5-Güçlüyüm ki ben

230 33 20
                                    

Yazardan.

Uzun bir günün ardından Bayan Hwang ve Hyunjin kendi evlerine geçmişti.

Bayan hwang mutfakta çikolatalı pasta yaparken, hyunjin odasında resim çiziyordu. Bir yandan ise Felix ile olan arkadaşlığını düşünüyordu.

Şehir merkezinde oturdukları zaman, mahallesinde pek onun yaşıt arkadaşı yoktu. Okulda ise kalabalıktan hoşlanmadığı için teneffüslerde dışarı çıkmazdı, sessizce sınıfta otururdu genelde. Bu yüzden yanına çok yaklaşmazdı çocuklar. Aslında Hyunjin sanılanın aksine, eğlenceli, yaramaz ve kurnaz bir çocuktu. Bunu sadece yakınları bilirdi tabii.

Bu geldikleri kasabada da fazla çocuk yoktu, zaten buraya şehirden tatil yapmaya geliyordu çoğu insan. Ama Felix ve ailesi öyle değildi. Hyunjin'in ailesi gibi temelli burada oturuyorlardı, yaklaşık üç yıldan beri.

Felix, sevimli ve bir o kadar zeki biriydi Hyunjin'in gözünde. Biraz içine kapanık ama Hyunjin'in yanında iken sevecen biri oluyordu.

Bu demek oluyordu ki Felix hyunjin'in yanında kendini rahat hissediyordu.

Çizimini bitiren Hyunjin ne yapsam diye düşünürken aklına Felix ile odalarının karşılıklı olduğu geldi. Ayağa kalkarak camın önüne geçti ve Felix'in odasını gözlemlemeye koyuldu.

Felix kitap okuyordu. Hyunjin sinsi bir şekilde gülümsedi ve yer ile yüksekliği az olan camdan dışarı çıktı.

--

"Eline sağlık anne."

"Afiyet olsun canım."

Felix sofradan kalktı ve odasına ilerledi. Hyunjin ve annesi gittikten sonra yaptığı gibi kitabını okumaya devam etmek istiyordu. Saate baktı, akşam sekiz buçuktu. Yatağına uzandı ve kitabını okumaya devam etti.

On, on beş dakika sonra camdan bir ses geldi. Başını çevirip baktığında kimse yoktu. Yanıldığını düşünüp önüne döndü. Fakat bir kaç dakika sonra tekrar ses geldi. Biri cama çakıl taşı atıyordu.

Başta biraz korkmuştu, fakat bunu yapanın Hyunjin olduğuna karar verdi. Böyle bir şapşallığı ondan başkası yapmazdı.

Yatağından kalkarak cama ilerledi ve perdeyi açtı. Görünürde kimse yoktu.
Camı açıp seslenmeyi düşündü. Camı açtı ve sessizce beklemeye başladı.

Bu sırada çitlerin arkasından bir çakıl taşı daha fırladı. Felix hızla kafasını eğdi. Bıkkınlıkla,

"Hyunjin. Sensin biliyorum. Çık ordan." Dedi ve kıkırdadı.

Fakat Hyunjin ses vermemişti. Aklına gelen fikir ile camdan dışarı atladı ve yere çömelerek çitlerin önüne kadar sessizce yaklaştı. Yavaşça ayağı kalktı ve Hyunjin'e baktı. Yere oturmuş sessiz sessiz gülerek çakıl taşlarını büyüklüğüne göre ayırıyordu.

Felix Hyunjin'e eğildi ve,

"BÖ!" diye bağırdı.

Artık intikamını almıştı.

Korkudan yerinden sıçrayan Hyunjin hızla ayağı kalktı ve arkasına döndü. Felix ise kahkaha atıyordu.

"Nasılmış Hyunjin? Haha intikamm."

Başta korkudan şaşırsa da o da Felix ile birlikte gülmeye başlamıştı.

"Neden cama taş atıyorsun Hyunjin?"

"Evde canım sıkıldı, bende biraz oyun oynamak istedim."

"Bu saate?"

Omuzlarını silkti Hyunjin.

"Hadi bizim bahçeye gel."

"Olmaz annem görürse kızar."

"Ama Feliiix! Lütfen."

"Ne yapacağız ki?"

"Hmm.. düşüneyim.. BULDUM!"

"Bağırmasana!"

"Ay doğru, pardon."

"Ne buldun söyle hadi."

"Hamakta sallanırız."

Felix 'bu muydu bu kadar heyecanlandığın şey' diye düşünmeden edemedi. Ama arkadaşının hevesini kırmak istemiyordu.

"Tamam geleyim o zaman."

Çitler çok yüksek değildi fakat Felix kısaydı, oradan geçemezdi.

"Dur bekle geçebilmen için bir şey getireceğim."

"Hyunjin hızlıca evin önünden de dolaşabilirim. Gerek yok."

"Hayır Felix bekle, azıcık maceramız olsun."

Felix gülerek başını iki yana salladı ve beklemeye başladı. Biraz sonra Hyunjin, elinde bir kaç basamağı olan küçük bir merdiven ile geldi.

"Evett bununla geçebilirsin."

"E Hyunjin, burdan çıktım diyelim o tarafa nasıl ineceğim?"

Bu çocuk neden bu kadar zeki diye düşündü Hyunjin.

"Ben tutarım seni gel."

"Hayır olmaz. Düşeriz Hyunjin."

"Düşmeyiz bana güven sen. Zaten miniciksin nasıl düşüreyim seni?"

"Emin misin?"

"Tabii ki. Güçlüyüm ki ben. Kaslarıma bak." Dedi ve saçma hareketler yapmaya başladı. Felix ise içinden sabır diliyordu.

Merdiveni Hyunjin'in elinden alıp kendi bahçesindeki çite yasladı ve çıktı.

"Hyunjin korkuyorum tutamayacaksın beni."

"Tutarım tutarım. Sen bana sarıl, ben seni yavaşça bırakacağım yere."

Felix endişeliydi ama Hyunjin çok ısrarcıydı. Hyunjin Felix'e yaklaştı ve omuzlarından tuttu.

"Şimdi bacaklarını gövdeme sar Felix."

"Felix bacakların niye titriyor çok komik." Diyip kahkaha atıyordu Hyunjin.

"Ya gülme."

"Tamam sustum. Hadi."

Felix bir anda Hyunjin'e sarıldı. Dengesini korumaya çalışan Hyunjin'in planları suya düştü ve ikili birlikte yere düştü.

"Ahhh Hyunjin!!"

"Offf."

"Tutamazsın demiştim sana!"

"Ama Felix bir anda atladın. İnsan haber verir."

"Ne deseydim? Hyunjin hazır ol uçuşa geçiyorum mu diyecektim?"

Hyunjin acı ile birlikte gülmeye başladı.

"Birde gülüyorsun! Ne gerek vardı maceraya? İnsan gibi yürüyerek gelseydim ya."

Hyunjin yerden kalktı ve elini Felix'e uzattı.

"Özür dilerim." Bir yerden gülmeye devam ediyordu.

Ters ters bakan Felix hyunjin'in elini tutmadan ayağı kalktı ve üzerini silkeledi. Ona sessizce gülen Hyunjin'in omuzuna vurdu yavaşça.

"Ahhh Felix! Kolum ahh!"

Felix kaşlarını çattı ve endişe ile bakmaya başladı.

"O kadar sert vurmadım Hyunjin. İyi misin?"

"Ah kolum ah. Tanrım sanırım bir kolum olmadan devam edeceğim hayatıma.."

Hyunjin'in dram yapması ile Felix kafasına bir şaplak attı ve hamağa doğru ilerledi.

Hyunjin ise peşinden gelerek yalandan sızlanmaya devam ediyordu.

--

Ahh cok uzattim bolumu bu yuzden devami diger bolumdee

Usta ordan bana bir kac yorum ve oy

Gorusmek uzeree (⁠*⁠'⁠ω⁠`⁠*⁠)

Seaside town / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin