"Bir dakika durur musun?"
Sesin geldiği yere yani arkama dönerek Selviye baktım yanıma yaklaşarak,"Numaranı verir misin Beyza müsait bir zamanda kahve içmek çok isterim."dedi gülümsedim sanırım bu şehirdeki ilk arkadaşım Selvi olacaktı.
"Tabiki"diyerek numaramı verdim beni çaldırdıktan sonra kaydedip ufak bir baş selamı vererek arabama doğru gittim kapıyı açıp binerken kara gözlü ve simsiyah saçlı adamla göz göze geldim hala dikkatle bana bakıyordu,bakışlarını kaçıran ben oldum önüme dönerek arabaya tamamen girdim.
Geldiğim yoldan dönecektim arabanın aynasından baktığımda Selvi Ramazana sarılıyordu,ikisininde birbirine çok aşık olduğu belliydi,sanırım benim hayatımda asla yasamayacagim bir duyguydu.
Babam kalbimi öyle hançerlemisti ki kan durmadan oluk oluk akıyordu günden güne beni bitirmeye,öldürmeye çalışıyordu.Arabanın radyosunu karıştırırken bir şarkıya denk geldim şarkıda
"Küçük civcivim guzel kızım dünyam benim " diyordu.
Sol gözümden bir damla yaş aktı avuç içimle hemen sildim ben güçlü bir kadındım aileme karşı olan duygularım yıllar önce zorla koparılmıştı kalbimden .Eve gitmeden bir kargo şirketine uğrayıp Aslı'nin hediyesini kargolattım eminim gördüğünde çok sevinecekti kargoyu dedemin lokantasina vermiştim en azından dedemin eline geçsin annem yada babam görsün istemiyordum bana dair hiç bir şey bilmesinler görmesinler istiyordum.
Konum bilgisini verirken içim sızlamıştı dedemi de çok özlemiştim ama o şehre girmemeye yeminliydim,dedem çok iyi bir asçıydı anaannem öldükten sonra kendini tamamen dükkanına adamışti beraber yemek yapmayı çok severdik.Flasback(yazar anlatımıyla)
"Dediiii"diye bağırdı Beyza daha dili dönmüyordu kelimelere, nerden baksan üç buçuk yaşındaydı ve doğduğundan beri aşina olduğu bir yerdi bu lokanta.
Dedesiyle bir şeyler pişirmek onun en sevdiği şeydi,elindeki yumurtaları dedesine göstererek "Dedii yum yum kıyim mi?"dedi,
Dedesi torunun bu tatlı hallerine tebessüm ederek "Benim güzel Akçam kır bakalım bu kek senin kekin"dedi bir tanesini kendi kırarak torununa nasıl yapıldığını gösterdi.
Ufaklık dedesini dikkatle gözlerini ayırmadan izliyordu yumurta kırılınca gülücükler saçarak "Dedii sen şüpersin"diyerek dedesine buse bıraktı,kendi kırmaya çalıştı ama tüm kabuklar da yumurtayla birlikte karışmıştı yüzünü astı Beyza
"Ama Dedii şenin gibi oymadi niden şenin gibi oymadi dedii?"diye masumca sordu dedesi "Akçam bu hayatta her şeyi ilk seferde başaramayabiliriz deneyerek öğreneceksin."dedi Beyza bu soyleninenleri anlamamıştı pek de umrumda olmamıştı dedesine doğru dönüp
"Dedii bu yokanta benim oşun mu?"diyerek sordu dedesi de "Adı zaten Akça,ismini bile senden aldı güzel torunum."dedi
"Ama dedii beyim isyim Beyva Akşa diyil ki."
Dedesi Beyza ilk doğduğunda Beyza ile eş anlamlı olan Akça ismini vermisti dükkanına Beyza da bu ismi lağıyıyla taşıyordu bembeyaz tene sahipti.
"Akça ve Beyza aynı anlamda güzel yavrum"diyerek yanağını sevdi güzel torununun Beyza ilk göz ağrıydı canından candı.Şimdiki zaman
Beyza hatırladığı anıyla kafasını iki yana salladı yumuşacık ellerinden çıkan yemekleri bile özlemişti dedesinin, gözyaslarını geri iterek karakola ifade vermek geldi aklına sağolsunlar çok uğraştırmamışlardı dilekçe doludurup çıkmıştı karakoldan ,eve doğru yola koyuldu.
Lojmanda müsait bir yere park ederek arabayı, lojmandan içeri girdi hızlı adımlarla, rüzgarın poyrazlığı dinmişti ama soğukluk yerini koruyordu.
Nöbetçi askerlere baş selamı vererek evine çıktı.
Eve çıkar çıkmaz ilk işi duşa girmek oldu bugün çok yorucu bir gündü bir gün boyunca yasayabilecegim tüm aksiyonu yaşamıştım.
Saat 9 du yarın 12 de gidip karargaha teslim olmalıydım.Duştan çıkar çıkmaz saçlarımı taradım üstüme polarlı geceliklerimi giyip sabah dokuza alarm kurarak yatağa geçtim bugün cidden yorucuydu tek tük mesajlar vardı telefonda ama hava soğuktu duş alırken bile hızlı olmaya çalışmıştım yatağın altından ellerimi çıkarmaya niyetim olmadığından mesajlara cevap vermeyerek gözlerimi kapattım.