Saat gece on iki buçuk. Koçun odasındayız. Yarın sabaha yetişmesi gereken sağlık bilgileri olduğu için, Minho'yla buraya geldik. Normalde benim gelmeme gerek yoktu, fakat sakatlandığım için ve tamamen boş olduğum için takıldım peşine.
O şimdi karşımda sessizce kağıtlara bakıp gruplara ayırıyor. Ne yaptığını da bilmiyorum açıkcası. Arada, bana aldığı gazozdan yudumlayıp onu izliyorum işte.
Koca tesiste sadece bu odanın masa lambaları açık. Uğraşmayalım diye açmadık. Aslında Minho beni oraya kadar sürüklemek istemediği için, telefon ışığıyla odaya götürdü. Normalde beni girişte bırakıp gidebilirdi, yapmıyor ama.
Aramızda böyle bi şey var. Ayrılmıyoruz birbirimizden. Sakatlandığımdan beri de yanımda duruyor hep. Bana hissiyat olarak sıcak, yoğun hissettirirken, bi yandan korku da veriyor.
Çocuk gibi hissetmemi sağlıyor. Bencil hissediyorum aslında. Belki de eski sevgilisini bırakması onun için en kötüsüdür. Benimle olsa nasıl bir ilişkisi olacak ki? Bu zamana kadar nasıl bir ilişkim oldu mesela, söyleyim olmadı. Kısa ve tutkudan uzak.
O uzun ilişki yaşarken, ben insanların benim gay olmamı öğrenmesinden korkuyorum. Kore'de ya da dünyanın başka yerinde diğerleri ne yaşadıysa, onları yaşamaktan korkuyorum. Minho'yla birlikte olursam, bu korkuma karşı çıkıp çıkamayacığımı bilmiyorum bile. Veya birlikte olabilecek miyiz, çok ilerisi için bile korkuyorum.
Şimdi bu loş ışıkta, Minho'nun parlayan tenini izliyorum. Işıldayan gözlerini, hafif hafif kıpırdayan dudaklarını. Cesur hissediyorum şu an. Ama sadece şu an, zorluğa gelince ne hissedeceğimi bilemiyorum.
"Yeni biri gelicekmiş takıma." diyip, gözlerini kırpıştırarak bana bakıyor. Ne önemi var ki, demek istiyorum.
"Aa...kimmiş?" diyorum ama. Başkaları ilgim alanında değil senin aksine demek istiyorum.
"Yeni biri, sporcu geçmişi var ama. Adını bulursam söylerim, belki tanıyorsundur okuldan falan."Mırıldanıp gazozumdan büyük bi yudum alıyorum. Sabah gördüm yine mesaj atmış. Konuşmamız gerek yazmış sadece. Numarasını bile kaydetmemiş, belki de yeni numarasıdır. O mesaja cevap verdiğini gördüm ama. İçten içe, onun yanına gidiyor sandığım için takıldım peşine.
Gazozu bi daha diktim kafama, fakat bu sefer bitti şişe. İçki lazım diye düşünüyorum. Sert bi şeyler lazım bu gece için. İçip unutmak için, ihtimalleri silmek için, belki de vazgeçmek için.
Ne zaman bu kadar bağlandığımı bilmesem de, canım acıyor. Fark edememiş olmak. Ona bağlanmamı engelleyememek, canımı yakıyor. Olmayacak duaya, amin demek gibi. Bilmiyorum.
"Bazen çok üzgün oluyorsun, canın sıkkın oluyor. Konuşmuyorsun, anlatmıyorsun. Başkası üzgün olunca yanında oluyorsun, ama başkalarının senin yanında olmasına izin vermiyorsun." suratıma bakmadan, sadece kağıtlara odaklanarak konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Starlight.Minbin✓
Fiksi PenggemarTexting&Düz yazı Uzun uğraşlar sonucunda badminton kulübüne giren Changbin ve takım arkadaşlarına mesafeli kaptan Minho. Minbin