Bayadır soluksuz hergün bölüm yayınlıyordum. Bu bölüme +40 vote sınırı koyuyorum, çünkü farkettim ki gün geçtikçe vote'lar azalıyor. Boynum tutularak herşeyi bırakıp hikayeyi çeviriyorum ve az vote gelince üzülüyorum. Sınır geçince çevirmeye başlayacağım. Umarım bölümü beğenirsiniz.
Jason'ın Gözünden
Siluet'i gözden kaybolasıya kadar ona baktım.
"Getirdiğin için teşekkürler, sik kafalı." Neden öyle söyledi? Lanet olası çok hassastı. Kafamı salladım ve iç çektim. Merak içindeki kediyi öldürmüştü. Herşeyi ona söyleyemezdim, şimdi değil. Belki de şimdi yapmalıydım? Herneyse.
Düşünmekten nefret ediyorum. Bu geçmişte kalmış birşey nasıl olsa, neden devam etmiyorum ki.
Evet muhtemelen ona bunu "iyi şekilde" söyledim. İyi şekilde, götüm! Eğer hayat bana iyi yönde birşey verseydi, bunu böyle bitirmezdim.
Hayat herzaman bana karşı sürtük oldu. Eğer tüm bu saçmalıkları atabilirsem, Christine da yapabilir.
Çok fazla şey yaşadım, neden merhamet göstereyim ki?
Kafamı deri koltuğa dayadım. Radyoyu açtım, bayat "Evanescence - My Immortal" şarkısı çıktı. Gözlerimi devirdim, bu dünyaya ne oldu böyle, başka bir kanala geçtim. "Eminem - Criminal" beyaz Audi'mde bangır bangır çalıyordu. Arabayı 180'e gazlayınca kendi kendime sırıttım. O sürtüğü yakında yada sonra halledebilirdim. Christine'ın öpücüğüne sırıttığımda ne kadar çocuksu olduğumu hissettim. Bir öpücüğün bu kadar aşk dolu olabileceğini düşünmemiştim.
Işığın yeşile dönmesini beklerken, sigara buldum ve yaktım. Sigarayı içime çektim ve hepsini dışarı üfledim. Bedenim anında rahatladı.
Herşeyi sigarayla unutmuştum, tıpkı Christine'la birlikteyken olduğu gibi. Yeni ilacım olabilirdi. Oh evet, bu mükemmel olurdu. Biraz sevgi göstersen hemen eriyordu. Onu kötü yolla kullanabilir miydim? Orasından öpüp, orasına dokunarak. Onu önemsediğimi düşünmesini sağlayarak? Ama umursuyor musun, seni gerizekalı. Delicesine aşıksın ve bu iğrenmemi sağlıyor. Bu ses kafamdan siktirip gidebilir miydi? Ona aşık değildim. Ondan hoşlanmıyordum bile. Sadece onun vücudunu, öpücüklerini, dokunuşlarını, gülüşünü istiyorum, kahkahasını duymayı...
BEEEEEEEEEP. Koltuğumda sıçradım. Christine hakkında düşünmeye daldığımdan trafiği unutmuştum. Etrafıma baktım. Arkamda bir araba vardı. Yalnızca lanet olası bir araba. Dikiz aynasından baktım. Benimle dalga mı geçiyordu?
Bu lanet olası yanımdan geçip süremez miydi? Ama bunun yerine bir hareket yemeyimi istiyordu?
BEEEEP, küçük kahrolası kırmızı Volkswagen'inden ses yükseldi. Gözlerimi sıktım. Buna cesaret edeme... BEEEEEEEEEEEEEEEEEEP.
Pekala, benden bukadar.
Arabadan çıkarak öfkeyle arkamdaki adama doğru ilerledim.
Küçük beyaz saçlı bir adam direksiyonda oturuyordu.
Camı açıp, tombul kafasını dışarı çıkardı.
"Hey, lanet olası arabana bin ve ilerle!" Yaşlı adam bağırdı.
Yavaşça yönümü arabasına çevirdim, camına dirseğimi dayadım.
"Birşey mi söyledin, büyükbaba?" Sigaramdaki dumanı arabasının içine üfleyerek fısıldadım.
Sinirle bana baktı, muhtemelen korkarak camı kapattı.
"Eğer yerinde olsaydım, bidahaki sefere ağzımı kapalı tutardım." sigara hala ağzımdayken araba kapısına vurdum. Meydan okurcasına ona baktım, beklendiği gibi; hiçbirşey yapamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Precious - Justin Bieber Fanfiction
Fanfiction"BEN SENİN DEĞİLİM!" ittirerek nefesim tükenene kadar bağırdım. Beni şiddetle duvara geri ittirdi ve kulağıma doğru fısıldadı "Eğer ben sana sahip olamazsam, kimse olamaz." Herkes onun deli olduğunu düşünüyor, ama o biliyor.. O deli değil. O aşık.