Bugün üç bölüm atacağım! Çok beğenilirse yarın yine üç bölüm atarım! Yorum yapın ve oy atın!
Hadi ya!
"Adam saat birde evde olur. O zamana kadar ne bok yersen ye." Gecenin bir körünün onun için korkunç şeyler ifade edeceğini öğrendiğinde yanındaki adama istekte bulundu. "Kütüphaneye bırakır mısın?" Sesi titremeden konuşmayı başarınca adam onaylayıp arabayı kütüphanenin girişinde bıraktı.
Sırt çantasını yarasız omzuna asıp ilerlemeye başladı tatlı çocuk. Bu kütüphaneye sürekli gelirdi. Evden kaçıp huzur bulduğu tek yerdi. Burada ders çalışıp iyi bir üniversiteye girmek istiyordu. Böylece evindekilerden ve okuldakilerden kurtulabilirdi. Her zaman istisnasız aynı yere yani cam kenarına otururdu. Tekrar çantasını oraya bıraktı ve geometri kitabından soru çözmeye başladı.
Her zamanki çalışan yerine bir kaç gündür farklı bir çalışan geliyordu. Kahverengi saçları Felix'in ki gibi uzundu. Bu çoğu kızın dikkatini çekmiş olmalıydı ki gözlerini ondan alamıyorlardı.
Kırmızı hyun olarak hayal etmeyin sonda açıklayacağım.
Dikkatlice soruları çözen sarı çocuk diğerleri kadar ilgilenmiyordu. Sadece eskiden onun yerinde olan kişi ile en azından biraz konuşmuştu. Demek ondan da kendini bıktırmıştı. Bunları düşünmek istemedi tek düşündüğü sorular olmalıydı.
Çekici uzun oğlan bu çocuğu fark etmişti. Her zaman aynı yere oturup kütüphane kapanana kadar ders çalışması sıradışı gelmişti ona. O sırada bir kız onu çağırdı. "Pardon bakar mısınız?" Yanına ilerledi sessizce. Arkadaşı Lee Minho eskiden onun yerinde çalışırdı. Fakat sevgilisi ile tatile gittikleri için bir süre buraya Hwang bakacaktı.
"Sorun nedir?" Dedi fısıldayarak. Kız dekoltesini belli ederek adama döndü. "Nerede kahve bulabiliriz?" Dudaklarını büzüp alttan alttan ona baktı. Gözünün altında beni olan çocuk kibar bir şekilde tarif etti ve oradan uzaklaştı.
Kütüphanenin kapanmasına son beş dakika kalmıştı ve çilli çocuk dışında kimse kalmamıştı. Hwang yavaşça ona doğru ilerledi. "Hey?" Ani gelen sesle çocuk irkildi ve kollarını kaldırdı. Evdekiler yüzünden refleksleri de gelişmişti.
"Ah... Pardon seni korkuttum mu? Kapanmaya çok az kaldı ayrıca saat çok geç oldu. Ailen merak ediyor olabilir." Felix cevap vermeden kendisine gülümseyerek bakan adama baktı. Daha sonra eşyalarını çantasına koydu. Yağmur seslerinden başka hiç bir ses duyulmadı.
"Uh... Yağmur yağıyor. Benim evim yukarı katta, ben ıslanmadan veya üşümeden giderim sana hırka vermemi ister misin? Sürekli buraya geliyorsun zaten, yarın verirsin." Felix kendisine iyi davranan adama baktı.
Neden böyle davrandığına anlam veremeyerek istemediğini başını sallayarak belirtti. Ayağa kalkıp çıkacakken meraklı adam onu durdurdu. "Neden konuşmuyorsun? Eğer seni sıktıysam özür dilerim..."
"Hayır, sıkmadınız. İyi günler."
Fazla mı resmî konuşmuştu? Yine her şeyi berbat etmişti değil mi? Daha birileriyle nasıl konuşacağını bile bilmiyordu. İğrenç işe yaramaz biriydi. Adam ona gayet samimi yaklaşmıştı ama o bildiğin 'benden uzak dur' tarzında konuşmuştu.
Merdivenlerden aşağı inip yağmurların saçlarını ıslatmasına izin verdi. Yürüyerek evine doğru ilerledi. Üç saat sonra cehennemi tadacaktı, sadece üç saat sonra... Anahtarını cebinden çıkartıp vardığı evin kapısını açtı.
Lütfen kırmızı Hyun olarak hayal etmeyin. Hikayenin akışı bozulur!
İyi günler!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
cardigan | hyunlix
FanficOmegaverse. Angst değildir! Lee Felix hayatı boyunca işkence görmüş, ezilmiş bir baskın omega. Hyunjin ise hayatını mükemmel yaşamış, en iyilerine layık görülmüş bir baskın alfa. Ve onların tanışmasına vesile olan Felix'in tek huzur bulduğu yer kütü...