22- The hunt for Aphrodite

3.2K 157 72
                                    

Uzun bir aradan sonra tekrar birlikteyiz. İyi okumalar.


Kahvaltı edip, giyindikten sonra, Jason'ın arabasına vardık. Ailemden izin almak beni biraz zorladı. İlk başta evde olmadıklarını sanmıştım, ama mutfağa indiğimde annem aniden orada beliriverdi. Dışarı alışverişe çıkacaklarını, ve Emily'i de yanlarında alabileceklerini söylemişti. Bense sadece orada dikilip, Jason ve beni duyma ihtimallerine karşı endişeyle yavaşça kafamı sallamıştım. Çıkarken, anneme; alışverişe Emma'yla birlikte gidebileceğimi ve öğleden sonra evde olmayacağımı bağırmıştım. Ona yalan söylemek kötü hissettirmişti, ama hey. Alışverişe kiminle gittiğim bu kadar önemli miydi? Öyleyse neden onlara doğruyu söylemedin? Çünkü annem onun kim olduğuyla ve gerisiyle ilgili bir sürü soru soracaktı.

"Herşeyi aldık mı?" Jason arabaya oturduğunda inleyerek sordu.

İç çekerek güvenlik açısından bir kez daha çantamı kontrol ettim. Telefonum ve cüzdanım içindeydi, yani tamamen çuvallamış sayılmazdık.

"Evet, sanırım." iç çekerek açık kahverengi el çantamı yere koydum.

"Sorun ne bebeğim?" Jason endişeyle kafasını kaldırıp sordu.

"Huh?" çenemi kaldırıp devam etti.

Sinirle kafamı ellerinin arasından çektim. Her zaman bunu yapıyordu. Çenemi kaldırıp gözlerine bakmamı zorunlu hale getiriyordu.

"Sadece kötü hissediyorum, çünkü sürekli aileme yalan söylemek zorunda kalıyorum," gergin bir şekilde söylenerek -kendi isteğimle gözlerine baktım.

"Salı günü onlarla tanışmanı sabırsızlıkla bekliyorum. Böylece daha fazla sır saklamama gerek kalmayacak," iç çekerek alt dudağımı dişledim.

Derin bir şekilde nefes vererek, Jason ellerini direksiyona koyup arabayı çalıştırdı. Bunun hakkında konuşmuyordu. Gergindi. Ailemle tanışacağı için geriliyordu, yeni ve korkutucu birşeyler deneyeceği için gergindi. Ama hayatının sonuna kadar böyle devam edemezdi.

"Gergin misin?" hafifçe gülümsedim ve alışveriş merkezine gitmek üzere yolda ilerlerken kafamı koltuğa yasladım.

"Ne için gerginim?" pek inandırıcı gelmese de, kendine güvenir bir şekilde yanıtladı.

"Alışveriş merkezinde hiç boş park alanı olmadığı için? Hayır, ailemle tanışacağın için, elbette!" kıkırdayıp hafifçe kafamı salladım.

"Pek sayılmaz," kafasını sallayarak söylendi.

"Yalancı." kıkırdadım.

Aptalmışım gibi bana baktı.

"Jason, yeni insanlarla tanışacağın için gergin olman tamamiyle doğal bir şey! Özellikle bu kişiler kız arkadaşının ailesiyse." gülerek yakındım.

"Ama gergin değilim," homurdandı.

Oldukça korkmuştum. Jason'ın hemen hemen 'Benim hakkımdaki gerçekleri ortaya çıkarmanı sevmiyorum, tıpkı diğer insanlarla sorunum olduğunu hatırlatman gibi,' yada bunun gibi birşey demek istediğini biliyordum. Ama yapamıyordu. Ve belki fazlasıyla inatçı olan benimdir. Belki. Sadece onu kızdırmamak için söylediklerine dikkat eden ben olduğum için yorulmuştum.

"Sinir bozucusun," kırgın bir şekilde mırıldanıp, kafamı arabanın camına yasladım.

"Sinir bozucu olan benim davranışlarım," Jason yanağıma bir öpücük kondurarak gülümsedi.

"Evet, ama işin garibi, davranışlarını kontrol eden de sensin." kendi kendimi savundum.

Konuşmamızın buralara kadar gelmesi aptalcaydı. Ama ikimizde buzları eritmemekte kararlıydık. Araba yolculuğu uzun sürmüştü, ve Jason'ın insanlarla olan ilişkisini kurcaladığım için kötü hissediyordum. Ama diğer bir yandan, kendi öfkesini kontrol edemediği için herzaman suçlu hissetmekten bıkmıştım.

Precious - Justin Bieber FanfictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin