Umarım beğenirsiniz. Vote'lamayı unutmayın.
31 Ekim Perşemde saat 20:23
Yatağımda uzanarak facebook'u yeniledim. Saçmalık, saçmalık, saçmalık. Bu sürtükler nasıl bu kadar beğeni alıyor? İçimi çekerek telefonu uzaklaştırdım. Adam tehdit edip yere kurşun sıkan Jason'a hala şok içindeydim. Sonradan yanaklarımdan süzülen bir yada iki damla gözyaşını inkar etmiyorum, ama başlıca korktuğumdan oldu. Yatağımda uzanırken pembe yastığı aldım.
"Bunu neden yaptın?" Yastık Jason'mış gibi davranarak sordum.
"Korkma." Yumuşak sesi kulaklarımda yankılandı.
"Oh Jason.." Kafamı yastığa doğru gömerek fısıldadım.
"CHRISTINE." Küçük kız kardeşimin sesi yastığı korkuyla fırlatmama neden oldu.
"Ne var Emily?" Gözlerimi devirerek bağırdım.
"Emma ve Christian burda!"
Christian, Emma'nın küçük erkek kardeşiydi. Sanırım 6 yaşındaydı.
Cadılar Bayramı'ydı ve Emily ve ben, onlarla birlikte dışarı çıkıp gelenek haline gelmiş şeker mi şaka mı oynuyorduk. Yataktan çıkmadan önce derin bir nefes aldım. Siyah üzerime yapışan kotumu ve beyaz belime gelen gömleğimi giyerek koridordan çıktım.
"Hey Christy." Emma'nın neşeli sesi duyuldu. Gülümsedim.
"Merhaba Christine." Emma'nın arkasında deli bilim adamı gibi kılık değiştiren Christian belirdi.
"Merhaba Christian, çok iyi gözüküyorsun." Göz kırptım.
"Peki ya ben!?" Emily memnuniyetsizce bağırdı. Daha iyi görebilmek için ona baktım. Giymiş olduğu yeni prenses elbisesiyle etrafında döndü.
"Çok tatlı, ama tacın nerde?" Birşeylerin eksik olduğunu sevmediğini bildiğimden kıkırdadım.
Yutkundu ve hızlıca odasına koştu.
"Şimdi gidiyoruz anne, görüşürüz." Kafamı oturma odasından içeri soktum.
"Ahhh, hayır, küçüklerin fotoğrafını çekmeliyiz!" Anneme bağırdım ve kamerayı bulmak için kanepeden atladım.
3 dakika sonra, Emily tacını almış ve annemde kamerayı bulmuştu. Sokakta yürümeden önce son bir kez poz verip ayrıldık.
Ellerinde tuttukları kabak şeklindeki çantalarla, Emily ve Christianla birlikte şehirdeki birçok evi gezdik.
Gayet iyi geçti ve Emily büyüleyici pek çok şeker topladı. Bu sadece benim görüşüm ama insanların baş belası Christian'dan çok, tatlı olduğu için Emily'e daha fazla şeker verdiklerini düşünüyorum.
Buna rağmen iyi iş başardı. Ama üçüncü kapıyı çaldıktan sonra Christian, lanet olası kapıyı açmazlarsa merdivenlerine pisleyeceğini söyledi. Emma onu yanına çekerek özür diledi.
"Eve gidelim mi?" Emma kademe kademe geçtiğimiz her evde sordu.
"Hayıırrrrr!" Christian ve Emily aynı anda ses çıkararak söylendi.
"Eveeeet, yarın okul var," Emma kızgınca Emily ve Christian'a bakarak söylendi.
"Saat neredeyse 22:00 ve yatma vaktiniz çoktan geçti." Emma'ya beşlik çakarak kıkırdadım.
Bu sırada aniden motosiklet vızırtısı duyuldu. Emily'i hemen yanıma çektim.
"Christine, iyi misin?" Emma elini omzuma koyarak endişeyle konuştu. Yavaşça kafamı salladım. Dün Gabriel'ın yerinde neler olduğunu ona söylememiştim. Buna mecburdum, herşey bir yana ona kimseye birşey söylemeyeceğime dair söz vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Precious - Justin Bieber Fanfiction
Fanfiction"BEN SENİN DEĞİLİM!" ittirerek nefesim tükenene kadar bağırdım. Beni şiddetle duvara geri ittirdi ve kulağıma doğru fısıldadı "Eğer ben sana sahip olamazsam, kimse olamaz." Herkes onun deli olduğunu düşünüyor, ama o biliyor.. O deli değil. O aşık.