıp gülümsedi. "Benim için nasıl iyi bir abi olduğunu."
Minho ağzındaki birayı öksürerek uzaklaştırmış, "Ne?" demişti ona dönüp. Normalde olsa Seungmin buna gerçekten üzülüp saatlerce ağlayabilirdi fakat şimdi işlerin tersinde gittiğini bilmek ona bir eğlence vermiş, yüz ifadesini stabil tutmaya çalışmıştı.
"Öyle görüyormuşsun ya."
Derin bir nefes verdi Minho, yanında oturan çocuğun boynuna doğru eğilirken "Bebeğim," diye kısık sesle konuşmuş, tek elini de beline sarmıştı. "Sence şu an öyle mi görüyorum? Geçmişi açıp kendimizi mi üzelim yani?"
"İkidir bebeğim diyorsun." diyen Seungmin kafasını ona çevirdiğinde burunları çarpışmış, Seungmin bununla duraksarken Minho kesik bir nefes alıp kendi dudağını ısırarak önüne dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
youtiful, 2min ✓
Fanfiction"baktığın yerdeyim... gözlerinde göz bağı var." | friends to lovers