Yavaş yavaş gözlerimi araladığımda yanımda hala yatan Taehyunga kaymıştı bakışlarım. Kolları sımsıkı belime sarılmış burnu boynuma değiyordu. Bense dümdüz sırtüstü uzanmıştım. Donmuş gibiydim gerçekten.
Sonra kafamı yavaşça ona taraf çevirip yüzünü incelemeye başlamıştım. Dudaklarımın arasından kıkırdama kaçarken gözlerini kırpıştırmaya başladı. Yüzünü daha çok boynuma gömdüğünde huylanarak ondan uzaklaşmaya çalıştım am akolalrı belime sertçe sarıldığı için izin vermemişti. Biraz daha kıpırdanınca huysuzca mırıldanarak uyanmıştı.
Bakışlarını benimkilerle buluşturunca yutkundum. Kafasını kaldırıp üstten bana bakarken stressle dudağımı ısırdım. Dudaklarıma ufak bir öpücük bırakıp elini belimden çekip saçlarımı okşamaya başladı. Noluyo lan acaba?!
"Affettin mi beni?" Boğuk ve derin sesiyle yavaşça kafamı salladım. Doğru ben dün gece olanları unutmuştum. Şu an o kadar mutluydum ki gerçekten...
Dün resmen benden özür dilemişti. Benden! Özür dilemişti! Kim Taehyung benden özür dilemişti! Yüzüme eyilip burnunu yanağıma sürterken refleksle nefesimi tutmuştum. Burnunu daha da sürterken yanağımdan çeneme ordan boynuma ordan köprücük kemiğime kadar gelip oranı ısırdı.
Dudaklarımdan inleme kaçarken hızla dudaklarımı ısırıp yutkundum. Sesimi duyunca kafasını kaldırıp yüzüme bakmıştı. Bakışlarımı kaçırmış heyecanla nefes alıp verirken çenemden tutarak kafamı kaldırıp dudaklarıma yapışmış dudaklarımı ağzının içine çekerek emip ısırmaya başladı.
Donmuş şekilde kalmıştım. Karşılık veremiyordum. Sadece yavaşça gözlerimi kapatmıştım. Eli yanağıma çıkıp okşarken üzerime çıkıp daha sert asıldı. Dudaklarımı koparacak kadar sertçe öperken canım acıyordu. Onu itmek istiyordum ama yapamıyordum. Dudaklarımdan ayrılmasını istemiyordum.
Bir kaç dakika sonra yavaşça ayrılınca bekleyip gözlerimi açtım. Dudakları kızarmış, ıslanmıştı. "B-ben artık kalka bilirmiyim?" dedim titrek çıkan sesimle. Off neden böyle olmuştum ki şimdi.
Dediyim cümleye gülüp üzerimde kalkınca yavaşça doğrulup derin nefes aldım. Hızla kalkıp tuvalete girmiş kıpkırmızı olan yüzüme bir kaç kez soğuk su çarpmıştım. İşlerim bitince çıkıp üzerime siyah sade pantalon ve beyaz bol tshirt giydim.
Taehyung ta lavabodan çıkmış gözleri üzerimdeyken üzerine bir şeyler giymişti sonunda. Son kez telefonumu alıp Taehyungun önünden odadan çıktım. Sessizce arkamdan gelirken her zamanki gibi aşağı inmiştik. Siwoo olayını çok merak etsem de artık onun hakkında hiç bir şey duymak ve ya söylemek istemiyordum.
Kahvaltıya gittiğimizde masada yanlızdık. Seojun hyunglar gelemeyeceğini söylemişlerdi. Taehyungla böyle olmak biraz... garip hissettiriyordu. Masaya oturduğumdan beri gözlerini benden ayırmazken bakışlarının üzerimde olduğunu bilsem de ona bakamıyordum. Göz göze gelmeye utanıyordum.
Masanın üzerinden elimi tuttuğunda yutkunup bakışlarımı kaçırdım. "Kahvaltını et Jungkook." Emir veren sesiyle sessizce kafamı sallayıp bir şeyler atıştırmaya başladım. Garip bakışmalarla geçen kahvaltıdan sonra Taehyungun teklifiyle bahçeye, dışarı çıkmıştık. Biraz dolaşırken aramızdaki garip aurayı dağıtarak elimden tutmuştu.
Aniden bedenim kaskatı kesilmişti. Ormana benzer tarafa yürüken durmuş aniden sırtımı kalın ağaca yaslayıp yüzüme yaklaşmıştı. Sırıtmamak için dudaklarımı birbirine bastırırken yanaklarım yanmaya başlamıştı.
"Öpüşelim mi?" Aptal aptal sırıtmasıyla bu soruyu sormuş ve benim sesli şekilde gülmeme sebep olmuştu. Güldüğümü görünce onun da yüzünde bir tebessüm olup dudaklarıma yaklaşmış yavaşça alt dudağımı dudakları arasına almış çekiştirerek öpmeye başlarken kollarımı ensesinde birleştirip parmak uçlarıma çıkarak ona daha rahat karşılık vermeye başlamıştım.
Elleri belimle kalçam arasında gezinirken kendimi daha çok ona doğru yapıştırmıştım. Son kez dilini ağzımda dolaştırıp çıkarırken dudaklarımı da yalamıştı. Ayrıldığımızda bir süre gözlerime bakıp omuzumdan dudaklarıma doğru küçük küçük öpücükler bırakmaya başlamıştı.
"Hmm çok lezizsin. Yesem mi seni?" Boğuk ve derin sesiyle içim pır pır olmuş, libidom artmıştı. Ne kadar gülmemeye çalışıp saklamak istesem de istemsizce sırıtıyordum. "Senin hoşuna mı gidiyor?" Taehyung cilveyle konuşup daha da yüzüme yaklaşınca utanarak kafamı eymiştim.
Dudaklarını boynuma götürüp ısırmıştı. Boynumun diğer tarfaını da ısırıp öpmüştü. Köprücük kemiğimden çene kemiğime kadar ısırıklar bırakmıştı. Bu kez kulak mememi ısırıp fısıldamıştı. "Doymadım ama ben. Ya seni burada çırılçıplak bırakıp her yerini yerim. Ya da odamıza çıkarız. Hangisi hm?"
Kıkırdayarak kaçmaya çalışmıştım. "Y-yapma ya yürüyelim işte." Taehyunun gözleri açılmış geri çekilip konuşmuştu. "Sen benimle flört mü ediyorsun hm?" Utançtan yüzüm yanıyordu. Dudaklarımı ısırmaktan deli etmişken aynı zaman da gülmemek için kendimi fena halde gerip kasıyordum.
Onu daha fazla dinlemeden hızla ağaçtan ayrılıp yürümeye başladım. Sırıtmaktan acıyan yanaklarımla sonunda kendimi biraz rahat bırakmıştım. Taehyung arkadan gelip elimden tekrar tuttuğunda parmaklarımızı kenetledim. Biraz daha orman, çimenlik taraflara gidip ağaçların arasında boş bir yere oturduk.
Bu sıcacık havada güneş düşmeyen yer bulduğumuz için derin nefes almıştım. Yere oturduğumuzda etrafa bakıp çimenleri okşuyordum. Kafamı çevirdiğim an Taehyungun üzerime eyildiğini görünce kendimi geriye atmış ve tam olarak altına uzanmıştım. Sırıtıp ellerini yanımdan koyarak daha da eyilince yutkundum.
Bir elini kaldırıp iki parmağının tersiyle yanağımı okşamaya başlamıştı. Bakışlarımı kaçırıp sabit durmaya çalışırken dudaklarını çeneme sürtüyordu. Aniden üzerimden kalkı. "Hadi fotoğraf çekelim diyerek telefonunu çıkarmıştı.
Yere oturup bacaklarını uzatırken beni kucağına çekip sırtımı göğsüne yaslayarak oturtmuştu. "Bazen fotoğraf adıyla beni elliyormuşsun gibi hissediyorum." dye mırıldanınca dudaklarını kulağıma deydirerek fısıldadı. "Hmm ben de öyle hissediyorum." Bu itirafıyla heyecanlanırken ellerim terliyordu.
Telefonunu elinde tutarak önümüze uzatmış diğer eliyle çenemi kaldırıp o da kafasını eyerek dudaklarını benimkilere bastırmıştı. Kalbim deli gibi hızlı atarken bir an her şeyin rüya oduğunu sandım. Ancak dudaklarım üzerindekiler benimkileri ısırırken kendime gelmiş rüya olmadığını anlamıştım.
Fotoğraftan sonra ayrılıp hızla telefonu kenara koyup aniden penisimi kavrayınca çığlık atarak inleyip bacaklarımı birbirine bastırdım. "Y-yapma ımmh lütfen!" Elini daha da orama bastırıken her yerim erekte olmuş ıslanmaya başlamıştım. Gözlerim dolurken Taehyung kulak mememi ısırdı.
"Odamıza çıkalım mı hm? Merak etme bebeğim rahatlatıcam seni." İnlememek için dudaklarımı sertçe ısırırken kafamı geriye atınca Taehyungun boyun girintisine yaslamıştım. Parmaklarını hareket ettirirken kucağında kıvranarak inledim.
"Ah sikeyim rahat dur." Taehyung ta inleyince kalçamı daha çok sürtmeye başladım. Elleri belimi kavrayıp beni kucağında daha çok hareket ettirmeye başladığında yüzümü ellerim arasına aldım. "Siktir. Hadi odaya çıkalım."
Kafamı iki yana sallayıp dolan gözlerimi sildim. "H-hayır. Lütfen biraz daha.." Taehyungun kıkırdamasını duysam da çok umursamamıştım. Tam kulağımın altına dudaklarını bastırmış gerilen dudaklarıyla alay ediyordu benimle. "Biraz daha ne? Hmm?"
"Ah T-taehyung lütfen bi-biraz daha s-sürtüneyim." Kalçamı daha da oynatarak inledim. Kucağında kıvranıp sürtünürken diliyle boynumu ıslatıp öpüyordu. "Ahm T-taehyung yalvarırımmh.."
Gözlerim iyice dolmuş deliğim sızlıyordu. "Yalvarmak yerine odamıza çıkalım hadi." Tekrar kafamı iki yana salladığımda küfür edip beni kucağına almış otele girmişti. Garip ağlamaklı bakışlarımı ona çevirirken dudağımı ısırdım.
Hızlı hızlı ilerlemesiyle sonunda odamıza varmıştık. Beni yatağa atıp sırıtarak yüzüme bakarken kıyafetlerini çıkarmış üzerime eyilmişti.
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne me quitte pas mon amour - TAEKOOK
FanfictionKeşke, keşke ona aşık olup da bu zorlanılan evliliği en başından kabul etmeseydim. Yemin ediyorum ki şimdi bu durumda olmazdık. En azından benden bu kadar nefret etmezdi...