Beyzadan
Aynaya baktım son kez resmi üniformami giymiştim ellerim titreye titreye giymiştim bu üniformayı, istemeyerek giymiştim.Eylülün evine gidecektik bugün şehidimin haberini vermeye Selçuğun annesi de babası da yokmuş benim şehidim öksüz ve yetimmişnama onun ama o ailesini bayrak,vatan,toprak bilmiş,yalnız değildi benim şehidim.
Makam aracına bindikten sonra ambulansla beraber harekete geçtik çok zordu boğazım düğümleniyordu nasıl söyleyecektim ki ben daha kendim bile kabullenememiştim, karşımda Alparslan Emre ve Yağız oturuyordu hepsinin gözlerinin içi kıpkırmızıydı.
Eylül geldi aklıma o gün restorantta birbirlerine aşkla bakmaları geldi gözümün önüne, nasıl dayanacaktı Eylül, nasıl diyecektik nişanlını koruyamadık.Daha nişanlanalı 1 hafta olmuştu ben nasıl diyeceğim nasıl,ciğerim sızlıyordu vücuduma kurşunlar giriyordu sanki.
Eylüllerin mahallesine girmiştik kalbim o kadar buruktu ki Eylüle söyleme görevi bana düşmüştü ben o kızın yüzüne bakamazdım boğazım düğümleniyordu şimdiden yutkunamıyordum sanki boğazımdan sıcak lav akıyordu.
Eylül Selçuğun sevdalısıydı,Selçuğu da Eylül ayı koparmıştı Eylülden.
Selçuğun sevdası ölümü de olmuştu.Ambulansla beraber durduk,arabadan indim her adımımda canım acıyordu,gökyüzüne bakarak gözyaşlarımı içime akıtmaya çalıştım.
Eylülden
Bugün Selçuklar görevden dönüyordu.Selçuğu yemeğe davet etmeye karar vermiştik.
Anneme seslendim,
"Anne başka eksik var mı bak her şey tam olmalı damadın geliyor."
Annem tebessüm ederek "Sevdiği her şeyi yaptım aslan damadımın bir eksik yok yavrum."
Gözüm babama kaydı televizyonu karıştırıyordu,saat haber saatiydı babamın yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı.
Telefonumu çıkarıp Selçuğu aradım açmamıştı nedense içime bir sıkıntı oturmuştu hiç böyle yapmazdı, bir kaç kez daha aramıştım helikopterde olduğunu düşündüğümden onun geri dönmesini bekledim,elim istemsizce kalbime gitti gözümden bir damla yaş süzüldü çok özlemiştim onu "hızlı gel sevgilim"Odama girip üstümü degiştirdim Selçuk en çok kırmızı rengini yakıştırırdı bana
"Kırmızı en çok bir bayrağa birde sana yakışıyor birtanem."derdi.
Söyledikleri aklıma gelince tebessüm ettim gözüm masadaki fotoğrafımıza kaydı.
Gülümsemesine ömrümü verirdim onun anası da babası da sevdası da bendim.
Elim fotoğrafa gitti yavaşça okşamaya başladım,o sırada kapı zili çalmıştı "Selçuk "Dedim heyecanla demek ki sürpriz yapmak icin açmamıştı telefonu diye geçirdim aklımdan heyecandan elim ayağım titredi yanlışlıkla fotoğraf elimden kaydı düşen çerçeveye değindi gözlerim içinden fotoğrafı alıp masaya koydum hemen,camları sonra temizlemeye karar vermiştim."Anne ben bakarım."kapıyı doğru koştum "geldim Selçuk"diye bağırdım.
Babam açmıştı kapıyı babamın elindeki kumanda yere doğru düştü,tok bir ses çıktı yerden,anlamlandıramamıştım soran bir tavırla "Baba?"Heyecanla kapıya adımladım karşımda Beyza duruyordu arkasında Yağız Alparslan Ramazan Emre Kaan hepsi buradaydı hepsi kafasını eğmiş yere doğru bakıyordu
"Beyza hoşgeldiniz Selçuk mu söyledi yemeğe gelin diye."diye sordum.
Beyza bana doğru yaklaştı
Gözümden yaşlar süzülüyordu,gerçeği kabullenmek istemiyordum.
"Beyza Selçuk ekmek almaya mı gitti?"diye sordum,içimden böyle olması için dualar ediyordum benim Selçuğum şehit olamazdı beni bırakmazdı yeni kavuşmuştuk hem biz."Yağız,Alp niye yüzüme bakmıyorsunuz bir şey söyleyin nolur Beyza inkar et evet bakkala gitti de nolur Beyza daha yeni buldum ben onu,olmaz onsuz olmaz."Sesim yükselmişti artık beynim inkar ediyordu gerçeği kalbim sanki birinin elindeydi beni öldürmek için sıkıyordu kalbimi.
