21.sürpriz

183 23 57
                                    

Alarm sesi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Alarm sesi.

Ama benim odamdan gelen bi alarm sesi değil bu. Gerizekalı Beomgyu'nun her sabah, bangır bangır açtığı alarmı. Telefonda kurduğu on iki alarm yetmiyormuş gibi, başucu saatinde de alarm kuruyor.

Bitmek bilmeyen sesler yüzünden, mecburen açtım gözümü. Yanımda bana arkası dönük Minho vardı. Onu görünce yüzümde gülümseme oluştu hemen. Alarm sesi de yok oldu bir anda sanki.

Ama tekrardan, bu sefer ikisi de aynı ana denk geldi. Hem telefonu, hem başucu saati aynı anda çalınca, hızla kalktım yerimden. Kapıyı açtığımda Jay'in Beomgyu'nun kapısını tekmelediğini gördüm.

Bu dana bir de kapısını kilitleyip yatıyordu. Hem herkesi uyandırıyor, hem de alarmı kapatmamıza izin vermiyor. Jay'in birkaç sinirli bağırışı ve tekmesi sonucunda Beomgyu göz bandanasıyla açtı kapısını.

"Bir daha sabah sabah alarmını duyarsam, sikerim seni Beomg."
Jay normalde sakin, grubun ara bulucusu gibi bir şeyidir. Ama her sabah, ağzından küfürler çıkıyor. Uyandırılmayı sevmiyor biraz.

Beomgyu da bana, yarı kapalı gözleriyle bakıp konuştu,
"Günaydın Changbin-ah."
"Siktir git uyu."
Benimle konuştuğu gibi gözleri kapanıp, kapının pervazında uyuklayan Beomgyu, siktir git diyince adımlarını salona çevirdi. Her sabah onu koltukta bulmamızın sebebi de bu. Yatağı varken sefil gibi koltukta uyuyor.

Gözlerimle Beomgyu'yu takip ederken, arkamda bana sarılan bedeni hissetmemle, yerimde sıçradım. Kimse görmesin diye hemen kapımı kapatıp, Minho'nun bana sarılı olan ellerini tuttum. Kafasını da omzuma yaslamış gözlerini kapatmıştı.
"Noldu?"

Sesi uykulu ve derinden geliyordu. Bir o kadar da kısık. Yüzümü ona çevirip, gördüğüm görüntüyle gülümsedim.  Küçük bir bebek gibi, dudakları şiş, yanakları omzuma koyduğu için tombullaşmış. İçimde resmen bağırmam için bir dürtü var.

Hiçbir şey söylemediğim için Minho yavaş yavaş gözlerini açarak, bana baktı. Birkaç kez gözlerini kırpıştırdı.
"Ah Minho, çığlık atmamak için zor duruyorum."

Gözleri iyice açılmış, kaşları havalanmış ve şaşkın bir 'ne' çıkmıştı ağzından. Kollarının arasında ona doğru dönerek sarıldım. Hemen sarılmama karşılık verdi.
"Hala gerçekliğini sorguluyorum."

Ona belinden sarılıp, arkamdaki kapıya yaslandım. O da ellerini boynuma dolayıp, açık olan bacaklarımın arasına girdi. Benim gibi fısıldayarak konuşmaya devam etti,
"Gerçek ama Changbin~ah."
"Evet galiba gerçek."

Boynumdan uzaklaşıp, elleri hala boynumda sıkı sıkıya dolanmışken, tek kaşı havada konuştu,
"Tereddüt ediyorsan, kafandaki soru işaretlerini silebilirim istersen."

Yüzümde şaşkın bir gülümseme vardı. Kaşlarım havalandı ama salak salak sırıtıyordum. O da gülümseyerek, dudaklarıma yaklaştı. Önce alt dudağıma, sonra üst dudağıma birer öpücük bıraktı. Daha sonraysa bir öpüşmenin içine çekti. Kısa kısa öpüşüp geri çekiliyor, sonra tekrardan başlıyordu. Sol elini yanağıma çıkarıp, kafasını da eğerek devam etti öpüşmeye.

Starlight.Minbin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin