Derin nefes alıp verirken, Minho'nun bacaklarını esnetmesi göz hizama giriyor. Bugün turnuvanın ilk günü ve bu bizim ilk maçımız olacak. O kadar uzun zamandır yarışmalara çıkmıyorum ki, içim içime sığmıyor resmen. Tekrar ayağa kalkıp ben de kollarımı esnetmeye başlıyorum. Heyecandan olsa gerek sürekli nefesim kesiliyor. Sanki panik atak geçiriyor gibiyim. Dizlerimden destek alarak yere doğru eğilip, gözlerimi kapattım biraz.
"Derin nefes al. Sakin ol Changbin! Bak diyaframdan al nefesi, yavaş yavaş ver. Aynen böyle."
Zaten yakınımda olan Minho; bir elini belime, bir elini karnıma koyarak nefes egzersizi yaptırıyordu. Sabahtan beri bende bir sıkıntı olduğunu fark ettiği için, sürekli bana bakarken yakalıyordum onu. Şimdi de nefes almam için yardım ediyordu bana, fakat sesi bile yeterli geliyordu şu an.Sanırım sadece, birinin desteğine ihtiyacım vardı bu anda. Belki de sadece Minho'nun desteğine. Birilerinin yanımda olmasına ve bana yapacağımı söylemesine ihtiyacım vardı resmen. Çünkü ister istemez korkuyordum. Başarısız olmaktan, tekrar spordan uzak kalmaktan.
Bu takıma gelene kadar, sadece iki tane şirketle birlikte olmuştum. Onlar ise uzun süreliydi ve sürekli böyle olacağını sanmıştım ben de. Kolayca takımlara girip, başarılı bir kariyer. Fakat işler öyle ilerlemiyor işte hayatta. Son şirketimin sözleşme yenilemeyeceğini söylemesi ne kadar beni üzmedi desem de, yetersizlik hissini oluşturmuştu içimde. Nerede yanlış yaptığımı düşünüp, deli gibi çalışmıştım. Bir faydası olmadı tabii. Sözleşmem bitip, takımdan ayrılınca da yeni takım bulamadım bile.
Hyunjin sözleşme meselesini duyunca takımdan ayrıldı hemen. Bana destek olabilmek için. Hatta uzunca bir süre beni bekledi, bir takıma girmemi. Ama onu gazlayıp, gelen teklifleri kabul etmesi gerektiğini söyledim. Böyle olması gerekiyordu çünkü. O başarılıydı, aranan oyuncuydu ve isteniyordu. Ben ise ortalama bir oyuncuydum. Son anda akla gelen biriydim. Eskiden her ne kadar kendi içimde bunun olmadığını düşünsem de, öyleydim.
Minho, sırtımdaki elini yavaş yavaş belimde dolaştırarak beni rahatlattı. Nefes alış verişim normale dönünce, ilerideki matarasından su getirdi bana.
"Sakin ol Changbin. Korkulacak, gerilecek bir şey yok. Stres yaparsan zaten yapamazsın. Kendine güven. Çok çalıştın, ikimiz de çalıştık. Başaracağımıza inanıyorum. Hem neden korkuyorsun bu kadar?"
"Ben...başarısız olmaktan korkuyorum."
"Sana bunu düşündürten ne ki? Senin maçlarını izledim ben. Sadece son maçını değil. Lisedeki birkaç maçını da izlemiştim. O zamanlarki enerjin ile kendini belli ediyordun. Birkaç yıl sonra seni yeniden gördüğümde, daha olgundun ama yine de enerjin aynıydı. Şirketlerin ne dediğinin ne yaptığının bir önemi yok Changbin. Sen kendini düşün, eğlenmeye bak."Sudan bir yudum alıp, ağzımda beklettim biraz. Bir yandan da gözlerimi yere sabitleyip, Minho'nun dediklerini dinliyordum. Ben bu kadar stresliyken nasıl eğlenmeme bakacaktım ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Starlight.Minbin✓
FanfictionTexting&Düz yazı Uzun uğraşlar sonucunda badminton kulübüne giren Changbin ve takım arkadaşlarına mesafeli kaptan Minho. Minbin