2-Noktacıklı çocuk

262 38 14
                                    

Yazardan.

08.06.2008

Uzaktan gördüğü minik bedenin yanına ilerlemeye başladı. Biraz yaklaştıktan sonra yerinde durdu. Utanmıştı biraz, uzun zaman sonra ilk defa biri ile arkadaş olmak için çaba sarf edecekti.

Ama daha sonra en fazla ne olabilir ki diye düşünüp minik bedenin oturduğu salıncağın sol tarafındaki salıncağa oturdu. İrkilerek ona döndü diğer oğlan.

"Hey, kimsin sen?"

Hyunjin karşısındaki çocuğu incelemeye başladı. Bir nevi kendince onu gözlemliyordu. Kahverengi saçları, minik burnu, güzel gözleri vardı. Ama yüzünde başka bir şey daha vardı, hayır bir şey değil bir şeyler. Kaşlarını çattı ve daha dikkatli baktı.

"Hey! Sana diyorum!"

İrkilerek kendine geldi hyunjin ve ona sesini yükselten çocuğa cevap verdi.

"Merhaba.. ben Hyunjin. İsmin ne?"

Hızlıca toparladı durumu ve elini uzatarak gülümsedi hyunjin.

Yaşadığı bu küçük kasabada uzun süre sonra ilk defa çocuk gören diğer minik ise şaşkınlığını saklayamadı, gözleri irileşti iyice.

"Merhaba ben Felix." Dedi ve ona uzatılan eli tuttu.

Bir süre sessiz kaldı iki küçük çocuk.
Hyunjin pek sosyal bir çocuk değildi aslında, Felix ise uzun süredir arkadaşı olmadığı için nasıl davranacağı konusunda endişeliydi.

"İsmin çok güzel."

"Teşekkür ederim."

Arkadaş edinmede gerçekten kötü olduğunu düşündü hyunjin. Aklına soru getirmeye çalışıyordu.

"Bir şey sorabilir miyim?"

"Hmhm."

"Yüzündeki noktacıklar ne?"

"Noktacık mı?"

"Evet. Böyle minik benekler var yüzünde."

"Çillerimden mi bahsediyorsun?"

"Çil mi ismi?"

"Evet bilmiyor musun?"

"Bilsem sormazdım.."

Felix kaşlarını çattı, 'çok bilmiş' diye geçirdi içinden.

"Evet ismi çil."

"Ne işe yarıyor?"

"Bir işe yaramıyor?"

"Niye varlar o zaman?"

"Ben ne bileyim ya, bana mı sordular sanki yaratırken?"

"Tamam ya kızma."

Araları biraz kızışan ikili bir süre sessiz kaldı. Ama hyunjin çenesini tutamıyordu..

"Felix."

"Efendim?"

"Neden tek başına oturuyordun burada?"

"Çünkü arkadaşım yok."

"Gerçekten mi?"

Kaşları yukarı kalkmıştı, gözleri iri iriydi ve ağzı 'o' şeklini almıştı. Bu surat ile Felix'e bakıyordu. Felix dayanamayıp güldü.

"Neden öyle bakıyorsun?"

"Benimde arkadaşım yok biliyor musun? Biz arkadaş olalım mı?"

"Bilmem ki."

"Olalım bence niye biliyor musun?"

"Bilmiyorum."

"Çünkü ikimizinde arkadaşı yok."

"Vay nasıl bildin?"

"Ama dalga geçme böyle alınırım."

"Tamam tamam şakaydı."

"Ee arkadaş mıyız?" Dedi ve elini uzattı Felix'e.

"İyi olalım bari." Felix hyunjin'in uzattığı eli tuttu.

"En iyi arkadaşlar olalım Felix."

"En iyi arkadaşlar olalım Hyunjin."

Şirince gülümsedi hyunjin ve ayağı kalktı.

"Benim artık gitmem gerekiyor, ailem meraklanmış olmalı."

"Tamam, sonra görüşürüz."

"Bu arada felix, eviniz nerde? Çok uzak mı?"

"Hayır sokağın solundan dönünce düz yürüyorsun, bir tane boş ev var onun yanı. Hatta ön bahçesinde kırmızı bir araba var."

"Aaa!"

"Ne oldu?"

"Bizim evimizin yanıı! Doğru ya! Annem yan komşularımızın Avusturalyalı olduğunu söylemişti, siz olmalısınız."

"Sanırım öyle."

"O zaman sonra görüşürüz lixie. Yarın buluşalım mı tekrar burada?"

"Tamam saat kaçta?"

"Hmm öğlene doğru olur mu ki?"

"Olur gelirim."

"Tamamdır, görüşürüz o zaman."

"Hoşçakal hyunjin."

Hyunjin koşar adımlarla ilerlemeye başladı. Gitmeden Felix'e gülümseyip el sallamayı ihmal etmemişti.

Çok heyecanlı hissediyordu, uzun süre sonra ilk defa arkadaşı olmuştu ve çekinmeden konuşabilmişti, soru bile sormuştu. Kendisiyle gurur duyuyordu. Gurula göğsünü şişirerek bu haberi annesine vermek için koşmaya başladı.

--

Bazen yazarken random atasim geliyo wndmdnmdnd

Hosunuza gitmistir umariim

Gorusmek uzeree<8

Seaside town / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin