İlk olarak lixxmylife ve Celoceycey e çok teşekkür ederim yorumlarınız gerçekten yazma isteği arttiriyorrrr💞💝💓💖💓💝💞💞🖕🏻💞💞💖💓💝💞💞💖💓💖💞💝
AB MINSUNG ASK SARKSII CIKARMIS SANKI ANLAMADK (sarki ciktiktan 11 dk sonra dinledimmm)
"Hyung telefonun ötüyor. Kim?"
"Bir öğrenci var. Hayatını baştan sona anlatıyor. Pek takmıyorum artık. Her gece yapıyor." Güzel gülüşünü evrene sundu ve başıyla izin alarak mesajlara baktı Hyunjin.
Öğrenci Seungmin
Hocam bir kez de cevap verseniz?
Anlıyorum öğretmenimsiniz
AmaChan telefonu elinden alıp yazmaya başladı.
Chanım kocam
Seungmin
Ergen şakalarından hoşlanmadığımı söylemiştim
Daha küçüksün
Duygularının farkında değilsin
Git yaşıtlarınla takıl.Öğrenci Seungmin
AmaChanım kocam
Yeter
Yapma Seungmin
Aramızdaki yaş farkından haberin yok sanırım
Tam on yaş
Ne demek biliyor musun sen?
Sen yeni doğmuşken ben ortaokula geçiyordum
Sen öğrenciyken ben senin öğretmenindim
Yapma bunu kendine
Yaşıtlarınla takıl
Seninle sevgili olmak isteyen onca kız var
Şuna bak ögrencime sevgili yapması için yalvarıyorum/Öğrenci Seungmin
Kız?
Kızlar umrumda değil
Erkekler de umrumda değil
Beni tek ilgilendiren sizsiniz
Yaş farkı mı?
Çok pardon ama
Yaş farkını siktim öldü.
Sadece bahane sunuyorsunuz
Açık açık
Senden rahatsız oluyorum bir daha yazma
DiyebilirsinizChanım kocam
Saçmalama
Sadece
Yapma bunuÖğrenci Seungmin
Yaşım size göre küçük diye duygularımı ciddiye almıyorsunuz
Kırıcı
Fakat sorun değil
Size hic bir zaman kırılmam kırılamamChanım kocam
Yapma işte böyleÖğrenci Seungmin
:)Telefonu kapatıp derin nefes aldı. "Anlamıyorum. Daha küçücük velet 'kocam' diyip duruyor." Hyunjin kahkaha attı. Seungmin on yedi yaşında bir ergendi fakat bu onu o kadar da küçük yapmazdı. "Bence velet olan o değil yaşlı olan sensin ama her neyse!" Chan onun koluna bir tane vurunca sustu.
Bir film açmışlardı fakat izlemek yerine çoğunlukla konuşuyorlardı. Hyunjin aklına gelen melek ile sorusunu yöneltti. "Lee Felix... Tanıyor musun?"
"Siktir. Sen nereden tanıyorsun?"
"Kütüphaneye geliyordu sürekli oradan tanıştık."
"Hyun sana bir abi tavsiyesi... Ona çok da yaklaşma." Dedi düz bir sesle. Ne? Bu da ne demekti? Anlam veremeyerek tekrar ona baktı kahverengi saçlarını siyaha boyamış genç.
"Ne? Neden?"
"Biliyorum o çok iyi birisi. Ama hayatı öyle değil. Ben onun sınıf öğretmeniyim ama bana anlatmıyor. Nelere mağruz kaldığını bilmiyorum. Bunu ona söyleme ama... Onun kendisini jiletlediğini biliyorsun değil mi?"
Başı sinirden ağırmaya başladı. Son dediğini şimdi öğrenmişti ve babalarının yanına değil de buraya geldiğine pişman olmuştu. Gidip onları öldürmeliydi. "Nerden öğrendin sen?"
"Yazın bile uzun kollu kıyafetler giymesi, kolunu saklama çabaları... Sürekli böyleydi. Gidip asla bu konu hakkında onunla konuşamadım." Hyunjin bunları duymak istemiyordu. Felix bugün oldukça huzurluydu.
"Belki üşüyordur?" İnanamıyordu.
"Peki... Doğru konuşalım. Kimse temmuz ayında kazak giymez. Ayrıca çantasında jilet var. Ne kadar o görmeden alsam da yenisini koyuyor." Ardından ayağa kalkıp bir kutuyu getirdi. Kapağını yavaşça açıp içindeki jiletleri gösterdi.
Gözlerini kırpmadan oraya baktı. Telefonunu çıkarıp fotoğrafını çekti. "Ne yapacaksın fotoğrafı?" Diye mırıldandı Chris. Hyun ise cevap vermeden filme döndü.
Sessizliğin oratsında aniden telefonu çalmaya başlayınca ikiside irkildi. "Jisung arıyor." Telefonu yanıtlayıp ayağa kalktı. Biraz uzaklaşıp merakla seslendi. "Alo?"
"HYUN HASTANEDEYİZ FELIX... SİKİYİM FELIX İNTİHAR ETMEYE ÇALIŞMIŞ!"
Cevap veremeden önüne baktı. Bugün mutluydu... Neden birden bire böyle bir şey yapmıştı? "Geliyorum." Panikle sadece telefonunu alarak evden çıkınca arkasından Chan'ın bağırışları duyuldu. "Hyun! Nereye gidiyorsun!? Sikiyim bekle geliyorum!" İkisi birlikte evden çıkıp Jisung'un gönderdiği adrese gittiler.
Kapının başında Minho bekliyordu. Hyun endişeyle ona yaklaştı. "Nerede?! İyi mi?!" Minho konuşmadan sadece yüzüne baktı. Daha çok sarstı onu. "Cevap ver..." İçeriye gideceği sırada kolu tutuldu. "Gitme. Şu an iyi değil."
"Görmem lazım! Neden bunu yaptığını sormam lazım!"
İçeriye daldığında bütün herkesin gözü ona döndü. O ise bir hemşireye yaklaşıp onun ismini sordu. "Lee Felix nerede?" Kadın eliyle bir perdeyi gösterdi. Hızla ilerleyip perdeyi açtı.
Bembeyaz olmuş gözleri kapalı beden onun kalp atışları ile oynamıştı.
"Efendim lütfen çıkar mısınız?" Başını salladı çıkamazdı. Onu bu halde bırakıp nereye gidebilirdi ki. Bir insanı bu şekilde bırakamazdı. "Onun yanında olmam gerek." Tam o sırada kolları tutuldu ve oradan çıkarıldı. "Onu görmem gerek! Bırak!" Kolunu vurulan sakinleştiriciyle sesi kırılmaya başladı.
Bir ayda böylesine bağlandığı çocuk neden birden intihara kalkışmıştı ki?
Hyunjin gözlerini kapadı ve ruh eşine fısıldadı.
"Hissedebiliyor musun ruh eşi? Canım yanıyor. Neden bilmiyorum ama canım çok yanıyor."
O sırada doktorların gözetimi altında olan meleğin gözleri birden açıldı. Fakat doktorlar fark etmeden gözlerini kapatıp ruh eşine cevap verdi.
"Benim de canım yanıyor ruh eşi. Fakat sebebi kolumdaki büyük yara değil, onu hayal kırıklığına uğratmam. Ona umut vermem."
Kim diye sormak istedi Hyunjin. Fakat kuralları bozamadı. Ayrıca ruh eşi kendine zarar veriyordu. Belki de canının yanma sebebi buydu. Onlar için yine bir yıldız kaydı.
"Tanrım Felix ve ruh eşini koru. Onlar ne kadar kendilerini korumak istemese de."
"Tanrım ruh eşimin Hwang Hyunjin olduğunu anladım. Lütfen onu koru. Ona zarar gelmesin."
Benden nefret etmeyin😭😭😭❌️❌️❌️‼️‼️‼️
Sadece dram seviyorum
Bebeğimi de soywl birakiyim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cardigan | hyunlix
Fiksi PenggemarOmegaverse. Angst değildir! Lee Felix hayatı boyunca işkence görmüş, ezilmiş bir baskın omega. Hyunjin ise hayatını mükemmel yaşamış, en iyilerine layık görülmüş bir baskın alfa. Ve onların tanışmasına vesile olan Felix'in tek huzur bulduğu yer kütü...