Nasıl uyandığımı bilmiyorum. Aniden gözlerimi açtım. Jason yanımda yatıyordu. Gözleri hala kapalıydı.
Dudaklarımdaki gülümsemeyle birlikte, yanağını okşadım. Parmağımı kesik ve sıyrıkların üzerinde gezdirdim. Güçlü biriydi. Sadece fiziksel olarak değil, hayır, zihinsel olarakta güçlüydü.
"Ve çok zeki, eğlenceli ve tatlısın. Benim olduğuna inanamıyorum,"
Dün bana söylediği şeyin düşüncesiyle mutlu olmuştum. Benim için çok şey ifade ediyordu.
Parmağımı burnunda gezdirdim. Jason aynı zamanda çok çekiciydi. Ama bunu daha önce duyduğunu sanmıyordum. Muhtemelen çoğu kişi Jason'ın dış görünüşüne yorumda bulunmaya cesaret edemiyordur.
Kollarımı boynuna sarıp ona baktım. Öne doğru eğilip usulca burnundan öptüm. Kendimi ona daha çok yaklaştırıp, suratının her bir köşesine küçük öpücükler kondurmaya başladım. Dudaklarımı yumuşak yanağına bastırıp, gözlerimi kapattım. İç çekerek, geri çekildim. Jason uyanıyor gibi gözüküyordu, çünkü memnuniyetsizce homurdanıp kollarını bana sardı. Beni kendine tekrar çekip başını benimkine yasladı. Kıkırdayarak yanağını öptüm.
"Günaydın," kulağına doğru fısıldayıp alaycı bir şekilde kulak memesini dişledim.
Tekrar homurdanıp üzerime doğru yuvarlandı.
Boynuna doğru gülümseyip sırtını okşamaya başladım.
"Bugün Emily'e hediye bakacak mıyız diye merak ediyordum? Alışveriş merkezinden?" mırıldanıp boynunu okşadım. Kafasını sallayıp yastığa doğru içini çekti.
Kendini örtünün altına yerleştirip kafasını göğsüme yasladı.
"İyi uyudun mu?" gülümseyerek elimi saçlarına daldırdım.
"Evet." uykulu bir şekilde göğüs dekolteme doğru mırıldandı.
Ellerimi dövmeli kollarında yukarı aşağı gezdirdim. Ne kadar tatlıyız böyle?
Jason'ın Gözünden
Neşeyle homurdanıp kafamı göğüslerine doğru sürttüm. Beni okşamasını seviyordum.
"Jason, kımılda." Christine bir süre sonra kıkırdayıp beni uzaklaştırmaya çalıştı.
"Haaaayır." huzursuzca mırıldanıp, boynunu öptüm.
"Yataktan çıkmak istemiyoruz. Bütün gün burda kucaklaşıp yatalım," boynuna doğru fısıldadım.
"Jaseeey!" gülerek omuzlarımdan tutup beni uzaklaştırmaya çalıştı.
Huzursuzca inleyip, kalktım.
"Teşekkür ederim," Christine ironik bir şekilde mırıldandı.
Bacaklarımı yatağın kenarından sarkıtıp, ellerimle yüzümü okşadım.
"Saat neredeyse 10:00, yemek yediğimiz gibi, alışveriş merkezine gideceğiz, tamam mı?" Christine kararlı bir şekilde söylenerek bacaklarımın arasında durdu.
Başımı öne doğru eğip karnına yasladım.
"Nasıl bu kadar... enerjik olabiliyorsun?" esneyerek sordum. Saat daha 10'du ve bu hatun çoktan tüm günümüzü planlamıştı. Normalde, öğleden sonra kalkardım.
"Öyle olduğumu düşünmüyorum." gülümseyerek saçlarımı okşadı. Bu saç cidden kadınları çeken bir unsurdu. Bunu seviyorlardı. Herzaman bununla oynuyorlardı. Ama artık bu sadece çifte ikramiyeydi., çünkü bununla oynarken aynı zamanda zevk alabiliyordum. Çünkü ellerini saçlarımda gezdiren Christine'dı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Precious - Justin Bieber Fanfiction
Fanfiction"BEN SENİN DEĞİLİM!" ittirerek nefesim tükenene kadar bağırdım. Beni şiddetle duvara geri ittirdi ve kulağıma doğru fısıldadı "Eğer ben sana sahip olamazsam, kimse olamaz." Herkes onun deli olduğunu düşünüyor, ama o biliyor.. O deli değil. O aşık.