Selamlar! Nasılsınız bakalım? Ben iyiyim teşekkür ederim.Umarım sizlerde iyisinizdir.Uzun bir tatil ardından yeniden kitabıma ve sizlerle buluştum
En son aşırı derecede heyecanlı bir bölümde bırakıp gitmiştim :D Ama olsun yapacak bir şey yoktu ancak şimdi sizlerle birlikte kaldığımız yerden devam edelim
Hadi o zaman çok uzatmadan yeni bölümümüze geçelim derim
İyi okumalar sizleri seviyorum
Yazarınız;
DilaraEclipse'in ağızından;
Ateş Çemberi dımdızlak bir şekilde resmen gökyüzünde iltişam saçarken arkamdan birinin bana sarılması ile resmen yerimden zıpladım.Bana sarılan şey büyük olduğundan dolayı kafamı yukarıya doğru kaldırdığımda bana doğru endişeli bir biçimde bakan bir adet Datrone gördüm
"Eclipse...Bu fazla tehlikeli hadi eve gidelim"dedi Datrone hâla Melek Formunda olduğu için biraz kalın ve karmaşık sesiyle
Kendimi onun kollarından yavaşça uzaklaştırdım.Ona doğru üzgün bir biçimde bakarken,Gözlerimden birkaç yaş aşağıya doğru damladı.Ah şimdi o kollarda olup uzanmak ve hiçbir şeyi umursamamak için neler vermezdim...
Datrone,benim,uzaklaştığımı fark edince,sol kolunu ileriye doğru uzattı ve bana doğru öyle üzgün bir biçimde bakıyordu ki resmen kalbimin bir milyon parçaya ayrıldığını hissedebiliyordum
"Üzgünüm,Datrone...Bunu yapmak zorundayım ama şunu asla unutma ki ben seni çok ama çok seviyorum ve sevmeye de ölsem bile devam edeceğim...Lütfen peşimden gelme...Senin güvende olmanı istiyorum...Bu benim meselem"dedim resmen ağlarken
Sonrasında ise artık dayanamamış ve resmen ondan 6 adım uzaklaşmışken yeniden koşarak üstüne doğru bir depar atmıştım.Ona koskocaman sarılmış ve dudaklarına bu sefer ufak veya küçük değil,ateşli bir öpücük bırakmıştım resmen
Bir 5 dakika boyunca böyle durduktan sonra ise hemencecik onun dudaklarından ayrılmış,yeniden üzgün bir bakış attıktan sonra okulun yakınlarında bulunan o minik tepeye doğru Hiç arkama bile bakmadan koşmaya başlamıştım bile
Gözlerim kapalı bir biçimde koşmaya devam ederken o minik tepeyi hayal ediyordum
Bahsettiğim minik Tepe,Bizim büyüm basketbol sahasının ve evlerin arasında kalıyordu.Ve muhtemelen sadece bir 3-4 metre uzunluğunda olan bir tepeydi
Ona yaklaştığımı fark edince gözlerimi açtım ve Ufak Tepe karşımda yamuk yumuk bir şekilde duruyordu resmen hızlı adımlarla oraya doğru fırladım
En üst kısma ulaştığımda nefes nefese kalmıştım ancak Ateş Çemberi şu an daha yakında ve daha parlak duruyordu
Hiçbir şekilde istifimi bozmadan sert ve hafiften kızgın bakışlarla derin nefesler alıp verirken,Ateş Çemberine doğru bakıyordum
"Sonunda...Binlerce yıl uykumuzun ardından yeniden uyandık ve enerjimiz için bu Dünyaya çökmeye yeniden başlayacağız...Yeni bir Çağ Başlıyor...Yeni bir Krallık...Yeni bir Lider...Ateş Çağı"
Bu ses resmen zihnimin duvarlarına çarpa çarpa kendini belli etti ya da daha doğrusu sesler.Bu cümleyi konuşan sesler her yaştan,her tondan her çeşitten vardı.Milyonlarca kadın ve erkeğin seslerinin birleşimiydi ve ne yalan söyleyeyim...Ses bayağı beyini açılıyordu
Yeni Çağ...Yeni Krallık...Yeni Lider...Sanki Ateş Çemberi değil de Sauron ile kapışıyorum
"Bu dengesiz,zararlı ve acı çeken Dünyanın Yeni ir lidere ihtiyacı var...Bize karşı gelme,bırak da bu acı çeken diyardan beslenelim ve sonucunda mükemmel bir Krallık getirelim..."
Sanki ben buna izin verecekmişim gibi...
Asamı ileriye doğru uzattım
"Her ne kadar Annem ve babamın bir parçası olsan da üzgünüm...Seni Annem ve Babamdan görmüyorum.Bu diyarın tek yöneticileri onlar,senin gibi bir parazit değil"
Annemle Babam eğer eski formlarına dönecek olurlarsa, ki umarım olurlar! Muhtemelen bu dediklerimin misli mislini ödeyecektim
Ben bunu dedikten sonra hem Ateş Çemberinden hemde benden neredeyse 5 dakika boyunca ses çıkmadı
"Madem istediğin bu...O zaman istediğini yerine getirelim o hâlde"
Bunu der demez,Tam ondan gelen ve ateşten yapılmış bir ipe benzeyen bir ışının bir füze misali üzerime doğru yaklaştığını gördüm
Asamı tam önüme aldım ve son ses haykırdım
"Güneş Kalkanı!"diye resmen boğazım yanarcasına bağırdım
Bir anda adamın hemen önünden sarı renkli,şeffaf ve bütün çevremi kapsayan yuvarlak şeklinde bir kalkan belirdi.Kalkanın üzerinde tıpkı ta kendisi gibi güneş sembolleri vardı ama kalkan şeffaf olduğundan bu sembollerde bir hologram gibi duruyordu
Benim kalkanı açmamla Ateş Çemberinden gelen ışının birbiri ile çarpışması bir oldu
Az önce bu şeye ışın demiştim ama yanılmıştım.Üzerime gelen şey lavdan farksızdı,tıpkı bir lav gibi hem katı hemde sıvıydı ve öyle bir kütlesi vardı ki resmen beni rüzgardaki bir dal parçası gibi olduğum yerde tir tir titretiyordu
Elimdeki asayı tıpkı bir hızlı trende,tutunma bağlarına tutunur gibi sıkı sıkı tutuyordum.Gözlerimi sıkı sıkı kapatmış ve dişlerimi neredeyse sıkmaktan parçalayacaktım.Üzerime gelen madde öyle kolay kolay zapt edilebilen bir şey değildi çünkü sanki üzerime kaya atılıyor gibiydi
Sonunda dayanamayıp yere doğru dizlerimin üzerine oturmuştum ancak elimdeki araya canım pahasına ileriye doğru tutmaya devam ediyordum.Vazgeçmek yoktu
Malum ağır kütlesi olan kocaman bir lav üzerime doğru çullanınca ayakta durmak mümkün değildi
Artık üzerime öyle öyle geliyordu ki artık asamı tutan ellerimin yandığını ben değil muhtemelen atomlar bile hissediyordum.Enerjiden yayılan sıcaklık boncuk boncuk terler döktürürken,Gözlerimden istemsizce yaşlar Dudaklarımdan da salyalar akıyordu
Aklıma,Karanlık Ayın gazabından kurtulmaya çalışırken ki halim gelmişti.Aynı bu şekilde bütün bedenimi zorlanmışımdır ama şu an ki tehdit ne yazık ki Karanlık Ay değil Ateş Çemberiydi
Sonunda dayanamadım ve gözlerimi büyük bir öfkeyle açarak bağırdım
"BU KADAR YETER! AYTAŞI KRISTAL BOMBASI!"diye boğazımı bu sefer yırtarcasına bağırdım
Bunu dememle aniden asamdan beyaz renkli bir parıltı çıktı sonrasında kocaman bir patlama sesi çıkartarak hem Güneş Kalkanını kırdı hemde üzerime doğru gelen 'Ateş Çemberi Lavını' beyaz renkli bir kristalle kaplayarak dönmesini sağladı.Artık Lav üzerime gelmiyordu
Bir heykel gibi duran lav büyük bir gümbürtü ile parçalandı ve ekmek kırıntısı gibi yere doğru dağıldı
Ateş Çemberine doğru hafiften gülümsedim ve cesaret dolu bakışlarla bakmaya başladım.Asamı ona doğru doğrulttum
"Beni hafifte alma..."
Ona doğru resmen cesaretle bakarken,Ateş Çemberinin bir yüzü olmadığından ne gibi bir ifadesi olup olmadığını bilmiyorum ama muhtemelen umursamadı
10 binlerce kahkaha sesi geldi
"Eğlenceliydi.Tam da varisimden beklediğim gibi" dedi Ateş Çemberi garip bulduğum bur gururla
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melezler Okulu-4:Ateş Çemberi
FantasyPrens İlkay olayının ardından tam 2 sene geçmiş,Eclipse Nightinggale artık 18 yaşına gelmiş olan genç bir kızdır.Melezler Okulunda geçireceği 4.Senesine hazırlanırken adettendir bir olay ile karşılaşır Ancak karşılaşacağı bu olay,Evrenin tamamen de...