Heyecandan ellerim terliyor sürekli, kafeye girmeden önce pantolonuma siliyorum. Onunla buluşmayı kabul etmenin zamanı gelmişti artık. Haftalardır cevapsız kalmasına rağmen mesajlar atması, hatta anneme bile ulaşması artık bu işe bi son vermem gerektiğini gösteriyordu.
İlk mesaj geldiğinde buluşsaydık, yeniden bi ilişki içerisinde olacağımıza eminim. Hüsranlarla dolu bi ilişki. Bana bir süre ilgi vericek, daha sonrasında kendi ünü zedelenmesi ihtimali ile çılgına dönecek. Manipüle ederek, hayattaki tek amacımdan beni vaz geçirmeye çalışacak. Başaramayınca beni bir çöp gibi kenara atacak.
Aslında ona baktığımda güzel şeyler hissetmek isterdim. Eskisi gibi aşkla bakmak, ikimizin her engele göğüs gerebileceğine inanmak, kimse onaylamazken yine de o dudaklardan öpmek. Şimdi ise hissettiğim tek şey, beni olduğum gibi kabul etmemesi.
Babamın bana yaptığı baskılardan beni kurtaran kişi olmasına rağmen, aynısını kendisinin yapması şaka gibi geliyor. İlk başta her şey aşktan, beni seviyorsan ve birlikte olmamızı istiyorsan, gözlerden uzak olmamız gerek demişti. Bu gözlerden uzak olmamız gereken kısım, sadece benden ibaret.
O kendi kariyerine devam edicek, ben onun evinde onu bekleyen aşkı olucam, o ise kameralara belki de farklı insanlarla gözükecek. Ama biz birlikte olucaz. Planı buydu.
Hissettiğim duygularla her şeyi unutabileceğime emindim, benden ayrılmadan önce. Kendi hayatına devam ederken, beni yine yıkıntıların ortasında bırakmadan önce.
Kafenin kapısını ittirerek, giriyorum hemen. İçeride biraz gözlerimi gezdirdiğimde, sarı saçlarını örten şapkası, çillerini gizleyen maskesi ve bir zamanlar bana aşkla bakan gözlerini kapatan gözlükleriyle oturuyor, en köşede. Bambaşka bir şekilde gelsede tanırdım onu.
Onu fark ettiğimde, içimdeki heyecan da aynı hızla yok oldu adeta. Hiç tereddüt etmeden masaya ilerledim ve oturdum. Gözlerini elindeki telefondan kaldırıp bana baktı. İfadesiz suratımla karşısında oturuyordum işte. Üç haftadır istediği şeydi bu.
Az önceki heyecanım ona geçmiş gibi. Hemen gözlüklerini çıkardı, oturuşunu dikleştirdi.
"Geldin...Gelmezsin sanıyordum."
"Geliceğimi söylemiştim."Aramızda biraz daha sessizlik oldu. Gözleri benim yüzümden ayrılmadı asla, benimkilerde onda ama hissedemiyorum hiçbir şey. Garson geldi, siparişler verildi ve yine sessizlik oldu.
"Minho..."
"Efendim Felix."
"Eskiden Lix derdin sadece, ilk tanıştığımızdan beri Felix dememiştin."
"Yanılıyorsun, benden ayrılma kararını açıkladığında da Felix diye ağlamıştım yanında."Heyecanla bakan gözleri, yine pişmanlıkla doldu. İnanmak istemediğim bir pişmanlık.
"Senden ayrılmak istememiştim..."
"Ne fark eder ki, biz ayrıldık."
"Minho ben seni çok seviyorum, fark eder."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Starlight.Minbin✓
Fiksi PenggemarTexting&Düz yazı Uzun uğraşlar sonucunda badminton kulübüne giren Changbin ve takım arkadaşlarına mesafeli kaptan Minho. Minbin