12. CEVAPSIZ SORULAR
Durmaz Akar, Yüzyüzeyken Konuşuruz
Al Beni, Kalben
Düzenli bir yaşamım vardı. Her gün yapacağım şeyler, yiyeceğim yemekler, okuyacağım kitaplar belliydi. Hayatımda bilinmezliğe yer yoktu, çünkü bu beni huzursuz ederdi. Son zamanlarda ise ben olmaktan çıkmıştım, kendim gibi davranmıyordum.
Gönderdiğim bir mektup ile her şey daha da karmaşık bir hâl almaya başlamıştı. Kördüğüm olmadan çözmek istesem de attığım düğümler çoktan kördüğüm olmuştu. Ve ben artık gerçekten çok yorulmuştum. Gönderdiğim mektup Ulaş 'a ulaşmış sonra da Ulaş çıkıp ülkesine dönmüştü. Onunla tanışmıyordum ama güvenmiştim, çünkü içimdeki bir ses bunun doğru olduğunu söylemişti. Benim sırrımı tutacağına dair söz verdikten sonra her şeyi Banu'ya söylemişti. Barın? Ona da söylemiş miydi? Barın ise evlenecekti ve ben sessizce izleyecektim. Konuşamazdım. Onun mutluluğuna gölge düşüremezdim. O bu kötülüğü hak etmiyordu.
Aklımın almadığı detaylar vardı, gördüğüm şeyler. Babam ve Barın ayrı ayrı işimiz var diyerek evden gidip, akşam beraber dönmüşlerdi. En son ise babamın bugün okul evrakları olduğunu söylediği dosyayı Barın'a vermesiydi. Babam ve Ulaş bir şey yapıyordu ama gizli tuttuklarını göre hiç de hoş olmayacak bir şeye benziyordu. Aklıma gelen bir şey yoktu. Çünkü babam ve Barın'ın çok konuşmuşluğunu görmezdim. Bir anda ki bu gizli işler aklımı karıştırıyordu.
Banu artık her şeyi biliyordu ve en iyisi buydu hiç şüphesiz. Daha rahat hissediyordum kendimi, çünkü en yakın arkadaşım ile arama ördüğüm duvarlar yıkılmıştı. O duvarların altında kalacağımı zannetsem de Banu, elimden tutarak beni kaldırmıştı.
Ulaş ise evime kadar gelecek kadar önemsemişti bu konuyu. Kitap bahanesi ile konuşmak isteyip, kız arkadaşının onu almaya geleceğini bilmesine rağmen beni öpmeye kalkmıştı. İrem ne kadarına şahit olmuştum bilmiyorum ama yakınlığımız hakkında hiçbir mantıklı açıklamam olduğunu düşünmüyordum. İrem, sessizce gözlerime baktığında gözlerindeki öfke seçiliyordu. Haklıydı. Ulaş, bir şeyler mırıldanarak onunla gitmeyi reddetse de İrem onu arabaya bindirdi ve beklemeden arabayı çalıştırıp buradan uzaklaştı.
Eve döndüğümde annem ve babam gelmişti. Döndüklerinde beni bulamamış, telefonumu ise evde bırakmam ile endişelenip Banu'lara bile gitmişlerdi. Banu'yu arayıp iyi olduğumu haber verdikten sonra aileme geçerli bir açıklama yapmıştım. Spordan tanıştığım bir arkadaşımın geldiğini ve acilen çıkınca telefonumu evde unuttuğumu söylediğimde ikna olmuşlardı. Arkadaş edinmemi seviyorlardı. Çünkü ben Banu dışında arkadaş edinmezdim, o bana her anlamda iyi gelen kişiydi. Onlara tekrar yalan söylemiştim ama doğruyu söylemek ve başka şeyler açıklamak zorunda kalmak istemiyordum.
Sarhoş olsa da beni öpmeye kalkışmasına öfkeliydim. Hem kendi kız arkadaşına ihanet etmişti hem de beni zor bir duruma sokmuştu. İrem ondan ayrılmış olabilirdi ve bunun suçlusu olarak yalnız Ulaş görülmez ben de görülürdüm.
"Böyle oldu işte," dedim kafamı iki yana sallarken. Banu ile öğleden sonra buluşmuş konuşmuştuk. Ona her şeyi baştan sona anlatmıştım, yalnızca ne konuştuğumuzu söylememiştim. Çünkü Banu ve Ulaş çok farklı anlatmıştı. Ulaş, sarhoş olduğu için erkenden bir şey demek istemiyordum Banu'ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES KUŞU
Teen FictionÇocukluğunun kahramanı olan Barın'a hislerini anlamlandırmaya çalışan Gülay, büyük bir karmaşanın ortasında bulur kendisini. Aşkı ilk defa hissederken bunu kabullenmek o kadar da kolay değildir. Ona yabancı olan bu his her geçen gün büyürken aşkın y...