11

119 13 3
                                    

Oy verirseniz ve yorum yaparsanız çok sevinirim
Teşekkürlerr

"Dale sizi tedirgin edebilirdi. Beni etti çünkü ne düşündüğünü ve hissettiğini söylemekten hiç korkmuyordu. Bu tür bir dürüstlük ender bulunur ve cesurcadır. Ne zaman bir karar versem Dale'e bakardım. Bana o bakışıyla bakardı. Hepimiz bu bakışı görmüşüzdür. Aklından geçenleri hep okuyamazdım ama o bizimkileri okurdu. İnsanların gerçek yüzlerini gördü. Hakkımızda bir şeyler biliyordu. Gerçeği, gerçekte kim olduğumuzu. Sonunda insanlığımızı kaybetmemizden bahsediyordu. Bu grubun bozuk olduğunu söyledi. Onu onurlandırmanın en iyi yolu grubu tekrar toplamaktır. Farklılıklarımızı bir kenara bırakıp bir araya gelelim. Kendimiz için üzülmeyi bırakıp hayatlarımızın, güvenliğimizin, geleceğimizin kontrolünü elimize alalım. Bozuk değiliz. Haksız olduğunu ispatlayacağız. Bundan böyle onun gibi yapacağız. Dale'i böyle onurlandıracağız."
Rick konuşmasını bitirirken Daryl'a baktım. Carol'ı izliyordu.

*************
Gömleğin son yırtığını da diktikten sonra bana uzatan Maggie'ye teşekkür edip gömleği üstüme geçirdim. Havalar soğuyordu. Daha sonra konuşan Rick'e döndüm.
"Sıkışık olacak. Bir evde 14 kişi."
"Bunun için endişelenme, bataklığın ve derenin kuruması ile..."
"50 sığırımız varken hepimize yeter."
"Haklı, daha önce taşınmalıydınız."
"Tamam. Araçları yola bakar şekilde her bir kapının önüne çekelim. Rüzgar değirmeninde ve ahırda gözetleme yeri yapacağız böylece iki tarafı da rahatça görürüz. T-Dog, sen evin etrafını dolaş. Gelen gidenin kaydını tut."
"Peki ya nöbet olayı?"
"Onu Daryl ve Robin'in yapmasını istiyorum."
Kafamı salladım.
"Ben gerekirse diye bodruma birkaç gün yaşamamıza yetecek su ve yiyecek depolayacağım."
Eve doğru giden Hershel'a baktım. Belki de sonunda beraber bir aile oluyoruzdur.
****************
"Rob?"
"Efendim?"
Rick ile Randall'ı bırakmaya gitmeye hazırlanan Daryl'a baktım.
"Senin silahlarından biri eksik."
"Ne?"
Yerimden kalkıp yanına gittim.
"Gördün mü? Biri var sadece."
"Evet. Biri çalmış olacak değil ya?"
"Bir yere bırakmadığından emin misin?"
"Hayır, pek değilim. Bi dolaşıp geleyim belki birileri almıştır. Sen bunu kafana takma."
"Peki."
Çiftlik evine doğru giderken karşıma çıkan Andrea'yı durdurdum.
"Hey, Andrea!"
"Evet?"
"Silahlarımdan birini almış olabilir misin acaba?"
"Pek sanmıyorum."
"E ayaklanıp yürümedi ya bu silah!"
"Belki bir yerlerde bırakmışsındır."
"Belki..."
Uzaklaşan Andrea'nın ardından baktım. Ben bu silahı nerede bırakmıştım acaba?
****************
"Sorun ne?"
"Randall kayıp."
"Kayıp mı, nasıl?"
"Ne zamandır yok?"
Randall'ın kayıp olması hiçbjr şekilde mantıklı değildi. Kelepçeliydi. Bir şekilde kurtulmuş olabileceği senaryosunda bile kapı kilitliydi. Yani birinin onu dışarı çıkarmış olması gerekiyordu.
"Kelepçeler hâlâ kilitli, bileğinden kaydırmış olmalı."
"Bu mümkün mü?"
"Kaybedecek bir şeyin yoksa mümkün."
"Kapı dışarıdan kilitliydi."
Hershel kapıyı açıp kapatarak bize nasıl içeriden kaçışın mümkün olmadığını gösterdi.
"Rick! Rick!"
Gelen bağırışa doğru döndüm.
Bu Shane'di.
Ağzı yüzü kan içindeydi ve galiba burnu kırılmıştı.
"Ne oldu?"
"Silahlı! Silahımı aldı!"
"Sen iyi misin?"
"Ben iyiyim. Küçük adi sinsice yanıma sokuldu. Suratıma vurdu."
"Tamam. Hershel, Glenn, T-Dog herkesi eve toplayın. Robin ve Daryl siz bizimle gelin."
Arbaletimi sırtımdan çıkarıp elime aldım.
"T, o silaha ihtiyacım olacak."
"Bırakın gitsin. Plan da buydu değil mi? Onu bırakacaktık."
"Planımız onu uzakta serbest bırakmaktı. Elinde silahla ön kapımızda değil."
"Oraya gitmeyin. Neler olabileceğini bilmiyorsunuz."
Carol'ın sözlerine aldırmayan Rick, Shane ve Daryl'ın arkasından yürümeye başladım.
"Herkesi eve topla. Kapıları kilitleyin. Evde kalın."
Ormanın içine girmeye başladık. Shane eliyle işaret etti.
"Kendimden geçmeden önce silahımı alıp ağaçların arasından o tarafa doğru gittiğini gördüm. Ne kadar oldu emin değilim."
"Çok uzaklaşmış olamaz. Topallıyor ve yorgun."
"Ve silahlı."
"Biz de öyle." Rick, Daryl ve bana döndü.
"İz sürebilir misiniz?"
Kafamı salladım.
"Hayır, hiçbir şey göremiyorum."
"Ya sen?"
"Ben de aynı."
"Dinle izini sürmenin anlamı yok, tamam mı? O tarafa gitti. İki kişilik gruplara ayrılıp dağılmalı ve onu kovalamalıyız. Hepsi bu."
"Çocuk cılızın teki. Senden erken davrandığını mı söylemeye çalışıyorsun?"
"Taş bu ihtimalleri eşitler diyorum değil mi?"
"Tamam, kesin şunu. Siz, Robin'le sağ tarafa gidin. Shane'le ben sola bakacağız. Unutmayın tek tehlike Randall değil. Birbirinize göz kulak olun."
Kafamı sallayıp Daryl'ın arkasından gittim.
********
Hava kararmıştı fakat biz hâlâ aramaya devam ediyorduk.
"Bu çok anlamsız. Fenerin var mı, Rob?"
Feneri Daryl'a verdim. Bir şey görmüş gibi öteki tarafa doğru döndü. Ve feneri yere tuttu.
"Ne görüyorsun, Rob?"
"Iı, burada iki iz var. O zaman Shane onu söylediğinden daha uzun süre takip etmiş olmalı."
"Aynen öyle." Daryl feneri ilerideki ağaca doğru çevirdi. Kan izi vardı.
"Burada taze kan izi var."
Fenerin ışığıyla yerde gördüğüm şeyi Daryl'a söyledim.
"Hey, Daryl! Burada biraz daha iz var."
"Evet, görünüşe göre peş peşe yürüyorlar."
Biraz daha ilerledik.
"Baksana burada bir karışıklık olmuş."
"Bir şeyler ters gitmiş. Bu iş tuhaflaşıyor."
"Hey, baksana! Başı belaya girmiş."
Yerdeki siyah kumaşı işaret ettim. Randall'ın gözünü bununla bağlamıştık. Yerden almaya yeltendiğimde gelen çıtırtı ile hemen bir ağacın arkasına geçtim.
Kafamı uzatıp baktım. Bir aylak vardı. Buraya doğru yaklaşıyordu. Bizim olduğumuz yere geldiğindeyse arbaletimi çıkarmaya vakit bulamadım. Üzerime çullandı. İki elimle boğazını tuttum.
Sonra birden üstümden çekildi. Şimdiyse Daryl'ın üstündeydi. Arbaletteki oklardan birini çıkartıp kafasına sapladım.
Bu Randall'dı.
Daryl feneri eline alıp cesedi inceledi.
"Isırık yok."
"Evet, görünüşe göre öyle."
Boynunu işaret etti.
"Hayır, sana söylüyorum. Bundan ölmüş."
"Bu nasıl olabilir?"
***********
Daryl'la çiftlikten içeri girdik.
"Rick ve Shane dönmedi mi?"
"Hayır."
"Bir silah sesi duyduk."
Evet, çiftliğe dönerken bir silah duymuştuk.
"Belki de Randall'ı bulmuşlardır."
"Onu bulduk."
"Kulübede mi?"
"Aylak olmuş."
"Onu ısıran aylağı buldunuz mu?"
"Hayır, işin tuhafı ısırılmamış."
"Boynu kırılmış."
"Yani mücadele etmiş."
"Shane'le Randall'ın izleri üst üsteydi. Shane iz sürmemiş yani arkasından gitmemiş. Birliktelermiş."
Lori Daryl'ın yanına geldi.
"Lütfen gidip Rick ve Shane'i bulup neler olduğunu öğrenir misin?"
"Tamam."
"Teşekkürler."
Daryl'ın arkasından verandaya çıktım. Diğerleri de arkamdaydı.
Çiftliğe doğru bir aylak sürüsü geliyordu. Otobandakinin 6 katı falandı.
"Patricia ışıkları söndür."
"Ben silahları getireceğim."
"Belki Otobandaki gibi sadece buradan geçiyorlardır. İçeriye girmek daha iyi değil mi?"
"Altta bilmediğim bir tünel falan yoksa değil. Bu boyutta bir sürü evi yerle bir edebilir."
Maggie getirdiği çantadaki silahları dağıtmaya başladı.
"Maggie."
"Taşrada büyüyünce bir iki şey kapıyorsun."
"Ben de ama işine yaramaz."
Daryl'da bugün ayrı bir umursamazlık vardı.
"İstersen gidebilirsin."
"Hepsini haklayacak mısın?"
"Silahlarımız ve arabalarımız var."
"Öldürebildiğimiz kadarını öldürüp kalanını çiftlikten uzaklaştırmak için arabaları kullanırız."
"Sen ciddi misin?"
"Burası benim çiftliğim. Burada öleceğim."
"Tamam. Bu gece gayet uygun gibi."
************
Arabaları ve motoru getirmek için gitmiştik. Geri döndüğümüzde ahır yanıyordu. Daryl motorun üstündeyken ateş etmeye başladı. Bense motordan atladım ve önüme gelen aylağın kafasına sıkmaya başladım.
Eğer birisi bana sizce cehennem nasıl bir yerdir deseydi ona o geceki çiftliği anlatırdım. Her yerde aylaklar, silah sesleri ve bağırışlar vardı ve ahır yanıyordu. Cehennemden bir köşeydi sanki.
"Rob! Çit devrilecek!"
Kendimi motorun arkasına zor attım.
"Daryl, durman lazım!"
"Hayır, Rob gitmemiz lazım!"
"Bu insanlara yardım etmeliyiz. En azından beni bırak."
Motoru durdurdu.
Aşağıya atladım.
"Buradan çıkacağına bana söz ver!"
Anlamamıştım.
"Ne?"
"Buradan sağ kurtulacaksın!"
"Evet!"
Bana sarılıp gaza bastı.
Aylaklara ateş ediyordum. Doğru hesapladıysam 4 mermim kalmış olmalıydı.
"Buradan sağ çıkacağım! Buradan sağ çıkacağım."
İleride arabaya binen Rick ve Carl'ı gördüm. Hershel'sa arabanın dışında aylaklara ateş ediyordu. Onlara doğru koştum. Hershel arkasındaki aylağın farkına varmamıştı.
"Hershel!"
Aylağı vurdum.
3 mermim kaldı.
"Robin dikkat et!"
Yan tarafıma döndüğümde çok geçti. Aylak çoktan üstüme çullanmıştı.
Dirseğimle boynundan engelleyip ağzını kendimden uzak tuttum.
"Robin!"
"Gidin!"
Diye bağırdım. Ben nasıl olsa burdan sağ çıkardım, Daryl'a söz vermiştim bir kere.
"Olmaz!"
Bir diğer aylak ötekinin üstüne çullandı.
Kolum kırılacak gibiydi.
"Gidin!"
Bir "Hayır!" sesi ve ardından gaz sesi duydum.
Bana doğru gelen bir aylağı kafasından vurdum.
2 mermim kaldı.
Diğer iki aylaksa hâlâ üzerimdeydi ve gücüm tükenmek üzereydi.
"Buradan sağ çıkacağım."
Motorun alışık olduğum sesini duydum. Daryl güvendeydi.
"Buradan sağ çıkacağım."

************
Daryl'ın Ağzından

Carol'ı motora aldığımda ona ilk sorduğum şey Rob'u görüp görmediğiydi.
"Rick'in tarafına gittiğini görmüştüm. Rick ölmesine izin vermemiştir."
Bu cevap içimi rahatlattıktan sonra otoyola doğru sürmeye başladım. Hava aydınlanıyordu. Önde arabalarımızdan biri vardı ve onu takip ettim.
Oraya vardığımdaysa Rob yoktu.
"Ben... Gerçekten üzgünüm Daryl."
Aklımdan binlerce şey geçti: onunla onca kavgayı neden ettim, neden ona hak ettiği sevgiyi yeterince göstermedim, neden onu indirmeyi kabul ettim, neden yanımdan ayrılmasına izin verdim...
Tepki olaraksa biraz göz yaşı ve "Söz vermişti." kelimeleri çıktı.
***********
Bir buçuk gün... Rob'u kaybetmemin üzerinden bir buçuk gün geçti. Elimden geldiğince az ağlamaya çalıştım. Ama aklımda sadece o vardı. Merle'ün ölmediğine dair bir umudum vardı en azından ama Rob için bu geçerli değildi. Rick baya yüksek ihtimalle öldüğünü söylemişti. Bu bir buçuk gün boyunca gece ufak ateşler yaktık. Bir iki kere avlanmaya çıktım. İlk gece Rick Shane'i öldürdüğünü söyledi. Bir de artık demokrasi olmadığını. İpleri ele alması iyiydi. Ama Carol sürekli buradan gidebileceğimi söyleyip duruyordu.
Carol'a bakınca da aklıma Rob geliyordu. Onunla beni yakıştırması geliyordu aklıma.
Sürekli Rob'u düşünüyordum.
Hatta şu an bile Rob'un kahkahasını duyuyorum. Şizofren olmuş olmaktan korkuyorum.
"Bunu sizde duydunuz mu?"
Belki de şizofren olmamışımdır.
Başka bir sesin daha kahkahası geldi kulağıma. Bu erkek sesiydi. Yolun ilerisindeki kayanın arkasından geliyordu. Temkinli bir şekilde silahlarımız ileride oraya doğru gittik.
Rob ve ondan biraz daha uzun esmer bir çocuk oturuyordu.
"Oh, merhaba çocuklar. Ben de sizi özledim."

TwdHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin