25- How to fake a first impression

2.6K 162 34
                                    

Christine'ın Gözünden

Elimi kalbime koydum. Hala son hızla atıyordu.

"Bunu senin için aldım. Bunu giymelisin, uhm. Eğer istersen?"

Ne kadar da tatlıydı böyle?

Duş almıştım, ve saçlarım sonunda kurulanıp kıvrılmaya hazır hale gelmişti. Oturup son rötuşlarımı yaptım. Ateşli gözüküyordum!

Makyaj masamdan kalkıp, aynanın karşısında etrafımda döndüm. Beyaz elbise göğsümde sıkılaşıyordu ama etek kısmı boldu. Bel kısmımda dantelli bir kemeri vardı. Muhteşemdi.

Elbise için, kalın beyaz bir bileklik ve yüksek beyaz stilettolarım vardı. Ayrıca koyu kırmızı ruj, eyeliner ve maskara. Mükemmel. Jason'ın bunu seveceğini umuyorum.

Jason'ın Gözünden

Dakota ve Geronimo'nun sinirli halime gülmesi bitince, randevum için eşya bulmama yardım ettiler.

"Bunu beğenir mi, ne dersiniz?" banyodan dışarı adım attım, üzerimde gri kapşonlu ve siyah sarkık pantolonlarım vardı.

Geronimo ve Dakota yatağıma oturup üzerimdekileri kontrol etti. İkisi de aynı anda kafalarını salladı.

"Hayır, bu hergün giydiklerine benziyor." Geronimo kafasını salladı.

"Bayanlar giyimin için vakit harcadığını görünce etkilenirler." Dakota ekledi.

"Oh, ama şimdiden binlerce tişört ve pantolon denedim! Kahretsin daha fazla dayanamıyorum," berbat bir şekilde zor olduğu için kızgınca söylendim. Kızlar sadece biraz makyaj uyguluyorlar ve sonrasında gitmeye hazır oluyorlar. Ama bu... bu bir kabus. Eşyalar, ayakkabılar, saçlarım bile?! Yüce İsa.

"Eşyaları mı takas ediyorsunuz, kızlar?" (Burda kızlar dediğine bakmayın, tabi ki hepsi erkek ama alay ediyor, dalga geçiyor. Önceki bölümlerde de böyle birşey geçmişti ve yorumlarda karışıklık olduğunu gördüm o yüzden yazmak istedim :D) Gabriel'in sesi duyuldu. Odamın kapısına yaslanıyordu.

"Siktir git Gabriel," mırıldanıp başka bir çekmeceyi didiklemeye koyuldum.

"Neden bu kadar sinirlisin?" Gabriel odaya girip mırıldandı.

"Bu akşam Christine'la randevusu var." Geronimo iç çekti.

"Jason McCann'in bir randevusu mu var?" Gabriel alay edercesine güldü. Aniden durup ne giydiğime baktı.

"Eğer Christine'ı evden almaya gidiyorsan, bunu değiştirsen iyi edersin! Kıyafetlerin dışardan 'Hey bay ve bayan Dion, ben bir suçluyum ve buraya kızınızı duygusuzca becermeye geldim.' diye bağırıyor." Gabriel sesimi taklit ederek söylendi.

"Hayır, hayır, Geronimo açık deri ayakkabılarını getir, Dakota sende beyaz gömleğini bul. Bay ve Bayan Dion asla gerçekte kim olduğunu anlayamayacaklar."

Christine'ın Gözünden

Odamdan dışarı adım atıp oturma odasına geçtiğimde saat 18:45'ti. Aileme, Jason'la birlike dışarı çıkacağımı söyleyecektim. Onunla yarın tanışmaları gerekiyordu, böylelikle ilk defa dışarı çıktığımızı düşünebilirlerdi? (Bu cümleyi nasıl çevireceğimi şaşırdım, cidden bir anlam çıkaramadım.)

Zaten de öyleydi ya...

"Wow, wow, nereye gidiyorsun?" oturma odasına girince babam söylendi.

"Etrafında dönde elbiseni göreyim!" annem söylendi. Prenses elbiseli küçük bir kız gibi etrafımda döndüm.

"Aslında," itirafta bulundum.

Precious - Justin Bieber FanfictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin