Jason'ın Gözünden"Senden nefret ediyorum Jason McCann." Christine yanında topallayan Elliott'la birlikte gitmeden önce bağırdı. Peşinden koşmak istedim. Üzgün olduğumu söylemek istedim (Yaptığım şeyden pişmanlık duymamama rağmen), ama Gabriel beni durdurdu.
"Sakinleşmesine izin ver, Jason." mırıldandı ve elini omzuma koydu.
"Naptım ben?" iç çektim ve onunla yüz yüze gelebilmek için döndüm. Gerçekten kaybolmuştum. Christine sadece onu korumak istediğimi bilmiyor muydu? Onu iyi olmayan insanlara karşı koruduğumu.
Gabriel'ın gözleri Christine gidene kadar orada sabit kaldı.
"Onu eve götüreceğiz. Merak etme." Gabriel motoruna varmadan önce yanağının iç kısmını çiğneyerek cevapladı.
---
Arabamda yalnız başıma oturmuş, sigara içiyordum. Bu kadar çok sigara içmeyeli bir ay olmuştu. Christine ve benim tartışmamızdan sonraki 6.sigaramdı. Yanımda o olmayınca, bağımlısı olacağım birşeye ihtiyaç duyuyordum.
Gabriel ve Dakota'nın motorsikletleri evin önündeydi, bu da Christine'ın evde olduğu anlamına geliyordu.
İç çekerek, arabadan dışarı adım attım ve sigara dumanını üfledim. Evin içi Christine'ın evi gibi kokuyordu. Şeker gibi, vanilya tarzında. Christine'ın açık kahverengi/gri çantası koridorda duruyordu. Mutfaktan gelen tatlı kıkırdamasını duyabiliyordum.
Mutfak kapısında dikilip o ve Geronimo'ya baktım. Christine plastik leğende yıkarken, Geronimo duruluyordu. Yıkamak mı?! Normalde yıkamadan önce mutfak ıvır zıvırına birkaç gün boyunca dokunmadan öylece bırakırdı.
Geronimo'nun beni gördüğünü biliyordum, ve onun ne yapmak istediğimi anlamasını umdum. Buradan uzaklaş, bu sayede bende Christine'la yalnız kalabileyim.
Christine'ın Gözünden
"Geronimo, yıkarken sıcak su kullanmalısın," umutsuzca başka leğende bulaşıkları soğuk suyla yıkamaya çalışan Gabriel'e bakıp sırıttım.
"Pekala, lanet olsun. Bu tarifte yazmıyordu?" Geronimo şaşkın bir şekilde kıkırdayıp musluktan başka yöne doğru baktı.
Geronimo iyi biriydi -sevecen ve eğlenceliydi. Eve geldiğimde beni rahatlatmıştı. Gabriel ve Dakota'nın yapamayacağı bir şeydi bu. Gabriel'la ciddi konuşabilirdin, ama o başkalarının önem verdiği kişisel şeylere karışmamayı tercih ediyordu. Dakota eğlenebileceğin türde biriydi. Geronimo olmasına rağmen, ihtiyacın olduğunda sana sarılan kişiydi.
"Bir dakika içinde geliyorum," Geronimo aniden mırıldandı ve mutfaktan çıktı. Sadece kafamı salladım ve kek kremasını sıyırmaya devam ettim.
Bir süre sonra Geronimo tekrar mutfağa geldi. Ya da ben o olduğunu zannettim.
"Kremayı hangi renkte istiyors-" arkamda olanın kim olduğunu görünce cümlemin yarısında durdum. Jason.
Tekrar önüme döndüm ve kremayı sıyırmaya devam ettim. Jason yaklaştıgında kalbimin hızlandığını hissedebiliyordum. Kırmızı gıda boyasını kremaya dökerken elimin titrediğini hissedebiliyordum.
Ellerini belime yerleştirdi ve kulağıma doğru fısıldadı, "Ne pişiriyorsun?"
"Kek." mırıldandım ve yüz yüze gelebilmek için döndüm.
Serçe parmağımı pembe kremayla dolu olan kaseye batırdım, ve Jason'ın onu yalamasına izin verdim.
"Lezzetli." fısıldadı, ve başını benimkine eğdi. Alt dudağında kalmış olan pembe kremayı sildim. Jason'a ondan nefret ettiğimi söylememe ve öfkeli olmama rağmen, aynı zamanda ona hala aşıktım. Dili dilimle buluştu, ve bir süre boyunca sadece öpüşmemizden gelen sesler duyuluyordu. Ama Jason'ı sevmeme rağmen, hala çok kızgındım. Kendimi öpücüğünden geri çekip buzdolabına doğru ilerledim. Yeşil, mavi ve pembe kremalı 3 kaseyi boş buzdolabına yerleştirdim. İç çektim ve kendimi mutfak tezgahına yasladım. Jason'a baktım. Bu konu hakkında konuşmalıydık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Precious - Justin Bieber Fanfiction
Fanfiction"BEN SENİN DEĞİLİM!" ittirerek nefesim tükenene kadar bağırdım. Beni şiddetle duvara geri ittirdi ve kulağıma doğru fısıldadı "Eğer ben sana sahip olamazsam, kimse olamaz." Herkes onun deli olduğunu düşünüyor, ama o biliyor.. O deli değil. O aşık.